5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
680
Okunma
Dalında çilek. Kızarmaya çabalıyor. Kımıltıları arşa doğru. Kopsa düşse olduğu yerden, ezilecek. Olsa kızarsa; O zaman da kim bilir hangi lezzete duraklık edecek.
Fakat güneş yağmur toprak, inadına büyütüp olgunlaştırmalı. Tomurcuklanmalı yarınlaşmalı.
Son günlerde ne çok çocuğun acısı acımız oluverdi. Hiç tanımaz, adlarını bilmezdik. Soframızda otururken, masamızda bir şeyler karalarken duyup öğrendik iç yakan sonlarını. Kimi üzeri açık kör kuyularda havuzlarda yitip gitti, kimini en yakını alıp kopardı sevdiklerinden. Bahane üretmek anlayıp idrak etmek zordu.
Eğri bacadan doğur duman tütmez demiş atalarımız. Bacanın eğrisine, dumanın doğrusuna nasıl karar verilecek orası meçhul. Sancılar içinde doğurulacak, dünyaya attığı adımlar sayılacak, elinden tutulup okula götürülecek, sonra? İşte o sonranın karanlığı ateş böceğine çeviriyor insanın dimağını.
Sevgili anne ve babalar: Çocukları öğretmesi kolay. Alabildiğine alır. Kapasitesi, alt yapısının elverdiği oranda da başarır. Lakin eğitim, başka. Orada ilk iş sizlerin. Çocuğa mahrem bölge kavramını, artık ben bile senin belli bölgelerini görmemeliyim yalnızca hastalandığında doktorlar görmeli anlayışını, istismarın ne demek olduğunu, güvenli bölgelerde oyun oynamanın gerekliliğini anlatmalısınız vakit kaybetmeden. Günümüzde birdenbire çoğalmadı böylesi olaylar aslında. Hep vardı. Halı altına süpürülmüştü, pek halıyı kaldırıp bakan da olmayınca kimseler bilmeden yaşanıp kendi döngüsünde sürüyordu bunlar. Korkmak, paniğe kapılmak evet hepsi gerekli. Dozunda, kıvamında tabi.
Özellikle ergenlik dönemi, en az doğum kadar sancılı. Zor, zahmetli. Çileğin kırmızıya en yakın olduğu an ve çileğin duygulanımlarının kabardığı dönem bu dönem. Çilek, dalda bir yemiş olduğunun farkına varıyor. Çilek, çilek olduğunu da anlayıp kavrıyor. Çilek tamam da, üzüm neye benzer acaba diye merak etmeye başlıyor. Üzümle erikle karpuzla arkadaşlık etmemde ne kötülük var ki diyor, çatışıyor. Üzüm geçenlerde bir suyu afiyetle içmişti ben de tatsam mı diyor. Yapraklarını sıkı sıkı örtün ki üşüme korun diyenlere aldırmıyor. Çünkü sahiden soğuk onu sanıldığı kadar üşütmüyor.
Dal çok yüksek sarkma aşağıya cümlesini öylesine kanıksamış ki, artık duymuyor. Sonrası ben nerede yanlış yapıyorum ile başlayan söz öbekleri. Hayır yanlış yok. Su akıyor, yatağını buluyor. Göz konusu olmalı çileğin büyümesi söz konusu değil. İzlenmeli. Desteklenmeli. Bahar ile kış arası geçişler anlatılmalı. Gerisi için verilecek her uğraş, yeni bir suskunluk.
Suskunlukları hafife almamalı hiç. Eğer peşinden küskünlükleri getirmiyor ise, olabildiğince faydalıdır. Kendinize sorular sormakta bir behis yok. Fakat tırnaklarınızı böğrünüze geçirip sürekli bir sorgulayış yorucu. Çok yol var yürünecek. Büyümesi çileğin, onu büyütüp yetiştirmek sonu asla bilinmeyen bir yazıyı bitirememek gibi. Evet bitmeyecek bir yazı. Kalem ucu, kâğıt kalitesi, mürekkebin rengi, ill ede zaman.
Çilek kızaracak. Şeker tozuyla buluşacak. Lezzet olacak. Her çileğin hak ettiği gibi damakta rayiha, akılda övgü. Hiç sitemsiz büyümeleri dileğiyle bütün çileklerin...