- 1019 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
SOMA, SOMA !
Düşünmekten, inanmaktan, söylemekten bile korkuyorum. Yalnızca benim gördüğüm, kahrolduğum, bütün gece bir sağıma bir soluma dönüp çırpındığım, terlediğim kap kara bir kâbus olmasını, uyandığımda da gerçek olmamasını ne kadar isterim !
Cumhuriyet tarihimizin en acı felâketlerinden birini daha yaşamaktayız maalesef. Yüzlerce canımız yerin binlerce metre altında, ekmek parası için yırtınırken canlarından oldu, oluyor. Rakamın korkunçluğu, geçen her saniyenin ardından daha da belirginleşiyor.
Sizce çok sık olmuyor mu böylesi kaza/cinayet/ katliamlar ? Hangi devirdeyiz ? Sözde her geçen gün büyüyoruz, ilerliyoruz ! O kadar ilerlemişik ki ; ilk okul öğrencilerimiz ellerinde tabletlerle okula gidiyorlar ! Denizin yüzlerce metre dibinden tüneller, metrolar yapıyoruz. Denizi yarıp, üçüncü bir boğaz yaratmayı planlıyoruz ! Duble yollar yapılıyor. Çamlıca tepesine camiiler yapılıyor !
Yapılmasın mı yani ? Yapılsın elbet. Fakat önce halkın sağlığı, güvenliği sağlansın. İşçinin, emeklinin, köylünün de insanca yaşamaya hakkı olduğu hatırlansın ! Her şey zenginden, hükmedenden yana olmasın. Hayatında belki de resmini bile göremeyeceği köprüleri, tünelleri, yolları inşa etmek için, yerin binlerce altından kömür çıkartan emekçiden aldığınız vergilerle yaptıklarınız için, hiç değilse can güvenliğine önem verin onların !
Yönetimler zenginlerin, patronların eline geçtikçe, onlar servetlerine servet katmak için, yoksul halka, emekçiye daha fazla hükmetmek için, ellerindeki tüm yetkileri, tüm fırsatları kullanıyorlar. Amaçları hep, daha çok kazanmak, daha çok hükmetmek, daha çok yemek, daha çok sömürmek !
Ellerinden geldiğince sosyal haklarını kısıtlıyorlar emekçilerin. Taşeronlar kullanıyorlar. Taşeronların da taşeronlar kullanmasına imkân veriyorlar. Öyle bir kargaşa ki bu ; kimin kimden sorumlu olduğu belli değil ! Olan emekçiye oluyor. Çok kısa aralıklarla bu tür facialar yaşanmasına rağmen, kısa sürede unutulup, hiç bir kayda değer tedbir alınmadan kazalar/ cinayetler/ katliamlar sürüp gidiyor.
Günümüz siyasetçileri, nimet rejimimizin, Cumhuriyetimizin, Demokrasimizin yüz karası oldular. Sıkıştıklarında sunî bir gündem yaratmak , yaşananları unutturmak, dikkatleri başka taraflara çekmek için, ya çıkıp birbirlerine hakaretler ediyor, ya olmayacak öneriler ortaya atıyor, daha da olmazsa halkın ağzına bir parça bal çalıyorlar. Zavallı halkımız da çabucak kanıveriyor.
Görüyoruz işte ; aylardır mahallî seçimlerle , kasetlerle, yolsuzluk olaylarıyla, paralel devlet, cemaat vb.olaylarla meşgul edilen kamuoyu, şimdi de aylar sürecek Cumhurbaşkanı seçimleriyle meşgul edilecek.
Rant uğruna ormanlar, sahiller katledilirken, göz önüne hep yapılanlar çıkartılmaya çalışılıyor. Artan yoksul sayısı, kötüleşen geçim durumu, sürekli geriye doğru giden eğitim, sağlık ve hukuk sistemi, sürekli örtbas edilmeye çalışılıyor.
Soma’da hayatlarını kaybeden yurttaşlarımız, eğer gerçek bir Demokrasi ülkesinde olsalardı- ki o ülkelerde böylesinin olması hiç de kolay değildir - gerek ödenecek tazminatlar ve gerekse sorumluları hakkında verilecek cezalar dudak uçuklatacak kadar yüksek olurdu.
Her şeyden önce, insanca yaşanan, insana benzeyen onurlu, şahsiyetli, şerefli yöneticeler tarafından yönetilmiş olsaydık eğer ; daha dünden itibaren, çok sayıda istifa haberleri almamız gerekmez miydi ?
Böylesi büyük, böylesi acı, mahiyeti büyük bir felâketin ardından, uzun süre resmî bir açıklama dahi yapılmadığını gördük.
Sormak istiyorum şimdi : Bu ülkenin yakın tarihinde, çok önemli bir Kurtuluş Savaşı vardır. Kimler savaşmış, kimler şehit olmuş, yaralanmış, çok şeyini yitirmiştir o savaşta ?
Yerin binlerce metre altında ekmeğini kazanmaya mahkûm edilen ve can güvenlikleri hiç de önemsenmeyen, Allah’a emanet edilen, başlarına bir hâl geldiğinde ise, Allah’tan bilinen o insanların ataları, dedeleri savaşmadı mı, şehit düşmedi mi o savaşta ? O insanların da en azından insan yerine konmak, can güvenliğini devletten beklemek hakları değil mi ?
Söylenecek çok söz var ama anlayacak, duyacak, kulaklarını açacak, söylenenleri dikkate alacak kimseyi bu ülkede bulmak hiç de kolay değil.
Şehit madencilerimize Allah’tan rahmet , yaralılara acil şifa, ailelere ve tüm halkımıza sabır diliyorum.
’ Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı vardır elbet. ’ Fakat o Allah, bize akıl, fikir ve de mantık vermişse eğer, bunları kullanıp düşünelim. Bu ülkeyi, insanca yaşanan, insanca yönetilen, herkesin her türlü haktan, hukuktan eşit olarak yararlanabileceği bir şekilde nasıl inşa ederiz ? En azından bunu düşünelim, arzu edelim ve elimizden ne geliyorsa onu yapalım. ’ Elden bir şey gelmez ’ diyenler, bu günaha, vebale ortak sayılır bence.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Çok değerli kalem dost, sözün bittiği yerdeyim.
Tarihe geçecek bu derin acı.Duygularınız kalben duygularımdır, Mekanları cennet olsun.Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın derken, umarım bundan sonra maden işçilerimizin can güvenliği değere alınır...
Saygılarımla Fikret bey...