- 809 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Not Defteri
Bir Pazar sabahıydı.Erkenden kalkıp kimselere haber vermeden yürüyüşe çıkmıştım.Sabahın egzoz kokuları şehri bastırmadan kendimi atmıştım o uzun sahile..Spor yapan ve yürüyen üç dört kişiden başka kimsecikler yoktu.Şaşırmıştım”demek ki benden erken de kalkanlar varmış”diye.Kimselere aldırış etmeden gözüme güneş gözlüklerimi takıp,kulaklığımla sabahın ilk müziğini mırıldanıyordum:Tenlerin Seçimi
Sabahın hafif ince rüzgarını ciğerlerime doldurup derin bir oh çekmiştim.Bu öyle bir ince rüzgardı ki her içime çekişimde ciğerlerim yanıyor,bir yandan da temiz havayı içimde dolandırıyordu.Ellerimi cebime attığımda bir şey fark etmiştim.Her zaman yanımdan eksik etmediğim küçük not defterim ve kalemim.Bir önceki gün cebime koymuşum.Bunu fırsat bilip hemen ara yerden, kayalıklara doğru yöneliyordum.Arada sendelesem de nihayet denizin kıyısına varmıştım.Tam uçta yüksek bir kayanın üzerinde yer edinmiştim kendime.Müziğimi durdurup ,kulaklığımı çıkarıp,cebimdeki küçük not defterimi ve kalemimi elime alıp,denizi dinlemeye koyulmuştum.
Kayalıklara çarpan küçük dalgalar,kıyıya yaklaştıkça biraz daha sertleşen ince rüzgar , aklımdan geçenlerle bütünleşince yeni yeni şeyler çıkarmaya başlamıştı.
Yazdım,karaladım,
Yazdım,karaladım.Sonra hepsini tek tek yırtıp denize attım.Hayallerimi,düşüncelerimi,umutlarımı..Bazıları suya düşüp karanlık denize doğru yol alırken,bazıları ise rüzgar ile birlikte sonsuzluğa uçuyorlardı.Not defterimde son bir sayfa kalmıştı ve onu öyle bir değerlendirmeliydim ki ne deniz alıp götürsün ne de rüzgar savursun!
Önce denizin sesini,kayalıkların ucundaki rüzgarın esişini,tepemde beni yavaş yavaş kavurmaya çalışan güneşi hissetmiştim ve sonra yazmaya başlamıştım:
Sen,evet sen!Her sabah doğan güneş kadar yakıcısın.Doğduğun kadar, esen rüzgar gibi serin.Beni girdaplarına alıp kayalıklara yavaş yavaş dalgalar halinde vuran bir denizsin.Çünkü sen beni benden alan sensin;sevdiğimsin.
Evet,işte bu olmuştu.Bu sayfayı ne rüzgara teslim etmiştim ne de denize sürüklemiştim.Yavaş yavaş ayağa kalkıp,elimdeki kalem ve küçük not defterini cebime koymuş,kulağıma kulaklığımı takıp müziğimi değiştirerek nihayet kayalıklardan düz yola doğru çıkmıştım ve artık kendimden emin,sağlam adımlarla müziğin sözleriyle evimin yolunu tutmaya başlamıştım:Hiç Bir Tesir Altında Kalmadan..
Bu arada o not defterine ne olacaktı peki? Evimde pembe kutumun içinde zamanı gelinceye kadar saklı kalacaktı.Tıpkı herkesten sakınıp,sakladığım “o” gibi...
Maide Alpay