- 787 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİ GÖKYÜZÜNÜZDE UÇMA ZAMANI
Dağlar dumanlanınca ve gökyüzü puslanıp geceleri yıldızlar göz kırpmayınca hüzün çöker yüreğinize ve bu mahzun kayboluşta umutları taşımak herkese göre değildir aslında. Bu puslu günlere inat içinizde ki gizil coşkuyu, sevgiyi ve umutlarınızı salıvermek nasıl olurdu? Kendi iç kavgalarınızda, kuşkuların içinde savrulan, endişelerin kucağında umutsuz bekleyişlerle, karanlıklarda kaybolmak yerine mutlaka doğacak olan günün ardından güneşin ışıyacağını bilmek, her yağan yağmurun ardından da gök kuşağının doğacağını düşünmek sizi mutlu kılmaz mıydı? Her sabah yeniden doğmak, her sabah başka bir güne, günün başka tadına kavuşmaktır aslında. Fakat bizler her şeyin korkularla dolu, her şeyin yalan, riya ve çıkar olduğu bir dünyada yaşar olduk.
Dürüstçe yaşanılan her şeyde bir kuşku duyulur oldu. Kaybetmekten korkuyoruz. Kalp kırıklıkları, kişilik kayıpları ve en önemlisi aşk kazalarıyla her şey başlıyor ve umutsuzluğa düşüyoruz. Oysa hayat sürprizlerle dolu olduğundan umutsuzluğa yer yoktur aslında; Yeni bir güne umutlarınızı süslemekle başlamaya ne dersiniz? Sadece umudu yüreğinizde taşımalı küllerinizden yeniden doğmayı bilmelisiniz. Nasıl mı? zümrüd-ü Anka gibi...
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix ), Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi… İstek, aşk, marifet, istisna, tevhit, hayret ve yokluk vadileri…
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş…
“Aşk Denizi”nden geçmişler önce…”. “Ayrılık Vadisi”nden uçmuşlar…”. “Hırs Ovası”nı aşıp, “Kıskançlık Gölü”ne sapmışlar… Kuşların kimi“Aşk Denizi”ne dalmış, kimi
“Ayrılık Vadisi”nde kopmuş sürüden… Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle…
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp. Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş. (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış. Baykuş yıkıntılarını özlemiş. Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “Şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “Yok oluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça “si“otuz”demektir… murg” ise “kuş”…
Simurg’un yuvasını bulunca örgenmişler ki; “Simurg – otuz kuş” demekmiş. Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş. 30 kuş anlar ki, aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk kendine yapılan yolculuktur.
Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Mutsuz, sıkıntılı, kezzaplı bir hayatın içinde bile bazen öylesine ölümsüz bir an vardır ki bütün bir hayatı o anla geçirebilirsiniz. Onun değerini anlamak içinde hayata tekrar tekrar bakıp, onu kendine benzer birçok andan yeniden bulup çıkarmanız gerekir bazen.
Hayata bakın ve umuda sımsıkı sarılın.
Şimdi kendi gökyüzünüzde uçmak zamanıdır.
Bu makale 123 kez okundu
Yorum için üye girişi gerekmektedir. Üye