Sevgilime Mektup
Sevgilim, ah benim olmayan sevgilim...
Belki de hiç olmayacaksın ya da bir ihtimal gecenin ardından gelen güneş seni bana getirecek. Belli değil hiç birşey. Buradan bakınca varlığın belli değil, sadece yokluğun belli. Yokluğunun tokluğundan değil bir deri bir kemik kalışım, zayıflığımın seninle hiçbir ilgisi yok, üzerine alınma. Sen en iyisi üzerine bir battaniye al. Yaz gelmiş sayılmaz henüz, geceler soğuk. Dikkat et ki sağ salim gelesin. Fazla gecikme, evde ekmek kalmamış gelirken ekmek almayı da unutma, diyeceğim günler de olacaktır elbet, gelirsen eğer.
Her ne kadar merak etmiyor gibi davransamda merak etmiyor değilim hani. Kimsin, duam mısın ahiretimi cennet eden misin, cehenneme çeviren misin? Söylesene hangisisin? Gel de kim olduğunu görelim, yok öyle kaderin arkasına saklanmak. Ah kader... İman etmişim sana kader! İman etmiş değilsen şayet iman edip de gel. Beni kendime beni dünyaya beni gelmişime geçmişime beni Allah’a küstürtme! Beni İsyana sürükleme!
Şimdi sen hazırlıksız gelirsin, hazırlıksız yakalanırım bende, elim ayağıma dolaşır, sakar olmasamda o an sakar oluşum tutar. Bir lafı tutar da bir sonraki lafa bağlayamam falan. Sencede çok güzel duygular değil mi? Dışarıdan bakınca tatlı. Sende öylesindir şimdi. Gönül öyle birşey ki şerbet zehir gelir de zehir şerbet... Dünyanın umrunda olan kaderin umrunda değilse o iş yaş. Bizim bilmediğimiz Allah’ın bildiği çok şey vardır elbet, hayırlısı diyip duaya sarılacağız. Bir de bakmışız ki dua diye sarıldığımız bizden başkası değil. Düşünsene kollarının arasındayım. O sardığın kollarını hiç açma olur mu? Hem olur olur neden olmasın ki? Bu mümkün. Ve ben biliyorum ki kollarının arası dünyadan daha büyük. Ayaklarım sana dönük. Allah ol deyinceye kadar hazır ol da dur. Ve bir emirle bana doğru yürü...
-Keyhar