Makinistin Raysızlığı
Telekineziyle taharet musluğu kapatabilmemin yakın çevremden hiç takdir görmemesi canımı sıkmıştı. Ben de gidip parkta uyudum o gece. Ertesi gün patrona sizi seviyorum müsaade ederseniz dedim. Patron kendime gelmemi söyledi. Kovula da bilirmişim ısrar edersem. Israr etmedim ben de. Zaten o kadar da çok sevmiyordum sanırım. Canım sıkılıyordu.
Eve dönerken süpermarkete girdim. 15 dakika boyunca dolandım. İhtiyacım olmayan ne varsa doldurdum sepete. Bebek bezi, saç kremi, çay bardağı seti, çiçek toprağı, oyuncak tren… Kasiyeri öpüp çıktım sonra. Ev sahibini de öpeceğim gelince.
Anahtarı deliğe sokup deliğe döndüğümde aklıma çark etti. Güneş kremi almayı unutmuştum. Böyle bir şeyi nasıl unuturum diye söylenerek kapattım kapıyı içerden. Hemen televizyonu açtım. Dün de öyle yapmıştım. 4 buçuk saat sonra da elektrikler gitmişti ve fark ettim ki zaten hiç izlememiştim. Bugünde elektrikler gitse ne güzel olur. Balkona çıkıp ay ışığı altında oyuncak trenimi oynarım. Hem bir işe yaramış olur hem de canım sıkılmaz. Belki patron da gelir onunla oynarız.
Sonbahara gireli 1 buçuk ay oldu. Ne son ne de bahar. Garip bir sıcak var. Ben artık soğuk olsun istiyorum. Çünkü bir sürü kazağım var. Tatil olsun istiyorum bütün kurumlar. 10 kurumdan 8’ine borcum var. Kuruluşumun 28. yıldönümüneyse daha aylar var.
Bağlamanın içine kaçmış leblebi gibi hissediyorum kendimi. Leblebi olduğumu biliyorum ama kimse beni görmüyor. Hem patronda leblebi sevmiyor. Milenyum çocukları gibi.
Çırılçıplak soyundum bir tek kazağım var sırtımda. Saat gece 10 buçuk. Oturdum halıya tren oynuyorum ampul ışığında. Patronu da alıyorum vitrinpaşa garından. Kazalar yapıyoruz mahsusçuktan. Tan.
Yaralıyız, kıpırdayamıyoruz.
Ne çıkar ki bundan ?
Dan !
H. Barış Beledin
ruveranva.tumblr.com