Funda 10 arkası yarın deneme öykü
Birden bire ani bir hareketle bir sigara çıkarıp yaktı.
-sen de ister misin?
hiç konuşmadan yüzümdeki mimik hareketinden istemediğimi anladı...
Mümkün olduğunca; o da ben de, az konuşuyorduk. Onun kederi bana da yansımış son zamanlardaki delilik belirtilerime bir suskunluk getirmişti
Funda’nın içler acısı halinden başka şey düşünemiyordum.
Uzun, uzun gittik etraf çok sakindi bu sukunet ikimize de huzur veriyordu...
Konuşmamaya azami dikkat ederken dikkatimi direksiyona vermiştim.
Köy yoluydu, aniden arabanın önüne bir hayvan bir köpek veya koyun sürüsü ya da çoluk çocuk çıkabilirdi...
Çevre çok güzeldi; uzun bir süre sessizlik oldu ve sonra Funda uzanıp radyoyu açtı; açar açmaz, hemen çarpılmış gibi kapatıp elini geri çekti.
Bu kez kaset çalara yabancı bir müzik kaseti koydu.
Uzun bir süre müziğin eşliğinde düşüncelere daldı.
Sonra yine ani bir kararla tekrar radyoyu açtı.
Bu iyiye alametti belli ki korkularıyla yüzleşmeğe karar vermişti.
Hıdırelles şenliklerinin yapıldığı bir doğu kasabasından yayın yapan sunucunun coşkulu sesi sanki sihirli bir el gibi karamsar havamızı değiştirdi
-Aç mısın
hem de nasıl öğlen geçti ama
oldu öyleyse ilk gördüğümüz yerden bir şeyler alalım
Biz de piknik yaparız bir ağaç altı buluruz elbette
Yavaş yavaş ilerliyorduk hızımı kesmiştim, sağımızda solumuzda sanayi dükkanları vardı.
az ilerleyince nihayet sağ tarafta manav bakkal karışımı çardaklı şirin bir yer gördük.
Arabayı park edip indim o da arkamdan indi.
Arabanın bagajında her zaman bu ihtiyaçlar için gerekli malzeme bulundurmayı adet etmiştim. Öte beri her zaman demirbaş olarak dururdu yerinde...Zira ikimiz de doğayı piknik yapmayı çok seviyorduk.
Bir keresinde annemi de götürmüştüm ama annem şehir kadınıdır... Eşi dostu çok olup, her zaman aktivite gereken sosyal uğraşları vardır.
Velhasılı annem kır yerlerini pek sevmezdi o gün de hatır için daha ziyade de Funda’yı kritik etmek için siyasi bir gayeyle katılmıştı bize..
Arabadan inip o şirin bakkalın sahibi kadın manavdan peynir, ekmek meyve, kağıt peçete gibi bir kaç şey aldık.
Funda aldıklarımızı arabaya taşırken domates de alalım diye bağırdı
-Hem bunları nasıl yıkayacağız.
İsmini sonradan öğrendiğimiz Nuray hanım az ilerde çeşme var diye bağırdı Funda’ya
Şimdiden içim içime sığmıyordu, Funda’yla müşterek zevklerimizin olması bizi bize daha çok yaklaştırıyordu.
Öteden beri doğada gezinmeyi, şehirler arası kıtalar arası seyahetleri çok, çok sever; öğrencilik yıllarımda bile mutlaka bir yolunu bulup bir yerlere giderdim.
Kapalı mekanlarda kendimi boğuluyor gibi hissederken tenha kır yerlerinde ya da gezilerde durgun halimden eser kalmıyordu...
Çeşmeye yakın bir yer olsun diyerek arabaya binip biraz daha gidince çeşme karşımıza çıktı sonunda.
Su kenarı olduğu için yemyeşil gümrah çayırlar, çiçeklenmiş neşeli ağaçlarla neşemiz hemen yerine geldi.
Neşeme rağmen ayağımın önünden ayrılmayan kediyi Funda görmeden bir tekme atıp fırlattım.
Allah’tan kedide ses çıkmadı cılız miyavlamalarla tekrar döndü belli ki sucuğun kokusunu almıştı.
Gözü elimdeki pakette takip etti bizi.
Yüksel Nimet Apel
23/Mart/214/Pazar/Bodrum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.