- 900 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM -7-
Emeni meselesi dediğimiz bu meselede çok çok atladığımız, pek çoğumuzun gözden kaçırdığı noktalardan birisi de Ermeni ayaklanmaları ile Kürt ayaklanmaların aşağı yukarı aynı bölgelerde ve aynı tarihlerde olduğudur. Aynı topraklarda aynı dönemlede bağımsızlık ya da en azından özerklik için mücadeleye girmiş olan bu iki topluluğun her ikisinin birden isteklerinin yerine gelmesi mümkün değildi elbette. Bölgeden birinin çekilmesi ya da sürülmesi gerekiyordu. Yani bu gün bazı ayrılıkçı Kürtler her nae kadar yana yakıla ’’ Ermeniler gitti, bereket bitti ’’ Desler de, yahut ’’Türkler 1,5 Milyon Ermeni, bir o kadar da Kürt katlettiler’’ gibi idialar ortaya atarak kendi menfur amaçları için yandaş toplamaya çalışsalar da şurası kesindir ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Ermenilerle bölgeye hakim olma mücadelesine giren onlardı. Ermenilerin o bölgelerden temizlenmesi en çok ayrılıkçı Kürtlerin işine geliyordu. O bakımdan da bölgede bir Ermeni katliamı yapılmışsa bunda bizzat kendilerinin payı oldukça büyük olmuştur.
1890 Yılında artık Hınçak ve Taşnak Cemiyetleri kurulup faaliyetlerine başladıklarında Padişah II. Abdülhamit de Hamidiye alaylarını kurmuştu. Daha önce de belirttiğim gibi bu alayladaki askerlerini çok büyük bir bölümü bölgenin sünni Kürtlerinden seçilmişti. Hatta aleviler, ezidiler, ( Ki çok yanlış bir ifade olarak onlara da hep Yezidi deriz)Süryaniler hatta Ermenilerden bile bu alaylara girmek için müracaatlar edilmiş ama bunlardan alınan olmamıştı. ( Ya da parmakla gösterilecek kadar az sayıda alınmıştı Alevi ve Ezidilerden )
Sason İsyanlarına baktığımız zaman yukaruda bahsettiğim konuyu daha iyi anlamamız mümkündür.
Sasonda 1894 te başlayıp1904e kadar devam eden isyanlara baktığımızda bunlar Ermeni İsyanlarıdır. Ama aynı Sasonda 1930- 1935 Yılları arasında da isyanlar olmuştur ve bu isyanlar ise Kürt isyanlarıdır. İlginçtir ki Ermeni İsyanlarının bastırılmasında birinci dereceden rol üstlenmiş olan Kürtler 1930 yılına gelindiğinde Ermenilerden boşalttıkları bu topraklarda gelip kendileri yerleşmişler ve isyan etmişlerdir.
Konumuz Ermeni meselesi olduğu için sadece Ermeni isyanlarına bakacağız.
1894te İran üzerinden Türkiye’ye silah sevkiyatına başlar Taşnak ve Kınçak Komitası. Ancak karşılarında çok önemli bir engel vardır: Hamidiye Alayları içinde yer alan Kürt Mazrik Aşireti...Bu aşiretin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu arada Mazrik Aşireti sadece Ermenilerin sınırdan silah sevkiyatına engel olmuyor aynı zamanda II. Abdülhamit’ten aldıkları güçle bölgede oldukça küstah ve bölgenin masum Ermenilerini rencide edici davranışlarda da bulunuyorlardı.
İşte bundan sonrasında bir rivayet vardır ( Tarih rivayetler üzerine yazılmaz elbette o bakımdan bu yazacaklarıma tarihi bir belge olarak bakılması doğru olmaz )
Mazrik Aşiretinin ağasının oğlu bir Ermeni kızına aşık olur ama kızı ona vermezler. Bunun üzerine kız kaçırılır ve gözleri oyulduktan sonra ailesine verilir. Bunun Üzerine Ermeniler ayaklanır. On bin Ermeni dağa çıkar. (On bin Ermeni Genci! Bu gün bile nüfüsu 35 bin civarında olan bir yerleşim yeri için biraz abartılı değil mi? Neyse ) Bundan sonra başlarlar çevredeki Kürt köylerine ve aşiretlerine saldırmaya. ’’ Kürt Türktür, Türk Kürttür’’ Diyorsak evet Ermeniler Türklere saldırmışlardır.Taşnak ve Hıncak da fazlasıyla bu saldırıların içindedir. ’’Türk ve Kürt ayrı ayrı şeylerdir’’ diyorsak Ermenilerin Sason’da saldırdıkları Kürtlerdir. Tabii ki sonuçta Hamidiye alayları bu isyanı bastırmış ve Ermeni isyancılar İran’a çekilmişlerdir.
Pek çok resmi kayıtta ise bölgeye gelen Taşnak ve Hınçak komitasının - Bölge Ermenilerinin isyana yanaşmaması üzerine- Kendilerinin harekete geçerek Kürt köylerine gece baskınları yaptıkları, kendilerine saldıranların Ermenice konuşan insanlar olduğunu gören aşiretlerin de kim olduğuna bakmaksızın daha sonra Ermenileri katletmeye başladıkları ifade edilir.
Ermeni isyanları içinde en ses getirenlerden biri olmuştur bu isyan. Avrupa basınında ’’ Türkler Ermeni katliamı başlattılar ’’ konulu pek çok başlıklar atılmıştır.
Ermeni komitacılar amaçlarına ulaşmış gibidirler Avrupa’nın ilgisini çekerek ama oldukça önemli kayıplar vermişlerdir. Üstelik II. Abdülhamit bu olaylara karışıp arada masum Ermenileri de katleden kendi alaylarındakiler için tek bir tutuklama bile yapmamıştır. İşte bu yüzden bu isyandan sonra II. Abdülhamit’e ’’ Kızıl Sultan ’’ demeye başlarlar.
Peki Ermeniler II. Abdülhamit’e ’’ Kızıl Sultan ’’ Lakabını takarken Kürtler ona ne isim takmışlardır? ’’ ‘’Abdulhamid, Bavê Kurdan (Abdulhamid, Kürtlerin babası)” [ Kürt yazar Murad Ali Ciwan- Hamidiye Alaylarına Farklı bir bakış açısı ]
Ermeniler arasında iyice isim yapmış olan Taşnak Komitasının gözükara militanı Antranik 1897de 250 kişilik gerillasıyla ( Tabii ki bölge Ermenilerinden de kendisine katılacak olanları hesaba katarak ) Tekrar Mazrik Aşireti üzerine yürümüştür çünkü bu aşireti ortadan kaldırmadığı taktirde silah sevkiyatı neredeyse imkansızdır. Lakin bu ikinci teşebbüsünde de başarılı olamaz.
1901 Yılında devlet artık bu Sason meseledini çözüme kavuşturmak için Taluri ve Şenik tepelerine kışla yapmaya başlari İşte bu noktada Ermenilerin itirazları gelir ( Pkk nın ’’ Bölgemizde Karakol istemiyoruz ’’ İtirazlarına ne kadar da benziyor değil mi?) Antranik ve çeteleri yeniden devreye girer sasonda 1903 yılı sonlarında en büyük ayaklanma patlak verir. Osmanlı Devleti 12 Nisan 1904te olaya doğrudan doğruya el koyar. Tabii olarak II. Sason Ermeni İsyanı denilen bu isyanda da pek çok kayıplar yaşanmıştır. Gelin görün ki bu kayıpları maalesef bizim kendi öz be öz Türk olan yazarlarımız çizerlemiz ’’ 50.000 Ermeni katledildi ’’ Diye ifade ederken - ki Sasonda o tarihlerde 50.000 Ermeninin yaşaması mümkün değildir. - Bir Ermeni yazar bakın nasıl verir ölü sayısını:
K. Küdülyan’ın "Antranik Savaşları" adı ile Ermenice olarak 1929 yılında Beyrut’ta yayınladığı kitapta yazıldığına göre 14, 16, 22 Nisan’da, 2 Mayıs’da, 17 Temmuz’da yapılan çarpışmalarda toplam 932 veya 1132 Türk öldürülmüş, sadece 19 Ermeni ölmüştür. ( ’’Kendi tarihimizi kendi ellerimizle yazıyoruz...Ne aklanmaz tarihimiz varmış, akla akla temizlenmiyor diyen arkadaşlar da okumuşlardır umarım bu satırları )
Bir Ermeninin bile ’’Sadece on dokuz Ermeni öldü’’ Dediği bir olayda biz öldürülen Ermeni sayısını 50.000 e kadar çıkarırız. Normaldir tabii ki. Biz kendi Hükümdarına suikast düzenleyen Ermeni Teröristi ’’ Ey Şanlı avcı ’’ Diye alkışlayan Hürriyet Aşığı (!) Şair ve yazarları olan bir millet olduğumuz gibi o yazarları ve şairleri hâla okullarında vatansever, hürriyet aşığı olarak gelecek nesillere anlatan bir milletiz. Dahası bizler de senelerdir ermenilerin ’’ Kızıl Sultan’’ Dediği II. Abdülhamit’i çocukarımıza ’’ Kızıl Sultan ’’ Olarak anlatmadık. mı ?
Bu ülkede bir Ermeni katliamı yaşanmış olsa bile unutulmamalıdır ki bir o kadar da Türk katliamı yaşanmıştır ve hepsinden önemlisi olayları başlatan hiç bir zaman bizler olmadık.
On dokuz Ermeniye karşılık 932 Türk( Ya da Kürt ne farkeder ) Öldürülüyor ama katliamı yapan biziz (!) Bu haksızlık değil midir?
1890 ile 1915 yılları arasında daha pek çok Ermeni isyanı, yapılan katliamlar vardır. Bunları burada tek tek anlatmayacağım. Bundan önceki bölümlerde kısaca neler olduğunu ifade etmiştim zaten. Öte taraftan asıl dananın kuyruğu 1. Dünya savaşı yıllarında koptuğu için bu ilk ayaklanmaları noktalıyorum
Bu bölümü noktalarken de bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum:
Erzurum’daki İngiliz Konsolosu Graves 28 Ocak 1895’de İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliğine yolladığı mesajda, "Komitelerin amaçlarının genel bir memnuniyetsizlik yaratarak Türk Hükümeti ve halkının hayali acılarına, dolayısıyla durumu düzeltme gereğine çekmek" olduğunu bildirmiştir.
Yine Graves New York Herald Muhabiri Sydney Whitman’ın "eğer bu memlekete hiç bir Ermeni komitecisi gelmemiş olsaydı ve Ermenileri isyana kışkırtmasaydılar, bu çarpışmalar olur muydu?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı vermiştir:
"Tabîî ki hayır; sanmam ki bir tek Ermeni öldürülmüş olsun.
Evet olayın özü budur. Tabii ki burada hemen şu da sorulmalıydı o Graves denen konsolosa: ’’ Mr Graves..Sorması ayıptır ama Osmanlı Topraklarında o kadar yer varken niçin Erzurum’da bir konsolosluk kurdunuz?’’
NOT: Üsttei Resimde Ermeni Taşnak Örgütünün fedailerini görüyorsunuz. Ortada henüz hiç bir çarpışmanın olmadığı 1890 yılında bu adamlar niçin böyle silahlanmışlar ki? Panayır çadırlarında ’’ Üç atış 25 kuruşa’’ Milleti eğlendirmek için mi? Dersiniz ? Sevgi ve barış kelebeği midir bunlar.
YORUMLAR
hocam tarihi gerçek manada sizin kaleminizden okumak benim için büyük şans sizi tanımamış olsaydım bu tarihi bilgilerden eksik kalacaktım sizi iyikide tanımışım diyorum kolay gelsin ilgiyle okumaktayım saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Yine karakol kurulmasın olayları ayni bundan sonraki olaylar olmasın tek arzum yoksa bizde onların(Dış güclerin) istediği gibi oluruz.
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Tarihe ışık tutan bir açıklama.
Umarım insanlar okurlarda gözlerindeki at gözlüğünden kurtulurlar.
Daim olsun kaleminiz değerli hocam.
Sağlıcakla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
TEŞEKKÜRLER HOCAM ALLAH ım sizlerin gibi hocalarımızın sayılarını artırsın aydınlanıyoruz yalan söyleyen tarih ve bu tarihi yanlış yazanlar utansın tabiki yaşarlarsa selam ve saygılarımla
sami biberoğulları
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Valla hocam,
sizin yetiştirdiğiniz öğrencilerin, bu günkü hayat görüşlerini gerçekten merak ediyorum.
Bizim Tarih hocalarımız da güzel insanlardı ama,
hayata sizin gözlüğünüzle bakmıyorlardı.
Ya da bizim aklımızda öyle kalmış.
Konu, her geçen gün daha ilginç bir hale geliyor.
Zevkle ve ilgi ile okumaya devam ediyoruz.
Her cümlenizi sindire sindire okumaktayız.
Sizi okudukça anlıyorum ki,
tarih konusunda çok yetersiziz.
Bir aralar,
''Abdülhamit kızıl sultan mı, ulu hakan mı'' diye bir kitap okumuştum.
Şimdi konusunu da, yazarını da hatırlamıyorum.
Demek ki ilgi duymadan okumuşum.
Oysa, Nihal Atsız'ın Bozkurtlarını okuyalı kırk yıla yakın olmuştur,
koca kitabı neredeyse hala ezbere biliyorum.
Sözün özü,
kabahatimiz çok.
Tarihimize hiç ilgi duymamışız.
Daha doğrusu, okumayı sevmemişiz.
Tekrar teşekkür ediyorum verdiğin emek için.
Ve,
bizleri aydınlattığın için.
SEVMEK İBADETTİR
sami biberoğulları
Aslında bu yazdıklarım ve kullandığım resimler bir belge özelliği taşır mı bilemiyorum. Çünkü internete giriyorum, bol bol araştırıyorum, bol bol okuyorum, kendi bildiklerimi ve zaman zaman yorumlarımı da katarak ama çoğu kez kopyala yapıştır yaparak bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Her biri ayrı ayrı başlıklar altında ve oldukça uzun, çok fazla teferruatlı ve çoğu kez de sıkıcı olan olan konuları mümkün olduğu kadar bir düzene sokarak olayı çeşitli yönlerle okuyucuya sunmaya çalışıyorum.
Benim şanslı olduğum taraf neye bakacağımı, neyi araştıracağımı bilmemden kaynaklanıyor. Yoksa bütün bu bilgiler internette fazlasıyla var.
Selam ve sevgilerimle.