GÜLÜ VER
GÜLÜ VER
Aynı parkta aynı banktaydılar.
Delikanlı elinde bir gülle kıza bakıyordu.
Kız yüzünde bir dikenle delikanlıyı süzüyordu.
Delikanlı aylardır beklediği fırsatı yakalamıştı nihayet.
Kızla buluşuyorlardı ilk kez.
Nasıl başlayacağını bilemiyordu delikanlı,, her aşkın ilk tanışmasında olan halleri yaşıyordu ister istemez.
Elleri titriyordu, sesi kısılmıştı sanki, gözleri kaçıyordu sağa sola, yüreği davul çalıyordu sanki.Kız duyacaktı neredeyse!
Kız delikanlıya baktı uzun uzun ve "Bana gülü verir misin?" dedi.
Delikanlı güzel kızı ikiletmeden gülüverdi hemen.
Kız somurttu birden "Kalın kafa dudağındaki gülümsemeyi istemiyorum elindeki gülü istiyorum."diye haykırdı delikanlının yüzüne.
Delikanlının yüzü gül gibiydi demin; elindeki gül gibi güzeldi, tazeydi, gül kokuyordu.Oysa şimdi elindeki gülün solmuş pörsümüş çürümüş haliydi.
Dudağındaki samimi gülümseme uçup gitti.
Gözler nisan bulutları gibi doldu.
Baharı vuran dolu gibiydi kızın sözleri; çiçekleri tarumar eden, fideleri kıran, tohumları inciten, tomurcukları döken...
Gülü vermek bu kadar kötü olmasa diye düşündü delikanlı, yüzdeki gül yerdeki gülden daha az ehemmiyetli değildi on göre.
Hem kötü bir şey de yapmamıştı.
Yanlış anlaşılacak bir harekette değildi bu!
Çocuk aparkat yiyen bir boksör gibi afalladı ama düşmedi.
Kız ise gülden öte güzeldi.
Gül haya ederdi onu görünce, boynunu bükerdi, yüzü al al olurdu bu yüzden.
Şiire ilham olurdu, aşka Leyla, saza söz olurdu, göze nur, akla bela olurdu. O denli güzeldi, misli yoktu alemde, arzı endam ettiği vakit seyran olurdu alem.
Ah be güzelim, ah be ceylanım, ah be dilberim, ah be küçüğüm!
Bir kalp bu kadar mı kolay yerle bir edilir?
Bu kadar kolay mı harcanır?
Delikanlı elindeki gülü uzattı kıza.
Yüzündeki gülümsemeyi geri çekti.
Ayağa kalktı ve hiçbir şey demeden ardına bakmadan gülle dikeni parkta, demin oturduğu bankta bırakıp gitti.
Bu gidiş aşkın asaletiydi, bu kalış aşkın ayaklar altına alınışıydı.
Kız elinde gülle delikanlının ardında kalakaldı öylece.Tek başına güzelliğiyle, tazeliğiyle, havasıyla, kabasıyla, edasıyla, cevri cefasıyla...
Gül soldu, diken eline battı birden. Kız "Gitme!" dedi birden.
Geç kalmıştı.
Delikanlı yüzünde sakladığı gülle, içinde taşıdığı gururla, yüreğine defnettiği
aşkla karıştı kalabalıkların içine, yittip gitti.