- 1783 Okunma
- 14 Yorum
- 1 Beğeni
ŞU ERMENİ MESELESİNE BİR DE BİZ DOKUNALIM BAKALIM -1-
Efendim bilindiği üzere 24 Nisan Tarihi Ermenilerin oldukça fazla önem verdikleri bir tarih olup Türkiye’de Türkler ( O hepisi Ermeni olanlar dışında ) tarafından maalesef yanlış bilinir ve 1915 Yılının 24 Nisanında çıkartılmış sanılır Tehhcir Kanunu.
Hoş bizim Millet Tehcir Kanunu olarak bilinen ve asıl adı Sevk ve İskan kanunu olan bu kanunu da bilmez ya neyse...
Bizim Milletin bildiği sadece şudur: I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti Ruslarla Savaşırken Ermeniler devlete isyan etmişler, devlet de bir kanun çıkararak bu isyan edenleri topraklarından sürmüş ( Zorunlu göçe tabi tutmuş ) İşte bu göç sırasında bazı Ermeniler yollarda soğuktan, hastalıktan ölmüşler. Yılllar yılllar sonra da işte bu kanun dolayısıyla ölen üç beş Ermeni için patırtı yapıp ’ Türkler soykırım ’ Yaptı diyerek Türkiye Cumhuriyetinden önce bu soykırımı (!) tanımasını sonra tazminat ve nihayet toprak talep etmektedirler.
Bu bilgiler kısmen doğrudur ama zannedildiği gibi 24 Nisan Tehcir Kanunu olarak bilinen Kanunun çıktığı tarih değildir. Tehcir Kanunu 27 Mayıs 1915te çıkarılmış, 1 Haziran 1915te de o günün resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayide yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ermenilerin ’ Soykırım ’ olarak andıkları şeyin tehcirle yani zorunlu göçle hiç bir ilgisi yoktur. Direkt tehcir olayına soykırım deselerdi bunu anma tarihleri 27 Mayıs olmalıydı değil mi?
O halde şimdi soru şu? Madem öyledir o halde neden 27 Mayıs değil de 24 Nisan? 24 Nisanda ne oldu ki Ermeniler bu günü soykırım günü ilen ettiler ve tüm dünyaya da soykırım günü olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar. Hatta pek çok devlete kabul ettirdiler ?Evet 24 Nisanda ne oldu ki bu olan şey pek çok Ermeni’nin iskan edildikleri topraklardan ayrılmak zorunda kalmasından, çoğu kez yayan olarak mesela taa Erzurum’dan Suriye’ye kadar yürümelerinden daha kötüydü Ermeniler için?
Suriye’ye diyorum çünkü Osmanlı Devleti , çıkardığı Ve adına Tehcir Kanunu dediğimiz Sevk ve İskan kanunu ile Ermeniler Suriye’ye zorunlu göçe tabi tutuluyorlardı.
Evet 24 Nisana dönelim tekrar..24 Nisan 1915te olan neydi?
24 Nisan 1915 te olan hadise tam olarak şuydu:
Osmanlı Devleti Çanakkale’de İngiliz ve Fransızlara karşı müthiş bir zafer elde etmiş ve 18 Martta Çanakkale Boğazını denizden geçmeye çalışan bu müttefik donanmasına ’ Çanakkale Geçilmez ’ Dedirtmişti ama henüz savaş bitmemişti Düşman donanması geri çekilmiş fakat sömürgelerinden ve diğer devletlerden asker tedarikiyle bir kara harekatına hazırlanmaktaydı. Diğer taraftan Doğuda da Türk Kuvvetleri 1914 yılı Sonları ve 1915 yılının hemen başlarında Sarıkamış Harekatı dediğimiz harekatı başlatmış, Ruslarla amansız bir savaşın içine girmişti.
Ruslar ’ Her eve bir silah ’ Parolasıyla Ermenileri silahlandırmışlar, pek çok Ermeninin daha sonra pek çok mühimmatla yakalanmaları, Fransızca, Rusça ve Ermenice şifre gruplarının ele geçirilmesi gibi gelişmeler, ülke çapında bir karışıklık çıkaracaklarını gösteren en önemli kanıtlar olmuştur. Enver Paşa, bu nazik durum sebebiyle 25 Şubat 1915’te ilgili birimlere dikkatli olunmasını bildirmiştir.
Ancak sınırlı bir bölgede gerçekleştirilen bu uygulamanın genelleştirilmesi fikrini pekiştiren olay, Van Ermenilerin isyanı olmuştur. Çevredeki Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nin savaşa girdiği tarihlerde Van’da toplandıkları ve silahlanarak Rusların iyice yaklaşmasını bekledikleri resmi belgelere yansımıştır. 17 Nisan 1915’de başlayan isyan, bütün vilayeti sarmış ve 20 Nisan’da da Van şehri ve köylerindeki Ermeniler ile Çölemerik Nasturileri ayaklanmışlardır. Ermeni Katogikosu V. Kevork, 10.000 silahlı çetecinin bu isyana katıldığını bildirmiştir.
Bunun üzerine Ermeni komiteleri 24 Nisan 1915 tarihinde kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır.
Dışarıdaki Ermenilerin her yıl "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir ve tehcirle alakalı değildir.
Bu arada böyle bir kararın ne kadar isabetli olduğunu anlamamız açısından bir not daha düşelim:
24 Nisan 1915te 2345 Ermeni Komitacı tutuklanmış, hemen ertesi gün de İngiliz ve Fransızlar Çanakkale Boğazına Kara harekatına başlamışlardır. ( O meşhur Conk Bayırı, Anafartalar, Arıburnu, Savaşları işte bu 25 Nisan 1915te başlayan savaşlardır.)
Ermenilerin, komitacılarının tutuklandığı bir günü soykırım günü ilan etmeleriyle bu gün meclisimizde maalesef milletvekili sıfatıyla arz-ı endam eden bazı soysuzların ’ Bu topraklarda askeri karakol istemiyoruz ’ Demeleri ne kadar da birbirine benziyor değil mi?
Ve 24 Nisan 2014...Bir gün önce Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramımız var. 1 Gün sonra ise Başbakanımızın 1915 te yaşanan olaylarla ilgili açıklamaları.
Ermenilerin, bu memleketi darmadağın etmek için canla başla çalışan komitacılarının tutuklanmış olduğu tarihten yani 24 Nisan 1915 ten tam doksan dokuz yıl sonra tam da o günde ’ 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi diliyoruz. ’ Demesi...24 Nisan’da hayatını kaybeden var mı? hayır...O halde neden böyle bir taziye 24 Nisan’da dileniyor?
24 Nisanda o karar alınmasaydı belki de Çanakkale’de bir zafer kazanılamayacaktı. Haydi onu geçtim. Madem ki 24 Nisan’da ölen Ermeniler için taziye dileniyor o halde hemen bir gün sonraki 25 Nisanda da Çanakkale Kara Savaşları başlamıştır ve o savaşlarda onbinlerce Mehmetçik şehit olmuştur. Bir taziye de o şehitlerin torunlarına yapılsaydı.
Peki 1915te Ermenilere hiç bir kötülük gelmedi mi? Tek bir Ermeninin burnu bile kanamadı mı? Onlar da bir takım acılar yaşamadı mı?
Gelecek bölümde inşallah. Bu gün sadece 24 Nisanın aslında ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Tehcir kanunu niçin çıkarılmak zorunda kalındı, Nasıl uygulandı, bir katliam var mı? Tüm bunları gelecek bölümlerde ele almaya çalışacağım.
Not: Yukarıdaki Resim Tehcir Kanunu Olarak bilinen Sevk ve İskan Kanunun Takvim-i Vekayi Gazetesinde yayınlanmış halidir.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Haa bu arada...Hatırladığım kadarıyla T.C. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinde tam da şu sıralarda '' Ermeni Meselesi '' Konusunu işliyor olmanız gerekiyor. Sana benden bir yazı:
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=86357
Bu linkteki yazıyı mutlaka oku bence.
Selam ve sevgilerimle.
Abi içimden geçeni okumuşsun ve yazıya dökmüşsün keşke Sami abi ermeni soykırımının kara kutusunu açsa diye düşünüyordum tamda 24 Nisanda yine ermeni soykırımını andığımız günlerde.Biz Kayseriliyiz ve annannem eskiden çok rumun yaşadığını ve bir çok zanaatın onlardan öğrenildiğinide söyler.Bir zamanlar komşu olunan belki evliliklerle akraba olan iki yan yana yaşayan millet iken nasıl bu günlere gelmişiz, kırılma noktasında neler olmuşta ayrışmışız tarihi gerçeklere dayanarak öğrenmekte fayda var.Hemen ikinci bölüme geçiyorum.Kaleminize sağlık hocam saygı ve sevgimle her daim.
sami biberoğulları
Söylediğin hususları ben de merak ediyorum ve araştırıp yazmaya çalışacağım.
Benim çocukluğumda sokalarda birlikte top koşturduğum ermeni arkadaşım Varujan vardı. Rum komşumuz Eleftria teyzemiz vardı. Şimdi hiç biri yoklar. Nede bunlar? Önemli bir soru.
Bir diğer husus da şu: Ben zaman zaman İstanbul Rumlar ve Ermenilerle daha güzel bir şehirdi diyorum neredeyse vatan haini ilan ediyorlar beni. Ama öyleydi..Onlar varken İstanbul daha güzeldi.
Selam ve sevgilerimle.
Bazı gerçekleri görmek istemeyenler devekuşu misali başlarını kuma gömmeye devam edeceklerdir, ediyorlar da...
Siz gerçekleri anlatmaya devam edin, başlar kumdan çıkıp gerçekleri görene dek.
Tebrikler hocam, saygıyla...
sami biberoğulları
Benim yazım kafaları kumdan çıkarır mı ? Zannetmem de ummam da ama en azından ısıtılıp ısıtılıp gündemimize sokulan ve maaslesef başımıza bazı yeni gaileler açacacağa benzeyen bu sorun hakkında hiç olmazsa bildiklerimizi yazalım dedik.
Selam ve sevgilerimle.
hocam bu ermenileri iyi diyenler madem öyleydide türkleri niye arkadan vurmaya kalktılar en zayıf anında fırsat düşkünlüğü yaparak zaten en acısıda o olmuştur asil bir millet bir milleti arkadan vurmaya kalkmaz ben bunu bilir bunu söylerim ne hikmetse ermeni olmayıpta ermeni olanlarda çoğunlukta bunuda anlamış değilim bir dahaki yazınızı merakla bekliyorum kolay gelsin saygılarımla
sami biberoğulları
Fitne tohumları ekilmesin bir kere yüreklere. O fitne denen şey o kadar etkili ve kötüdür ki onun yüzünden Hz Ayşe ile Hz Ali karşı karşya bile gelebilmişlerdir. Ermeni meselesinde de durum budur. İki toplum arasına öyle bir kin ve nefret tohumu ekilmiştir ki bunu kelimelerle izah etmek çok zordur.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Güneş balçıkla sıvanmaz derler ama bazıları camlara balçık sürerek güneşi balçıkla sıvadıklarını sanıyorlar.
Selam ve sevgilerimle.
Açalım ortak belgeleri denildiğinde bir ses çıkmadı.Haklı olan gerçekten korkmaz belgelerden.Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Maksat üzüm yemek olsa açalım arşivleri birlikte bakalım şu meseleye dendiğinde koşa koşa gelirlerdi ama mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca durum böyle oluyor..
Selam ve sevgilerimle.
tebriklerimle
ermeni meselesinde
Perinçek Türk halkına ne kadar da yakın
başbakan da bir o kadar uzak
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Çok kıymetli hocam
Benim çocukluğum, gençlik ve yetişkinlik çağıma kadar Rumların, Ermenilerin, az sayıda da olsa Musevilerin yaşadığı K M paşa ve Yedikule semtinde geçti. Şu an orada oturmasam da halen evim ve sosyal ilişkilerim var. Bu insanlarla birlikte gözyaşı döktüğümüz cenazelerimiz halay çekip karşılıklı oynadığımız düğünlerimiz oldu.
Emin olun sanki geçmişte bu trajediler hiç yaşanmamış gibi amiane tabiriyle makara kukara kahkaha gırgır şamata geçen çok renkli arkadaşlıklarımız vardı. Halende var. Benim açımdan yaşamımın en keyfili dönemiydi. Hatta insanlar arasındaki sosyal ve insani bağa o kadar güçlüydü ki örnek olması açısından belirteceğim. asala terör örgütünün bizim yurt dışındaki konsolosluklara dönük silahlı saldırılarının ardından. Ben değil ama semtimizin bizlerden daha büyük kırk eli yaşlarındaki ağabeylerimizin semtimize dışarıdan gelebilecek kişilerin saldırı ihtimaline karşı gayri Müslim komşularımızın evlerinin önünde araba içerisinde oturup sabaha kadar nöbet tuttuklarını çok iyi bilirim. Yani insanlar arasında insani açıdan bir sorun yokken iş siyasi allana taşınınca karşılıklı tabi Erivan ve Ankara arsında çözülemez diplomatik bir sorun haline getiriliyor.
Şimdi benim anlmadığım ve bilgimin olmadığı şey şu; bu olaylar bin yıl önce yaşanmadı ki şunun şurasında yüz yılık bir olay daha belgeleri bile çok taze niye bu olaylar açıkça ortaya konmaz anlaşılır gibi değil.
Televizyon da izlediğim açık oturumlarda tarihçiler bile adam gibi bir şey anlatmıyorlar ki vay şu nasıl Ermeniler için iyi insan der. Vay öbürü nasıl dermiş efendim keşke bu acılar hiç yaşanmasaydı vay şu şunla el sıkıştı vay bu niye taziye diledi. Vs gibi manasız söylemlerden gına geldi. Hak ketten insana böğğ dedirtiyor artık.
Ümit ediyor ve inanıyorum sizin bu yazı diziniz bizlere bu konuda sağlıklı ve tarafsız doğru bilgiler verecektir.
Şimdiden kolay gelsin
Saygı sevgi selamlarımla.
Serhat BİNGÖL tarafından 4/29/2014 2:56:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL tarafından 4/29/2014 2:57:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Senin bahsettiğin o makara kukara günleri ben de çocukluğumda Beykozda yaşadım. O günlerle ilgili bir yazım da var b u sitede.
Sana linkini göndereyim bak istersen.
www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=86357
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
Güzel bir yazı.
Yakın tarihimizi nedense tam öğrenemiyoruz bir türlü.
Ya da öğretmiyorlar.
Okullarda bu konular neden detaylı işlenmez ki?
Ama, kabahatin büyüğünü aslında kendimizde aramalıyız.
Adam gibi oturup kitap okumuyoruz ki.
okuduğumuzda da, ipe sapa gelmez şeyler oluyor işte.
Sen tarihine adam gibi sahip çıkmaz isen, cahil kalırsan;
çıkar akıllının biri, koskoca Muhteşem Süleyman'ı, harem ağası gibi lanse eder.
Uçkurundan başka şey düşünmeyen bir diktatör gibi sunar.
Sen de, çoluk çocuğunla birlikte, paşa paşa seyredersin.
Güzel yazıydı hocam.
Çanakkale dedin de, çok güzel bir konu getirdin aklıma.
Biraz gayretle, güzel bir hikaye çıkarabilirim sanıyorum.
Hadi hayırlısı.
sami biberoğulları
Yakın tarih maalesef hâla tabu.
Mesela Koçgiri, Ağrı, Dersim İsyanları hâla ne okullarda ne de tarih öğrenimi yaptığınız yüksek okullarda ders konusudur. Yakın bir zamanda bunların da ders olarak okutulması dileklerimle.
Bu arada senin kaleminden güzel bir Çanakkale yazısı okumak mutlaka çok güzel olacaktır. Haydi, kolları sıva bakalım.
Selam ve sevgilerimle.
valla çok güzel geçmiş dönemlere ışık tutar nitelikte eremeni soykırmı denen sargsı çözülmüş bir yara var zaman zaman kanatmak için kaşınsada yinde kanatmamak gerek diyorum..merakla bekiyorum devamını:) sevgiler..
sami biberoğulları
Keşke o yara hiç olmasaydı da kanatıp durmasalardı. Maalesef iki tarafta da var acı ama biz yaramıza kül sarıp susmuşuz lakin karşı taraf kaşımış da kaşımış.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam önemli bir konuda bizlere ışık oldunuz çok teşekkürler yüreğinize sağlık diliyor Allaha emanet ediyorum selam ve saygılarımla
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Öncelikle bir sonraki yazınızı sabırsızlıkla beklediğimi bildirir selam ve saygılarımı sunarım.
sami biberoğulları
En kısa zamanda yeni bölümleri de yayınlayacağım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.