- 384 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tek sorumlu sendin belki de
Vurdumduymazlık genellikle umursamamakla karıştırılsa da bu iki kavram bana göre çok zıt kutuplardadır. Umursamamak olayın ciddiyetini kavramadan, dinlemeden ve anlamadan düşünmemektir. Fakat vurdumduymazlık olayın maiyetini bile bile bazen de ucunun kendisine dokunacağını bile bile boş vermişlik durumudur. En basit olaylardan tutunda Dünya siyasetini etkileyecek olaylara kadar yaşanan tüm olaylara karşı aynı tavrı ‘vurdumduymazlığı’ gösterebilirler. Bu davranış genelde kötü gibi bakılsa bile iyi yanını fark ettiğim için es geçemeyeceğim. En basitinden arkadaş kavgalarında bile vurdumduymazlar galip çıkar onlar için küsmek, barışmak, tartışmak… Ne önemi var nasıl olsa vurdumduymaz. Kimi insan vardır çok takar kafasına kimi insan vardır büyütür olayları tüm zihninde ama işte tam bu noktada vurdumduymazlar kazanır çünkü onlar ne zihninde büyütür ne de kafa patlatacak kadar düşünür. İçten içe kırılırlar mı? Üzülürler mi? bilmiyorum ama duygularını da saklama konusunda usta olduklarını söyleyebilirim. Onların bu tavrı bencilliklerinden mi kaynaklanıyor yoksa gelecekle ilgili kaygılarının olmayışına mı bilmiyorum ama ben bu tavrı inanç zayıflığına bağlıyorum. Şuan teneffüs ettiğimiz havanın ciğerlerimize dolan son hava olup olmadığının bile garantisi yokken bu kadar rahatlık fazla değil mi?
Dünya hep çift taraflıymış meğer güçlü- zayıf, sömüren-sömürülen… Ben hep bu yüzleriyle tanıdım Dünya’yı anlatıldığı gibi pamuk şekerden değildi. Hep bir ezilen vardı hep bıyık altından gülenler vardı. Perde arkası oyun çevirenler vardı. Ve vurdumduymazlar vardı. Onlar oldukça Dünya hep çift taraflı olacak dengeler hep bozuk olacak belki de eşitlenemeyecek. Hep ağlayan yüzler görecek gözüm, hıçkırıklara boğulan sesler duyacak kulağım vurdumduymazlık mikrobu olduğu müddetçe. İnsandan insana bulaştırdılar önce, yavaş yavaş sinsi sinsi. Sana ne ondan sana ne bundan diye işlediler beynimize ilmek ilmek Müslüman kardeşi olduğumuzu unutturmaya çalıştılar. Şimdi de son dönemde yaşayan olaylarla konuyu özetlemenin uygun olacağını düşünüyorum bence yaşanan tüm olayların birleştiği tek bir duygu var VUR-DUM-DUY-MAZ-LIK. Bu olayların çıkışında birçok etken yatıyor; sosyal, dini çatışma, ekonomik sömürge, yer altı zenginliklerinin sömürülmek istenmesi, etnik ve kültürel çatışma gibi…
Mesela Suriye, Filistin ve Gazze’de son on yılda yaşanan olaylar tarih de eşi ve benzeri görülmemiş olaylardır. Türkiye gibi (şimdilik) Dünya düzeninde söz sahibi olmayan ülkeler destek ve direnişlerini gösterseler de bu destek akıtılan kanı durdurmaya yeterli olmuyor. İslam dinini kabul etmiş olan dünya üzerinde ki bu toplum, ahiret inancını benimsemiş olan bu toplum, hz.Peygamberin: ‘komşu açken tok yatan bizden değildir ‘ hadisini hayat felsefi haline getirmesi gereken bu toplum bir kuru ekmek isteyen Suriyeli anneye sırtlarını dönüyorlar, annesi için gözyaşı döken bir çocuğa, hıçkırıkları gecenin sessizliği bozduğu halde kulaklarını tıkıyorlar. İşte bir çocuk yardıma muhtaç yaşlı gözlerle bakıyor, yaşları yanaklarından akıyor ama gözünüzü yumuyorsunuz o gözler zihninizde canlanmıyor mu? Sınır komşumuz olduğu için özellikle durdum Suriye meselesinde. Olaylar sadece orayla sınırlı değil tek tek ele alacak olursak bunlara ne dil yeter ne de kalem dayanır. Doğu Türkistan’daki Müslümanlara yapılan zulüm, Orta Afrika’da yapılan büyük katliam, 1993’te Almanya’nın Solingen şehrine 5 Türk’ün diri diri yakılması ve faillerin hala bulanamaması, Mısır’da yapılan haksız demokrasi halkın seçtiği lideri devirmek peki ya ne uğruna?
Tüm bu olayları birleştiren tek nokta var Müslüman olmak. Son dinin mensubu olmamızdı tek mesele. Hak yolda olan biz batılda olan onlarken zulüm gören biz ve bizim kardeşlerimizdi, bizim inancımızdı, yaptığımız ibadetlerdi.
Dünya da ki vurdumduymazlara inat tribünleri oynamayıp sadece Allah rızası gözeten komşuluk hakkı gözeten kardeşlik hakkını gözeten, sünnetin terkinden korkan hakiki mümin kardeşlerimiz var.
Dünya üzerinde insana ve çevreye gelen tüm sıkıntılar, kıyılan tüm canlar, açlığa susuzluğa terk edilen insanların tüm sorumlusu tek kelime ‘vurdumduymazlık’ .Ağlayan gözleri, açlıktan bellere yapışan mideleri, annesinin gözü önünde can çekişen bebekleri göre göre susmak vurdumduymazlara layık bir davranıştır. Onlar aynı tavrı sergilemeye devam ettikçe Dünya’da sorunlar bitmeyecek aksine yamaçtan yuvarlanan küçük bir kartopu gibi büyüyüp bir çığa sebebiyet verecektir. Yeni Dünya düzeninde Türkiye gibi ülkeler söz sahibi olmadıkça, emperyalist ülkelerin kölesi olmaya devam ettikçe vurdumduymaz tavırların sona ermesi asla beklenemez. Birileri yaptıklarına bakıp da insan olduğunu hatırladığı zaman vurdumduymaz tavırları bırakabilir ancak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.