Şulelerini Sermiştin Buzul İstemlerime
Hayrettin Taylan
Düne giden bir yol , dünden gelen bir gün, dünde kalan bir aşk olmalı.
Bu yüzden dün gibi ,gün gibiyim seni düşündükçe. Dün dediklerinde sen, sen dediklerinde bugün, bugün dediklerinde seni özleyen, seven, öteleyen ben demekti. Düne düğün gibi , bugüne dünya gibi, yarına mahşer gibiyim. Ben’lerimi serdim yoluna, yolunla başladı başlangıçlarımın iklimi.Artık senli mevsimin en çok yetişen aşk ağacıyım . Artık, seninle aşk tadına varmış meyve dimağıyım.Artık seninle, kendime ulaşmış kamillik sınırıyım.Sırlar, surlar, sorgulayışlar, metaforlar arasında bilindik bir doğrunun hak ve haklılık diliyim.
Artık bir değerin gün’eşine değdiği senli günceler hamiliyim. Hamili kartım sahibine…Sahiplik ayıplardan arınarak gerçek sahibin iradesiyle yol alır.
-Verilen değer, alınan değer gibi, değinisi yenilenmiş bir arş gibi, kendimizi yıldız yapmakla bellidir.
-Ve değerin terazisinde sana değer mi diye başlayan cümlenin ağırlığında ağır cümlelerle, ağırlaştırılmış dizelerle, manalarımla sana geldim.
-Sen yazılacak bir yürek gibi kıyımda kendince yüceliyordun.
Bir sürü hata yaptık. Bir sürü hatanın sürüsünde olmalı insan.Dersin otlağında bulunmak beslenmek gerek doğruyu bulmaya doğru. Sen yanlış, ya da yanılmış değildin.Sen bir aşk doğrusunun benli yönüydün. Bir yanlışı düzeltmenin kader başındaydık. Şule gönlümde korların buzul istemcisiyim.
-Suçluluk kendine yoklar sıralıyor. Yürekler sıralıyor, sızılar toparlıyor, inceliğin diline yöndeş değerler sıralıyor.
Hayatın zayıfları arasında kendine gelmiş , kendini aşmış sözler arasında yenilmişlik dili bilinmezliği siliyor.
Canımızı acıtan ise hatadan çok nazara gelmiş bir zamandı. Farkındalık atlasında aynı renkli düşlerin yoluyduk. Oyalamıştın kozmik algımı. Şulelerini sermiştin buzul istemlerime. Ben gibi, benden akan gibi, ben’leri yakan gibi öylece toparlanıyordun aşk-ı alaya.
Ama sen her halinle, her yönünle kuzeyinle bile aşksın. Gönül evimin tuğlaları seninle örüldü. Artık içimde örülü bir ev gibisin. Hamdık,piştik ar damarımızla bu aşka.Artık sevilecek ve yaşanacak bir manzara gibi gönül eviyiz.
-Güleç yüzünle perdeleri çekip çay içme vaktinin sorgusuz anında olmalıyız.
Zira sevmek bilinmeyen yüreğe yolculuktur. Bilinmeyenin sevgisinde tarifsizliğe arif, arifliğe dimağ olacak tutkunun mecrasında kendimizi yaşamaktır.Zira, sevmek sonsuzluğun dizesinden, mananın sınırsızlığına algımızı sermekti.Zira, bir parçamızdan sevmeye bütün olarak büyülenmekti sevmek.
-Benim suçum değildi seni sevmek. Bu kadar güzel olmasaydın.Bu kadar mevsimlerimi toparlamasaydın güzel duruşunda.Bir kız hem güzel, hem güzel duruşlu olmaz ki …Sen özel bir melek gibi duyarlılığın fabrikasyon üretimi gibi çıktın karşıma.
Seni sevmek sonsuzun bir parçası olmaktı.Oysa bir parça bütün hayatı vekil kılıyordu.İyi niyetlerimle geldim en bilindik dünyana.Cümlemin başında durdun, ağladın. Gelme şair dedin…
Oysa tanımı yoktu bu senli zamanın.Oysa ayrı ayrı yaşamların tanımından geliyordun.Bir bütünün en üst benlik kumaşında bana yakın, benden ırak , bana kabulleniş deryasıydın.Bense yunus gibi aşka yüzen, yaşamaya kulaç atan dize aziziydim.
Bekleyişin özel bir sesi vardır, özel sesten özel besteye, besteden sabrın şarkısına katılmak vardır asıl olan.Bu asıl ve asil olan özel sesin nidasında içsel çığlıklarıma seni bekliyorum.Bir gün değil, bir ömrü tamamlayacak gerçeklerle Şulenar…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.