- 780 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Deniz, Rüzgar ve Geride Kalan
Siyah demir kaplı tek katlı evin bulunduğu köşeden sahile inen sokağa indiğinde gördü uzun yıllar görmediği denizi ve ufkun maviliğini. Hiç heyecanlanmadı. Baktı. Hep hayal ettiği gibiydi. Teker teker kurduğu hayaller aklından akarken gözleri ufuktan sahile doğru iniyordu. Aklı bulanıklaştı. Yaklaştıkça geçmişinden korktu. Deniz kokusunu daha da içine çektikçe gözlerini kapatıp sessizce bekledikleri karanlık, yıldızsız kör geceler aklına geldi. Hiç becerememişti hatırladıklarını eskiden kalan varlığı olarak kabul etmeyi. Yürürken bacaklarının güçsüzleştiğini, tüm vücudundan bir titreme geçtiğini farketti ama yürüdü durmaksızın en son oturup onu kaybettiği banka doğru. Onu alan bu sahil tekrar geri vermezdi ancak acı hatırasını yaşatır, hayallerini alt üst ederdi. Ama olsundu. Ne farkı vardı ki korkarak yüzleşmenin korkusuzca saklanmaktan. Yaklaştı. Gözleri ağırlaştı. Gözleri ve burnundan tüm yüzüne yayılan bir ağırlık hissetti. Ağlayamadı. O bankı gördü. Hala eski görünümlü banktı. Tahtaları ıslak, şişmiş, yıpranmış haldeydi. En son onun elini tutuyordu. Sıkıca birbirlerine yaklaşmış adeta yapışık halde oturuyorlardı. Ta ki arkalarındaki aşklarına şahit ağacın büyük bir dalı kopup onun başına düşünceye kadar.
YORUMLAR
Kısacık ama hüzünlü bir hikaye.
Biraz daha detaylı yazsaydınız keşke.
Güzeldi.