- 1467 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
doğuş
o zamanda boyası dökük yalnızlıklar vardı,üzerine devrilen kendinden emin pişmanlıklar,rast gele seçilmiş bir hayatın,düşlerinde oyuncular dolanırdı uykusuz,
biz aynı yönü kurgulayarak,basit hayaller türetiyorduk...
aşk,nede eski bir sanattı sevgili,hiçbir yerinden yakalayamamıştık eskiliğini
ne acı ki,sen yüreğinin palyaçosuyla dertler büyütürken,ben başka bir kentin
çocuk ağlamalarında rehindim. öylesine kavruk,öylesine hazin bir başlangıçtı
aynı denizin üzerinde ikimizin gemilerinin yüzmeye başlaması...
temmuzu yediye bölmenin hesabını hiç yapmadık,ki temmuzun koskocaman bir yedisi vardı zaten,uysal saklanmalar,sessizlik içinde dert saymalar,arınmaya çalışılan
yitik bir hayattı payımıza düşen. ve düşenle hesaplaşmak tarihi bir cesaretti
iki yüreğin verdiği savaş...
o zamanda ağlardı yağmur, sonsuzluk adına çokça yazılırdı şiirler
kalemin dili düştükçe saçlarına en ihtiras yanlısı cümlelerle yakınlaşırdım saçlarına
uzaktın belki, kilometrelerin arzındaydı umut, öylece kalakaldık işte, öylece sevdik
söylediğin neden kelimesinden bile doğarken mutluluk, işte tamda o zaman
büyüdü içimdeki pencere buğusu. buğunun işaretli ırmakları vardı sevgili,
eğri düğrü daralmalar çizerek bir birlerine ulaşan,işte tamda orada ulaştım alt dudağında kurulan papatya tarlasına,ki sende yürek dolusu bir koşma vardı
ihtiyar bir delikanlı hayali,ve suskun hükümlerin gözü kapalı genç kızı yaşardı
gözlerinde...
nedenler dar geldi kasımlarda,başkaldırı nisanı zapt etti,ve eylülün teninden
çaldık sevişmeleri,ve karaladık diğer sevişmelerin kırsal seslerine.
yani sevgili, konuşmanın yüzüne çarpan heceler vardı hayallerin ötesinde
umudun ihtilali, rezil şu yaşananların bir intikamı vardı avuç içi sevmelerde
ki yürek ülkeme başkent olduğun güne sözcüklerin tüm şarkılarıyla
söylüyorum seni....
yaradılışın bilinmezi gibi saklıyorum tüm hayati özlemlerini...!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.