- 3922 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Merhametten maraz doğar...
....Andtopoloji:İnsan bilimi
Bilim ve ilimi seven yapımın yanında araştırmayı ,öğrenmeyi seven yapıma da hayranımdır.Özelliklle mantıksallığıma ve olaylarda dıştan izleyebilme yetime de.Bir de buna üçüncü gözünüz ve kalp gözünüzde ki açıklık eklendi mi! Sizi kolay kolay kimseler aldatamaz ya da çok büyük aldanırsınız bu özelliklerinizden dolayı .Sizi aldatan insanın şeytani zekasını aşamayışınızın nedeni ise şeytanlıkla işinizin olmayışı ve o tarz insanları alğılayamayışınızdır.
Dedim ya bazen büyük aldanırım tanıyamam karşımdaki insanın hırslarını oyunlarını düzenbazlıklarını.Önemsemem de kaybeden yine ben değilimdir.Karşı kimliğin gerçek yüzünü gördüğümde ve hala odunumun parası diyorsa ve kendi sanrılarıyla yalan sizi itham ediyorsa <<Durup düşünürsünüz>>.Kim ki bu insanda kendi yazıyor,kendi oynuyor ,kendi olmayan ithamlarla karşıdaki kimliği aklınca rezil ediyor.Durup düşünüyorsunuz zaten anlamışsınızdır karşınızdaki bu hasta kimliği .Başkalarına yaptığı vijdansızlığı sizede yapacaktır sonuçlarını düşünmeden sizi kaybedişini sindiremeden hatanın odağının kendisi olduğunu görmeden yalan yanlış sanrılarla bezeyecektir olayları.
Ve bir dostun dediği gelecek aklınıza o kim siz kim..Bu nokta da durup düşüneceksiniz hiç bir kulu birbirinden ayırmayışınızın bedelini.
Ve diyeceksiniz ki;
Demek ki insanlara can gözüyle bakmamalı rabbimin tokatladığını ben de tokatlamalıyım ..
Anlatmaya çabalarsınız hala öküz/ü/mün parası der bir de anlamaz at gözlükleri varsıllığın da sürer gider bu türlerin hayatları..
Yine bir dostunuzun sözü aklınıza gelir herkes hayata baktığı pencere kadardır.
Ve sizi üzerek o kişi <<kendisini arayacağınızın hayalindedir aslında>>
Çünkü öyle alıştırılmıştır.
Bir erkekten daha delikanlı masaya yumruğunu indirdi mi ve doğruları söyledi mi bir dişi..Şaşkına dönerler.
....O zaman ..
Bulaşmayacaksınız ..
Her kadın aynı değildir..
.............Kimisi yaptıklarınızın karşısında yalvar yakar daha üzerinize düşer bulunmaz Bursa kumaşı sanırsınız kendinizi..
.............Kimiside sabreder sabreder yalan yanlış krizler başladı mı sizi savurur atar dinlemez bile.
...Kısacası herkes haddini bilecek di/mi.................
Türü ne olursa olsun dostluk arkadaşlık eş sevgili...Hiç farketmez size ketler vurulmaya başlandı mı biliniz ki karşınızdaki /size ket vurmaya çalıştığı işleri hep yapıyor.Bunu bilmek içinde alim olmaya gerek yok....
...Atalarımız boşuna dememişler
--------------Acıma vicdan bilmeze,döner sürer ettiğini(kaka) yüzüne
Başka türlü bilemez çünkü herkesi kendisi sanıp kendi yaptığı hataları karşıya yamamaya bakar ki kendi suçlu gönlünde /kendini temize çekebilsin....
Gelecek yazım da ise insanları denemek için:)konuşulanı anında yerine yetiştirenlerle ilgili.
NOT:Yazılarım insan davranışları ve yanılgıları üzerinedir.İki kelimeyi yan yana getirip gerçek olmayan söylemler değildir.
...............................................................SEVGİLERLE...,
.........................................................................................EMA
YORUMLAR
Bu kadara tevafuk olur yani.
Tam bu yazıya yorum yazmaya başlamıştım ki radyoda '' Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın '' Şarkısı başladı.
Evet sevgili Ema ''Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın ''
Sonuçta maraz da doğsa merhamete devam...Çünkü yüce Peygamber ne diyor: '' Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.''
Selam ve sevgilerimle.
KARDELEN'NİNİM
Çok değerli kalem dostum;yazımın nedenini bilmeden öylesine on ikiden vuran bir yazınızı ve düşünlerinizi paylaşmışsınız ki inanın şaşırdım.Evet dostluk güvenmek ne çok önemlidir hangi ilişki türü olursa olsun .Bazen insanlar iyi niyetlerimize karşılık sabırlarımıza karşılık bunun değerini anlamayıp yaptıkları hatalarından dolayı bir değil iki değil hoşgörüyü kaldırıp uzaklaştığımız an bizi itham etmek ve olmayan bir şeylerle yargılamak istemelerine isyanım.Varken bu güzel ilişkiler yokluğa düşüldüğünde insanların saldırı başlatmasını hele hele de yalan olan bir ithamla saldırı başlatmasına tahammül edemiyorsunuz.Ben de hep derim zaten nice tek giyenler , nice pantalon giyenlerden daha mantıklı,bilinçli ve masaya yumruğu vurur durumdalar.Hele helede kız evladı olanlar ağızlarından çıkacaklara çok dikkat etmelidirler bir bayana yüklenmeleri haksızca evlatlarından çıkar.Hani dedesi yer torunun dişi kamaşır olayı.Ne yazık ki ulaşılamayan şeylere mundar demek bizim toplumumuzun cahil kesimince mübahtır.
Değerli dost yorumunuz ve yayımınız gerçekten ders alınası inşallah bizlerin bu yazılarından ders alıpda bir boy aynasına bakar gereken kimlikler ve dillerine sahip olurlar.Anadolu da dendiği gibi dilinde kırk bin çeşidi var diyerek selam ve saygılarımı yolluyorum .EMA
Hüma Efkan
Bu yüzden aklımızdan geçen her kelimeyi dile getirmemeliyiz. İkili ilişkilerimizde buna biraz daha özen göstermeliyiz.
Bizlere armağan olarak sunulan ömür dediğimiz kavramın içini doldurmamız gerektiğini unutmamalıyız. Doğumla başlayıp ölümle noktalanan ömür sürecinde geç kaldım diye bir olgu yoktur. Bu süreçte neye nereden başlamak isterseniz, yaşam sizin için orada devreye girmiş olur.
Bu yüzden olabildiğince yaşamın renklerini öğrenin. Her yüreğin ayrı ritmik melodilerle notalandırıldığını unutmayın!
Zaman kavramının hangi evresinde olursanız olun, öğrenme yoluyla hayatınıza katacağınız her bir bilginin ayrı ayrı renkleri ifade ettiğini düşünün. Böylece yaşamınızı oluşturan zaman diye tanımladığımız her katmanda ayrı bir melodi, farklı bir renk tonlarıyla dans edeceğinizi göreceksiniz.
Bu öğrenmenin hazzıdır. Zamanı boşuna harcama yerine, sadece sevmeyi öğrenmemiz bile yaşamımıza katacağı mutluluğu unutmayın. Her kesin tek amacı da bu değil mi zaten? “MUTLU BİR YAŞAM.” Öyleyse zaman geç değil!.. Hemen harekete geçip yüreğinizdeki kin ve nefret duygularını büyük bir arzuyla kusun! Kırgın olduklarınızı yargılamadan affedin. En önemlisi de sorunlarınızı paylaşabileceğiniz bir arkadaş, bir dost bulun. Yaşamın ne kadar anlaşılır, ne kadar güzel olduğunu farkedecek, hem kendinize hem de çevrenizdekilere değer katacaksınız. Çünkü sizler hayat için çok değerlisiniz. Kendiniz için değerli olmasanız bile, Bir başkası için değerlisiniz.“MERAK ETMEYİN KALBİNİZ HERKESE YETECEK KADAR BÜYÜK VE SEVGİ DOLUDUR.”
Hüma Efkan.
Merhabalar Merih hanımOlur da vurgulanan örtük cümle vardır. Ya da Hiciv yollu göndermeleriniz vardır. Bütün bunları pas geçmemek adına , yazınıza yorum yapacağım için iki kez okudum dikkatle okudum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; deli kanlı olmanın dişisi erkeği yoktur. Delikanlılık kişiye özgü, yaratılışa özgüdür.
Varoluşla birlikte ne kadınlar hayata damgasını vurmuştur yürekleriyle, kahramanılkları, delikanlılıklarıyala, ve yine ne erkekler olmuştur höst demeden toss diye boynunu omuzuna çekerek sinen.
Keşke, delikanlılık, üstünlük ya da korkaklık yerine sevgiyi, paylaşımı, dostluğu konuşabilmiş olsaydık. Ne yazık ki gelinen nokta demek ki bu konuyu konuşmayı gerektirdi. Hem müsebbibi ister birey, ya da bireysel olsun ister toplumsal. Muhakkak sizi derinden etkileyen bir konu, bir olay üzerine bu yazıyı kaleme aldınız. Ki iyi mde etmişsiniz.
Yalnız benim “DOST’lukla” ilgile önceleri yazmış olduğum bir yazıyı ekliyor, Ve “SEVGİNİN, DOSTLUĞUN, PAYLAŞIMIN, HATTA MUTLULUĞUN KONU EDİLDİĞİ SOHBETLERDE BULUŞMA DİLEĞİYLE. Şimdiden sonsuz sevgi ve saygılarımı yolluyorum.
DOST ELİ
Hayatta en zor olan ne ölümcül bir hasta olmak, ne de bizzat ölmektir! Hayatta en zor olan; sen ölümcül bir hastalıkla karşı karşıyayken elini sıkı sıkıya saracak, ellerini avuçlarında terletecek bir el olmayışı ve ölüme giderken başını göğsüne eğerek iki damla yaş akıtacak bir dostunun olmayışıdır.
Peki bütün bu dostluklara engel olansebepler nelerdir? Dostluklardan beklentilerimiz nelerdir? Ya da biz bir başkası için ne kadar dost olabilmişiz? Sorgusunu yapaz, dostluğu hep karşıdan bekleriz!
Oysa ki dostluklar karşılık beklemez, dostluklar menfaatçi değil, dostluklar o da yapsın demez, dostluklar tamamen çıkarsız ve de egosuzdur!
Dostluk; "Dostunuzun parmağı sızladığında, sizin yüreğiniz sızlıyorsa, siz dostsunuz."
Dostluk; "Gecenin bilmem kaçı? Siz sıcacık yatağınızda tatlı bir ruyanın bir yerindeyken, çalan telefon sesine, allah kahretsin gecenin bu saatinde hangi densizdir yine demeden, ilk aklınıza gelen ya dostumdur herhalde ya zor durumdaysa? İnşallah sıkıntısı yoktur demektir."
Unutmayın ki, yaşam; engelleri olan, düzlükleri, yokuşu, deresi, tepesi kıldan köprüsü olan bir zaman sürecidir. Bu zaman sürecinde her engeli aşabilir, her yokuşu çıkabilir, her derede paçaları sıvar yorulursunuz! Tökezler düşer yine ayağa kalkarak, toparlanırsınız. Ama yine de yola devam etmek, hedefe ulaşmak istersiniz. Zaman gelir karşınıza uçurumlar, yarlar çıkıverir bir anda eyvah dersiniz! O uçurumların, yarların üstünde uzayıp giden ince mi ince, kaygan mı kaygan, dar mı dar bir köprü! Geçmek istersiniz uzayıp giden kıldan yapılmış bu köprüden. Üstelik tutunacak ne bir korkuluğu vardır, ne de yürümek için uygundur!
Kara kara düşünür durursunuz, ne yapacağım, hedefe nasıl ulaşacağım diye! Kader ağlarını örmüş bir kere dersiniz ve siz yol ayrımındasınız artık. Ya bu köprüyü geçecek arzu ettiğiniz hedefe ulaşacaksınız, ya da çaresizce oturup bekleyerek umutlarınızdan hayallerinizden vazgeçeceksiniz! Tam da bu noktada; ellerinizi kavrayacak, size yol gösterecek, fikirleriyle destek verecek bir kılavuza, bir arkadaşa bir dosta ihtiyacınız olur. Elinizi sımsıkı kavrayacak, korkma ben buradayım. Düşersen ben de seninle düşerim diyebilecek bir dosta!
Sonrasında sadece size uzatılan ele güven duymak kalır. Ya bu eli siz de sıkı sıkıya kavrar, güvenle uzayıp giden kıl köprüden geçer amaçladığınız hedefe ulaşırsınız. Ya da en zor olanı seçersiniz. (Yalnızlığı.)
Dilerim yaşamlarınızda ikincisini tercih etmez, dilerim güvenebileceğiniz ve o güvenle sıkı sıkıya tutabileceğiniz elden asla mahrum kalmazsınız! Çünkü herkesin böyle bir ele ihtiyacı var!
Ben kendimi istisna olarak adlettiğimi düşünmeyin lütfen, çümkü buna sizin olduğu kadar benim de ihtiyacım var! Bu yüzden yaşamı çok seviyor ve "Ahde vefalı dostlarla birlikte hedefe ulaşmayı diliyorum…
Efkan ÖTGÜN
KARDELEN'NİNİM
Değerli dost yorumunuz ve yayımınız gerçekten ders alınası inşallah bizlerin bu yazılarından ders alıpda bir boy aynasına bakar gereken kimlikler ve dillerine sahip olurlar.Anadolu da dendiği gibi dilinde kırk bin çeşidi var diyerek selam ve saygılarımı yolluyorum .EMA