- 2097 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
haklı olmak istemiyorum artık!!!!!!!!!!!!
Hepimizin çok iyi bildiği hayati bir gerçek vardır. Bütün canlılar doğar, büyür, gelişir, olgunlaşır ve mutlaka bir gün ölürler. .Hayat denilen dünya, kimine göre çok uzun, kimine kısacık bir an, yolculukken ; neden bunca yükü vururlar insanlar sırtlarına? yaşadığım sürece anlamadım anlamıyorum
Hep bir acelemiz varmış gibi, telaşlı, üzgün, yorgun, az keyifli ama genelde mutsuz, içinde hep “daha ’lar _ hep bana hep bana” taşıyan bu koşuşturma neden?
Daha zengin, daha mutlu, daha güzel, daha yalnız, daha çok hep bana hep bana olsun derken.ölüm gerçeği hiç mi aklımıza gelmez ,onca güzellikler zenginlikler nerede.....
hani ölüm dersin ölünmez yaşayım dersiniz yaşanmaz kader der geçersiniz geçmesine de ama düşünmeden de edemezsiniz.neticede kişinin imtihanı değil mi?
Kalp yorgunluğu nedir bilir misiniz? yoruldum yorgunum üstelikte haklı bile olmak istemiyorum düşününce eni konu,İçiniz üşür bazı geceler, tan vakti bir bıçak yarasının izi gibi, sızlar gönlün kabuk bağlamış yerleri. Bazen biriken sevda artığından,bazen yaşadıklarınızdan bazen yaşadıklarınızdan bazende tecrübe ettiklerinizden, sadece yoksunluktan değil, kendinizi ruhun uçurumuna bırakıverirsiniz.haklı olmak istemezsiniz ,hele bunu yaşayarak tecrübe etmişseniz
şimdi günler kendini tekrara başladı ilkbahar aylarında gönüllü yaşam mahkumluğu böyle olmalı. Geldik ya bir kere, tekamül etmeden dönmeyeceğiz. İyi ama ruhumuzun dayanacağı bir sebep bulmak lazım. Elinde tuttuğu bir torba bile ağır gelirken insana, yüreğe basan bunca ağırlığı neyle taşımak gerekiyor?
oysaki ben ne istemiştim ki bu dünya denilen dönme dolaptan değer verdiğim ömrümü yollarına adadığım insanlardan:ömrümce hiç ölmeyecek gibi dünya ,hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalıştım,kul hakkı ve şirkten kaçınmaya çalıştım dikkat ettim .tek hayalim Saliha bir eş Salih ve Saliha çocuklar yeteri kadar helal lokma idi yaşamam için gerekli olan sağlık sıhhat afiyet içinde.ama olmadı olmuyor
Kalbin hasar almışsa bir kere, zamanla su alıp batarsın. Gemiler gibi işte! Hani deniz kıyısına çekilip, ölüme terk edilmiş,dışarıdan devasa güzel gözüken ileride parçalanıp başka işlerde kullanılacak demir yığını muamelesi gören gemiler vardır ya, işte onlar gibi, yüreği de kıyıya çıkıyor insanın bazen. Bakıyorsun, ileride başka bir iş için kullanılacak bir organdan öteye gitmiyor.
Bunları düşününce, dedim ki, bütün sözlerim geçersizdir. Attığım imzalar, verdiğim tüm yeminler, antlaşmalar, kontratlar, yaşama dair ne demişsem sevdiğime sevdiklerimize, hepsi hükümsüzdür.
söz vermemiş miydik? Öyle ya, evlenirken , İyi ve kötü günde, hastalık ve sağlıkta yan yana duracağımıza;en azından ben kendi adıma vermiştim. O zaman eşim olmak isteyen kadında aynı sözü vermişti. çocukken arkadaşlarımızla dostluklarımızın ömrümüzce süreceğine ,anne ve babamıza hayırlı evlat olacağımıza,çevremize saygılı olacağımıza.söz vermemiş miydik. En azından dürüst bir duruş olur bu,,amma hangimiz sözümüzde durduk..şöyle arkanıza yaslanıp bir bakın... O sözlere ne oldu peki?Yeminler ve antların,
Farkı fark etiğinizde ömrün bitişi ile ,
bittiği çıkıyor ortaya, bu durumda, yapacak pek bir şey de yok. var olduğunuz anın dışında yaşamıyor.
Bende yaşadığım sürece Taahhütler imi herkes kadar tutmaya çalıştım, herkes kadar bozdum.
Dün gece yarısı, etrafta sessizliğini korurken karanlık, çıkıp balkona bir sigara yaktım. Bu şehri seyrettim uzunca, ışık yanan evleri, uyumamış insanları, her yanan lambanın bir hayatın uzak işaretleri olduğunu düşündüm. Kaç yaşama tanıklık ediyorsa manzaram, o kadar sevda kırıkları dolu etrafım. Hepsi birisine, tutamadığı bir söz vermiş olmalıydı. Hatta evliliğini, ilişkisini devam ettirenlerin bile, ilk zamanlar verdikleri yeminlere ne kadar bağlı kaldıkları da soru işareti yaratıyor kafamda.
Genetik olmalı, Adem ile Havvayı hatırlayınca, Tanrı’ya verilen sözü bile tutamayan insanoğlu, kendi cinsine söylediğini ne kadar süre koruyabilir ki? Kafam bozuldu benim, verdiğim bütün sözler hükümsüzdür, hepsinin ikinci bir emre kadar üstüne sünger çekiyorum şimdi haklısın diyeceksiniz .amma ben haklı olmak bile istemiyorum.
Bir daha hiç iyi bir adam olacağım demeyecek miyim?sevdiğim kadına Elime başkası değemez, bir daha kalbimi kimse alamaz, seninim ölene kadar gibi cümleler söylemeyecek miyim? yada çevremdekilerden Vaz mı geçeceğim hayatıma küseceğim yok yok bu ruh hali ile zor
Bunun cevabını şu anda vermek zor. Mantığım söylemem diyor ama ben doğruyu güzeli iyiliği görünce, hemen yolunu değiştirip, ardı sıra koşan deli adamın biriyim. Belli olmaz! Kaç sarhoş tövbe edip, tekrar içmemiş ki?
Kalbimi kıyıya çektim. Su aldıkça batışını izliyorum. Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yoktur. Eski s sözlerimin arkasında durup bakmıyorum. Şimdi, kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa, orada kalsın. Ben bir müddet daha, en azından yeni bir kendime gelene kadar, kimliğimle birlikte hüküm süzüm!yaşadığım sürece çoğu konuda haklı bulundum doğru düzgün güvenilir temiz saygı değer insan denildiğini duydum benlik olmasın diye duymamazlıktan geliyorum artık.....
bilirdim ki san Şöhret zenginlik sağlık bile gelip geçicidir, hayat bu ummadığın yerde son bulur ummadığın yerde can bulurdu ,Her an bir saniye altından kıymetli.ama herkes bunu bildiği halde zamana hep tecavüz ediyoruz, .oysaki ben penceremden dışarı bakarken yazın şu kapımızı çaldığı şu günlerde havadan bile nem kapıyorum ,kıl kendini beğenmiş diyor en değer verdiklerim bile ,bende onlara diyorum ki ne mutlu bana ki toz dan havadan nem kapıyorum
Ya sağanak yağmurun altında durup ta ıslanamayanlar a ne demeli
öyle ya herkes dışarı bakıyor hiç bulunduğu yere odasına kendine bakıyor mu??
ben kimim bu hayatın neresindeyim ne umdum ne buldum , nereden geldim nere ye gidiyorum .yaşadıklarım yaşattıklarım nere de vicdan ve cüzdan muhasebesi , var mi aylık haftalık günlük tutan bir sorun en azından kendinize ,
diyeceksiniz ki sen hep yazıyorsun sen sordun mu kendine!!
evet an an her gün sormadan kasa hesabımı tutturmadan uyumadım
neticemi : kısaca bir elbise diktim kumaş i inancımdı,mizanı sünnet,el emeği göz nuru
bir elbise :her kesmi bir arada bulunduruyordu
bir mankene giydirdim uzun boylu yakışıklı saf ve temizdi,diş dünyadan habersiz kendi aleminde çünkü adı üstünde mankendi elbise öyle yakıştı ki gören maşallah diyordu
evet gerçekten görüntü harika idi Allah nazardan saklasın.demen geçmiyordu gören cins ayrımsız her insan .... imreniyor o elbiseye sahip olmak için çırpınıyordu
ama gel gör ki ne elbise nede manken neden maşallah diyenler mutlu idi
yaklaşıp deneyen insanların kimine bol ,kimine dar ,kimine uzun ki-minede kısa geliyordu melül melül bakan canlı gibi ama cansız manken
her gelenin soyup soğana çevirmesinden haya ediyor ve artık usanmıştı, çok mutsuzdu yanaklarına ister istemez iki damla yasla ıslanırken millet şaşırmış halde haklı kim olsa aynı tepkiyi verirdi diyordu
ama manken artık haklı olmak istemiyordu sadece zamana yenik düşmekten bıkıp usanmıştı , bunca yıllın muhasebesi sadece boştu odası zifiri karanlık dışarıda bahar havası hakimdi...
İki mıknatısın eş kutupları birbirini iterken, zıt kutupları birbirini çekerken yaşadığı evren ile devir arasındaki ilişki düzeyinde Demek ki yaşamak yaşatmakta buna da biraz buna benziyordu. Zıt kutupların birbirini çekmesine yani. Çünkü iki zıt kutuplarda bilmediğimiz bir sürü şey yaşadığımız sürece imtihan devam edecek bizler öğrenip öğretmeye devam edeceğiz
kendimizden saklasak bile içten içe haklı olmak istemesek bile yaşayıp göreceğiz
bunun bilincine belkide çok erken varmamız bilgi hamallığına maruz kalmamıza sebep oldu..
onun içindir ki farklı kutupların zaman içindeki zamana yenik düşmeleri ve doğru yanlışı ayırt edememeleri de normaldir tabi.
Ne de olsa inanç ve karakter sahipleri ile zamana yenik düşenler arasında fark var , her ne kadar haklı olmak isteme sekte farkı fark etme ayrıcalığımız var :)
YORUMLAR
...her ne kadar haklı olmak istemesek de farkı fark etme ayrıcalığımız var.
Farklı olmak; en çok buraya takıldım takılırım da. Bir zafiyet mi farklı olmak yoksa olumlu bir ayrıcalık mı? Sanırım cevabını biliyorum farklılık arz eden biri olarak. Bir yandan göze batarken bir yandan da canınız yanar. Üstelik inanç ve karakter sahibi olmak da ayrı bir külfettir omuza binen. Her nasılsa yerden yere vururlar sizi öyle ya farklısınızdır bir o kadar da aptal olarak addedilirsiniz telaffuz edilen her kelimeye ve duyguya inanarak ve tabii ki de görüneni değil görmek istediğinizi görerek.
Diğer yandan inandıklarınızın ve duyduğunuz güven duygusunun tarumar edilmesi: En acısı da bu.
Verilen sözlerin tutulmadığı da bir diğer acı gerçek: Üstelik kadın olsun erkek olsun hiç fark etmiyor.
Ve ölüm. Sanırım o kaçınılmaz sona ulaştığımızda aklımız başımıza gelecek. Zira zamanı ve ömrü sonsuz bir mefhum olarak algılama bir yanlışa düşüyoruz.
Çok gerçekçi bir yazı kaleme almışsınız ve bir o kadar içten. Yürekten kutlarım, çok tanıdık duyguya rastladım.
Saygılarımla, sağlıcakla kalın.