- 437 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NAZLI'NIN GÜNLÜĞÜ (2)
Merhaba Günlük;
İlk önce yaşadığım bu yeni yuvamdan ve aile bireylerimden söz etmeliyim sana. Canım annem uzun yıllardır biricik kızı Vuslat ablamla birlikte yaşamaktaymış. Anne ve babasını yıllar önce yitirmiş. Ben bu kadar iyi bu kadar melek insanların varlığına inanamıyorum böyle bir zamanda. Allah’ım sonunda şans yüzüme güldü benim de…
Onlar kendilerinden önce hep başkalarının iyiliği mutluluğu için uğraşıp durmuşlar. Anne ve babası onlardan daha da insan canlısıymış.
Onları tanıyan komşuları bu yüzden: Siz el iyisisiniz diyorlar hala.
Vuslat ablamı ben sana anlatamam. Bir insan nasıl bu kadar altın kalpli bu kadar fedakar bu kadar iyi niyetli olabilir. Ya o ne olursa olsun hep güler yüzüne ne demeli. Biliyor musun Günlük annem de ablam da benden daha çocuk ruhlular. Belki de bu yüzden hem çocuklarla hem bizlerle şaşılacak kadar iyi anlaşıyorlar. Dilimizden ruhumuzdan duygularımızdan öyle güzel anlıyorlar ki bir bilsen. Bizler de onları anında fark ediyor kırk yıllık dostmuşuz gibi kuyruklarımızı koparırcasına salıyor sahiplerimizi unutacak kadar onlara yakınlaşıp sırnaşıyoruz. Tabii daha çok da havhav arkadaşlarımız. Canım ablacığım bu sene evimizden uzakta İstanbul’a yakın bir şehirde yaşıyor. Gidişinin Tülin annemi etkilediği belli. Çünkü bu zamana kadar birbirlerinden hiç ayrılmamışlar. Belki de onun yerine Allah beni yolladı kim bilir…
O sabah kapı açıldığında karşısında beni görünce “Kız güzellik. Sen ne güzel ne şirin şeysin böyle” dedi. Sanki kendisi az güzelmiş gibi. Canım ablam beni kucağına alıp sevmek istedi ama ben cıva gibi durduğum yerde duramıyorum ki. “Anne ben bu güzelliği götüreyim mi?” dedi. Annem de “O bülbül yuvasına mı?” deyince gülüştük üçümüz de.
Canım ablamın bütün evi bir odacık kadarmış. Ablam İngilizce öğretmeni. Öğrencilerine ne mutlu. Keşke ben de onların arasında olabilseydim. Bir gün kalıp gitti. Sömestr tatilinde gelecek ama.
Benim bir de dünyalar güzeli ve tatlısı Toby ablam varmış. Fotoğraflarını görsen sen de bayılırsın. Bütün Kadıköy tanıyormuş onu. O kadar zeki terbiyeli ve kibarmış ki…
Annemin Bahçe&Bahçe Kültürevine gideceğini hazırlanma şeklinden anlar ondan önce koşarmış oraya. Sessizce konuşmacıları dinler sonra da kucaktan kucağa dolaşıp dururmuş. Kültürevinin göz bebeği imiş o.
Hem onu hem Efe ve Şans ağabeylerimle Tarçın ablamı kaybetmişler. “Onlardan sonra olan akılcığımı da kaybettim” diyor Tülin annem. Günlerce hasta yatmış. Sokaklarda sabahlamış kaç geceler. İşte bu yüzden bir daha da bizlere evini açmamaya yemin etmiş. Beni bıraktıklarından bir süre sonra Derya annem Serap annemle birlikte oturmaya geldiler. Benim halim görülmeye değerdi. Tabii hemen tanıdım Derya annemi. Karşısına geçip oturdum. Gözlerinin ta içine odakladım bakışlarımı hiç kıpırdatmadan. Tülin annem benim o bakışlarımı hiç unutamadığını söylüyor. “Bin bir anlam yüklüydü. Çöz çözebilirsen cinsinden” diyor gözleri dolu dolu. Serap annem de onaylıyor onun bu sözlerini. Öyle olmalıydı ki Derya annem daha fazla dayanamamış ağlamaya başlamıştı. Tabii diğer iki annem de.
Bir süre sonra Tülin annem benim biraz kaşındığımı fark etti. Kuyruğum oldukça uzun. Cinsim “Ankara Kedisi” Bu yüzden politikaya yakın ilgim var! O uzun kuyruğumun bir kısmının tüyleri dökülmüştü. Tülin ve Serap annem bunun bir kaza sonrası başıma gelmiş olabileceğini düşündüler. Ama annem mutlaka bir veterinere gitmemin uygun olacağını söyledi Serap anneme. Aslında beni daha baştan götüreceklerdi fakat Derya annem birinci annemden sağlık karnemi getireceğini söyledi. Onu beklediler yanlış bir işlem yapılmamamsı için. Gelmeyince beni alıp çok yakınımızdaki 24 saat açık olan veteriner kliniğine götürdüler. Orada beni muayene ettiler. Röntgen çektiler. Ve ileri derecede Mantar hastalığımın olduğu ortaya çıktı. Ciddi bir iğne tedavisine başlayacaklarını söylediler. Sağlık karnemi çıkardılar. Annemlerin isteği üzerine Mia olan adımı Nazlı olarak değiştirdiler. Ben bu isim değişikliğine bayıldım doğrusu. Benim gibi nazlı nazenin zarif bir prensese de böyle bir isim yakışmaz mıydı sevgili Günlük. Mantar hastalığı her zaman olmasa da dikkat edilmediği takdirde insanlara bulaşabilirmiş. Gel de sen bunu anneme anlat. Aynı yastıkta uyuyorduk benim mutluluk mırıltılarım arasında. Oysa Tülin annem aynı odada bir ikinci kişiyle bile uyuyamazmış çok mecbur kalmadıkça. Henüz iğne tedavim tamamlanmamışken bir gece yarısı dört patim birden tutmaz oldu! Her biri bir yana kıvrıldı. Tuhaf şekiller aldı. Yuvarlana yuvarlana hareket etmeye çalışıyordum. Tülin annem aklını kaçıracak gibi oldu. Kaptığı gibi aynı kliniğe götürdü beni. Gene röntgen faslı başladı. Ve bu kez de HIV virüsü (AIDS) tespit edildi! Diğer hastalığım yaya kaldı bunun yanında bir güzel tabi! Bu durumun daha çok aile genlerinden gelmşiş olabileceği ihtimalinin üzerinde durdular.
Anneme ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. Annemin yüzüne baktım. Şoka girmişti. Acı feryatlarını yüreğine gömdüğünü anladım. Eve geldik. Sabah ezanına kadar süren sel gibi gözyaşları benim yüreğimi daha çok yaktı. Ah canım annem benim…
Ertesi gün akşama doğru patilerim düzeldi. Neşem yerine geldi. Her gün oldukça ağır iki iğne yemem gerekiyor. Vücudun bağışıklık sistemi çömüş. Onun toparlanması da önce Allah’a sonra da tedaviye cevap vermeme kalmış.
Hoşça kal Günlük
NAZLI
Aralık 20013 Moda
YORUMLAR
Kimse için olmasını istemediğimiz durumların bu kadar yakınımızda birinin başına gelmesi kolay kaldırılır bir şey değil. Herkese sabır dilerim. Saygılarımla.
Not: Seyfi'nin dördüncü kedim olmasına rağmen yazınıza kadar FIV'den (Feline Immunodeficiency Virus) haberdar değildim. Cornell Universitesinin konuyla ilgili açıklamaları bizim gibi alandan olmayan için hazırlanmış. Her kedi bakıcısına (Bir türlü 'sahibi' diyemiyorum) tavsiye ederim.
http://www.vet.cornell.edu/FHC/health_resources/brochure_fiv.cfm
DEVRİM DENİZERİ
Esenlikler Dilerim.