4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
611
Okunma

Önce ara cadde üzerinde yolun ortasında ağır ağır ilerleyen kocaman bir kaplumbağa ile karşılaştım.
Arabaların tekerlekleri altında ezileceğinden korktuğum için balkona çıkmış bir bayandan poşet istedim. Poşete koyduğum kaplumbağayı yolum üzerinde olan evcil hayvan parkına bırakmaktı niyetim.
İlerlerken elimde poşet, iki gençle karşılaştım. Ellerinde bir ayakkabı kutusu olan bu gençlere sordum :
----Bu kutunun içinde ne var ?
Tahmin ettiğim gibi bir hayvan vardı. Hatta iki tane ördek yavrusu...
Gösterdiler bana, evcil hayvanlar parkından geldiklerini tahmin ederek sordum :
----Parktan mı aldınız?
Almamışlar. Kardeşlerine aldıkları ördek yavrularını artık evde beslemek istemedikleri için verecek yer arıyorlarmış.
Hayvan parkı görevlileri kabul etmemişler. Üzgün bir şekilde evlerine dönen bu iki gence poşetteki kaplumbağayı gösterdim. O zaman bu kaplumbağayı da istemeyebilirler diye düşündüm.
Gençlere parktaki serbest alanda gezinen ördeklerin yanlarına bıraksak nasıl olur diye sordum.
Teklifim hoşlarına gitti. Ben de kaplumbağayı orada gördüğüm bir görevliden parka alamayacaklarını duyunca çimlerin ağaçların altında bir yere bıraktım. Kimselere göstermeden.
Gençlerde yavruları diğer ördek ve kazların arasına bir yere koymuşlar. Fakat canları sıkılmış bir durumda konuşurlarken gördüm.
Büyük ördeklerin bu yavruları yanlarında istememe durumunda yavruların hayatlarının tehlikeye girebileceğini düşünüyorlardı.
Kayınvalidem yakında köye gidecekti. Aklıma geleni paylaştım gençlerle. Çok sevindiler. Ördek yavrularını alıp eve getirdim. Şimdi evimiz çok şirin iki ördek yavrusu var.
Kayınvalidem ördekleri kabul etmedi. Şimdi bu yavrulara bir yuva arıyorum....
Benim sabah yürüyüşü böyle bir macera ile sonlandı.
Ya işte böyle...