- 648 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT MEŞAKKATİ
Arkasında suyunu bir annenin yavrusunu gözleyip gözetircesine bırakmayan bir ırmak gibi hayat her şeye rağmen devam ediyor. Hırçın suları, her ne denli mecrasında akışını engelleyen taşları beni bırak nidaları eşliğinde tokatlasa da netice değişmiyor ne yazık ki Dahası bütün dertlere, sıkıntılara ve acısına dayanılmaz hüzünler hayat ırmağındaki ömürlerin akışında asabiyeti karşılayan taşların görevini üstleniyor.
Oysa doğumla çıktığımız şu ömür yolculuğu ne güzel başlamıştı değil mi dostlar? Çevremizde dört dolanan koruyucu melek annemizin, rahman vergisi sınırsız merhameti bizlere, henüz büyümeyi, reşit olmayı ve toplumda birey kılınmayı zorunlu saymadan mutluluk ihtiyacımızı karşılıyor buna karşın dert hücumlarını ekarte ediyordu o rahmet deryası gönül…
Gel gör ki dostum! Başlanan her yolculuk gibi bu ömür seferi de bitmeye aday bir yarıştı; insanların mutluluk kazanmak adına yarıştığı… Doğumun mutluluk sarhoşluğu etkisi ilerleyen her yaşın ileriye atlamasında yerini biraz daha çetin mücadeleye bıraktı. Giriştiğimiz bu hayat yolculuğunda seyrekleşti hep adımlarımız, hüzün yağmurları altında pekişen ve sertleşen gönlümüzle…
İlerleyen yaşımız bizlere, sorumluluğun kapılarını araladı. Zaman geldi sırtımızda kamburlaşan dertlere maruz kaldık. Kâh ezildik, kâh elastik madde misali büzüldük. Ne annemizin geniş gönül iklimi fayda eder oldu bize ne de babamızın vefakâr sımsıcak şefkati ve muhabbeti… Dert köprüleri bizleri gönüllerimizin henüz sertleşme arifesinde yalnızlığa itekledi.
Yalnızlık buhranında, dert küpü ne bulduysa aldı fakat dolmadı buna karşın almadığı da kalmadı. Boyumuzu aştı sorunlar üstesinden gelmek tecrübe kazanmaktan geçiyordu elbet. Tecrübe eksikliğimiz, gençlik çağımızda bize pahalıya patladı. Gerisinde, devasa gönül viraneleri bırakarak…
Gönüldeki köprüler atılmadan
Vefalar beş kuruşa satılmadan
Samimiyete, fesat katılmadan
Hayatın değerini bilmeli insan.
Gönül dolusu sevgi ve muhabbetle efendim...
Kalemdâr