- 818 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Sade...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gökgürültüsü telaşlandırmıştı insanları.
Az önce göğün göğsünde asılı duran kavurucu güneş, yerini kara bulutlara teslim etmişti. Herkes yağmura yakalanmamak için koşuşturmaya başlamış, iş yerleri yağmurluklarını indirmişti... Yaz yağmuruydu oysa ki; ıslatsa da üşütmezdi...
Yağmur tüm hızıyla yağmaya başladı çoktan! Kaçan kurtuluyor, kaçamayan sırılsıklam... Bense; aksine yaz yağmurunda ıslanmayı sevdiğim için; ellerim ceplerimde yavaş adımlarla yürüyorum... Yağmurla yıkanan ağaçlar, ıslanmış toprak ne güzel de kokar bilirsiniz...
Az ileride bir çay bahçesi gördüm. Oturup sıcak bir çay eşliğinde biraz da seyretmekti niyetim yaz yağmurunu. İçeri girdim, oturdum. Garsonun ’hoşgeldiniz’ deyişinden hemen sonra çayımı söyledim ve çok sürmeden çayım geldi masama. Tek şekerli çayımı karıştırırken etrafı seyrediyordum. Yağmur epey hızını almıştı, yağmaya devam ediyor...
Yolun karşısında genç bir bayan dikkatimi çekti o an. Elinde şemsiyesi olduğu halde delice yağan yağmura meydan okur gibi ıslanıyordu... Herkesin koşarak kaçtığı şu yaz yağmurunda ıslanmayı, bir ben mi seviyorum diye düşünüyordum, yolun karşısındaki genç bayanı görene kadar. Genç bayan çay bahçesine doğru yürümeye başladı... Ahşap kapıdan içeriye girdi ve yola yakın duran masaya oturdu. Ben çayımı yudumlarken, arada genç bayanı izliyorum dikkatini çekmeden. Uzun siyah saçları sırılsıklam olmuş, rimeli yanaklarına akmış. Sakin bir hali vardı. Garson genç bayana ’ne alırsınız?’ diye sorduğunda genç bayanın ’bir sade kahve lütfen’ dediğini duydum.
Benim çayım da bitmişti o sıra. Uzaktan garsonla gözgöze geldim ve elimle işaret ederek bir çay daha getirmesini söyledim. Genç bayan çantasından küçük süslü aynasını çıkartarak elindeki mendille yüzünü temizlemeye başladı... Genç bayanın kahvesiyle benim çayım aynı anda geldi masalarımıza.
Masum bir duruşu vardı. Sakin hareketlerini izlemekten kendimi alamıyordum. Yağmur yavaş yavaş yerini güneşe teslim etmeye başlamıştı ki; o güzelim yedirenk gökkuşağı muhteşem görüntüsüyle kıvrıldı, yerini aldı göğün göğsünde! Az önce yağmurdan kaçışan insanlar şimdi gökkuşağını ellerinde telefonlarıyla fotoğraflamaya çalışıyorlar... Oysa ki; genç bayan ile ben o insanlardan daha çok şanslıydık. Çünkü hem ıslandık, hem seyrettik ve sonunda yedirenk gökkuşağının dansını da izledik...
Bir sigara yaktım... Tüm samimiyetimle masamdan kalkıp genç bayanla konuşmayı çok istemiştim ama bunu yapamazdım. Hem ne diyecektim ki? Belki beni yanlış anlayacaktı, belki de çok kızacak, kalkıp gidecekti... En iyisi; onu da şu yaz yağmuru gibi seyretmekti uzaktan uzağa... Sanki birilerini bekliyordu genç bayan. Ben üçüncü çayımı içiyorum... Telefon kullanmadığım için, genelde boş vakitlerimi ya kitap okuyarak yada yazarak geçiririm. Masada duran günlük gazeteyi okumaya başladım...
İçimden hep bir ses ’git konuş onunla’ dediyse de bunu bir türlü başaramadım. Gazete okuyarak dikkatimi dağıtmak istemiştim. Gökyüzü iyiden iyiye eski halini almış, güneş yine göğün göğsüne asılmış, kanatları ıslanmış üveyk kuşları uçmaya çalışıyorlar... Ne yaptıysam olmadı... Biliyordum; konuşmazsam aklım kalacaktı, konuşsam olmayacaktı genç bayanla. Yol kenarına bir araba yaklaştı, durdu. İçinden iki bayan indi ve sanırım bunlar o genç bayanın beklediği arkadaşlarıydı. Arkadaşlarının geldiğini farketmeyen genç bayan telefonuyla uğraşıyordu. Az önce arabadan inen bayanlardan bir tanesi karşımda duran genç bayana seslendi...
’Sadee’ Genç bayan zaten kalkmak için hazırdı o vakit. Arkadaşlarını görünce masum yüzü bir anda neşeyle doldu. Masadan kalktı, arkadaşlarıyla kucaklaştı ve gitti...
Ben olduğum yerde kalakalmıştım. Neden bu kadar üzülmüştüm bilmiyorum ama onunla konuşamamanın acısı içime ok gibi saplanmıştı. Ona dair aklımda kalanlar; sırılsıklam olmuş siyah saçları, o masum duruşu, garsona kahvesini söylediği sırada duyduğum sesinin rengi ve en güzeli de adını duymuş olmamdı. Kendisi gibi adı da çok masum ve güzeldi. Sade...
sade’me sevgilerle...
Not: Bu hikayem tamamiyle hayal ürünüdür.
Erol Almak
YORUMLAR
geç kalmış bir tebrik belki ama gerçekten adı gibi sade ve bir o kadar da hoş bir yazıydı...tebriklerimle, nicelerine...
Erol Yaşadıkça
Erol Yaşadıkça
Erol Yaşadıkça
EmsalZ
Çok hoştu.
Hayatımızdan oldukça sevimli bir kesit.
Olağan dışı bir tarafı yoktu ama,
gerçekten yazarı çok sürükleyici ve haz verici bir üslupla aktarmış.
Masum tebessümler eşlik etti okuyup bitirmeme.