Havva Gibi Beni Aşka Doğurduğun Zamanın Mecaliyim
Hayrettin Taylan
Allah yazdıysa benim yazmam sadece sana yazılışın sözsüz fotoğrafyasıdır.
Hayalin halle ırak yalnızlığındaki ruhlar bulvarındayım.Şuleler yankılanır dilsiz kitapların gölgesinde Bir cümle kadar hasretine kaderim.
Bazen yavaştır yaşam,bazen hiç beklemediğindir, bazen istediğin;ama hiç gelmemek, hiç sevmemek, unutmak değildi yaşam.
Hasret türküleri bestecisiyim. Hasretim sana yakın, benden çok uzak bir yerde ya da yardedir. Yoksun diye mecazlarımın eczasında telmihler pişiren Leylalara karşı ilaçsız sana iyileşiyorum.
Sessiz bir sinema gibidir sinem. Yüreğimin çığlıkları yankılanıyor
Sahnesi sen olan yaşamanın orta yüreğinden.Tek sözünle yazılmış bir filmin sonundayım.Her filmin sonu gibi ağır yaralı;ama kollarım açık. Ama sözlerim çoktan açık. Aşk sonuna kadar açık.
Çıkmaz hallerin kuytuluklarından arındır.Unutulmuş her şey adına , adımı yakın bir nida kıl ; gel artık!
-Ki ben senli bir mutluluk yunusuyum.
Mutluluk, oltaya takılan balık gibidir. Yakaladığında yaşamasını bilmek gerek.
İkinci kez tekrarlanan bir hatanın maçıydı bilerek yenilmiş, bilenerek yaşanmak istemiştim. Bilerek gelmiştim, ama bilerek seninle bilinerek gidemezdim. Şule sözlerin yanardı bağrımın en bilindik sevgisinde.
İçimin sesiydi en güzel şarkı bu yüzden yalnızlığımın bestesinde bütün güzellikler çalınıyor. Bu yüzden her şarkıdan sonra yeniden yazılıyor, yeniden seni sevmeye yazılıyorum.
Haddimin bilinen demi, hesabımın ödenen bedeliyim, kendime öyle vardım, öylece aşmadım insanilik sınırlarını. Adamın azaldığı sözde özneli cümlelerin adamları arasında adam olmaya, adem kalmaya geldim Havva gibi beni aşka doğurduğun zamanlara.
Saçının tek teli kırıldığında yüreğimin kırılmışlığıyla esintiler ürettim. Aramızdaki elektrik böyle başladı, aydınlandı aşkın karanlığı böylece. Böyle aşka ışık, şıklığa düzen oldu sevdamız.
Gitmek, kendini bulmanın bulgusudur. Gitmek, yeniden gelmenin keşfidir. Sen gelmenin gül yüreğisin. Gelmenin kokusunu hissettim.
İçimdeki çocuğu öldürmedin aşka büyüttün. Kal davasıydı bir ömür uzaklığımıza akan gerçek.
Öyle güzel gülüyorsun ki ağlamayı hatta yaşamayı unutuyorum.
Neşeli günlerin güncesindeki sıcak atmosferin resmi andıyım . Gülmeyi seninle öğrenmiş çok büyümüşlük dilimindeyim.Dile yeni girmiş bir sözcük gibi özümün, öznemin önünde güleç duruyorsun.
-Belli ki ruhumun sözlüğünden kopmuş gelmişsin. Oyalı düşlerimle süslenmiş cümleler arasında yankılanıyor cemalin. Sen sessiz bir deprem gibi içimde viranlarını yenileyen sismik bir perisin.Fay yatağımdan çıkmıyorsun.Kırıklarımdan aşka, aşktan arşa, arştan kendime gidişin en kısa sevi yolusun.
-Yarenlik ediyorum yar kendini unutmuşken. Seferilik yapıyorum yol kendini unutmuşken. Benlik sırasına girmiş üstbenlik muştusu olarak algının en özel sinesine gidiyorum.Orada sen varsın, adın kadar yer kaplamış hayalin var.Harf harf okuyor manalara taşıyorum seni.
Irak gelişlerin zirvesindeyim. Zirvede önce gelincikler, önce gelinliğini giymiş geleceği görüyorum. Uçuruma doğru, doğrularımla gidiyorum.Uçuruma doğrularınla düşsen bile düşmezsin.
Ücra düşlerimin ucu bucağı gözükmüyorken seni gözüküyor .Bu bir zirvenin dersiydi.Bu nefessiz kalışın nefsi sınamasıydı.Bu ince bir davetin sesiydi.
-Artık seni görmenin huzur filmi var.Artık güleç yüzünün atlasında bütün renkleri gördüm.Artık, benimsin kadar bensin.
Uzakları yakın eden bir adımın vardı.Artık, gelmesen de olur;ama sen yine de gel. Ben gelmeni her şeyden çok severim…
Hasretin şulesi arasında İbrahim gibiyim. Alevin güle, gülün aşka taşıyor.
Cennet bakışında durulanıyor gelecek.Kısmet diyor illa da kısmet olsun diyar duruşumun aziz haritası.Ki sen orada başkent ki sen orada aşka kent.
Gözlerindeki sevda ışıltısının aydınlığında kendime geliyor yalnızlığımın karanlık tarafı.Bir sen hesabı başlıyor haddimin aşılmamış sınırında.
Hiç söndürmediğin hoşluğunda kalmış boşlarım var.Boşlarımı almaya geldim, beni içtiğin zamanlardan kalma.
Sesleri bölüyor dünyamı.Ekvator oluyor nefesin. Nefsime yenikliğin ermişi olara sana ermenin kıyısındayım.Sözlerin, kısmetin, dediklerin, diyemediklerin, adım atamadıkların deniz. Yüzmeyi öğret güleç yüzünle.
Özlemenin gizli köşelerinde bekleşirken gözleri nemli Yusuf gibi bütün haşmetimle haşinliğine hazırım.Artık tutsağıyım senli zamanın geleceğine.Artık , aşinayım senli alışmaların tınısına.
Dedim ya duyumsuyorum, tüm benliğimle.
Allah yazdıysa benim yazmam sadece sana yazılışın sözsüz fotoğrafyasıdır, aşk şulesi, aşka ders veren özlem şulesi….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.