- 491 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İDRAK PANORAMASI
Sevgili dostlar, köklü tarihe münhasır kutlu ülkemiz, Türkiyemizin zorlu ve yıpratıcı bir süreçten geçtiğine hepimizi alenen şahidiz. Üst üste patlak veren olayların arasında sıkışan düşüncelerimizin, hakikat ibresini bulması da bu gidişatta zaman alacağa benziyor. Çünkü birbirine giren olaylar dizisinin, idrak yoksunluğu ve peşin ithamlar gösteriyor ki; karanlık ellerce gündeme sürülen karanlık oyunlar rayında gidiyor.
Bizden görünüp de aslında hiç ülke sevgisi taşımayan öylesi insanlar var ki bunları kaç kitap konu alsın, kaç kalem yazsın, hangi gerçeklerin hakikate aşkı kâğıda neyle nakşedilsin… İnsan düşünmeden edemiyor; tıkırında gidiyor işler, devlet bankaları kredisini yükseltiyor, üstelik Sırbistan’da banka dahi satın alabiliyor, kanal İstanbul, üçüncü hava limanı yapma, Berlinden sonra ikinci dünyanın merkez hava limanı olmaya aday projeler ile dünyaya açılmayı arzulayan bir heves gelişim göstermesinin getirisi kar mı yoksa zarar mı?
Televizyon ekranları ile düşünen bireylerin, idrak yoksunluğu içinde manevi yoksulluklarına insan üzülmeden edemiyor. Okumayan, geçtim kitabı, eline geçen gazete parçasını bile okumaktan aciz, değişik fikir savunucularının güdümünde hareket sorarım size kime ne kazandırır? Boyunu aşan zarardan başka!
İstanbul’a düşünülen üçüncü hava limanının başbakan Erdoğan tarafından açıklanmasından kısa bir süre sonra gezi parkı olayları patlak verdi. Sizce de bu tesadüf biraz manidar değil mi? Alman Başbakanı Merker de polise kaldırım taşları atan provakatörlerin içerisine niçin girmek, olayları tetiklemek istedi? Panoramanın bir parçasını bütün sayıp gözünün o düşünce ışığında, bir fikre sabit kılanlar çok büyük yanılgı içerisindeler.
Bunları üç beş ağacı bahane kılarak, Sayın Başbakan’a isteklerini içeren bildiri sunma yüzsüzlüğüne giriştiler utanmadan! Hatırlayalım lütfen; Montrö boğazlar antlaşması ile Çanakkale ve İstanbul boğazları üzerinde haklara sahip olan İngiltere’nin Kanal İstanbul projesinin bu millete fayda sağlayacağından, onlara antlaşmayla bağlı iplerden kurtulma inancımızın nüksedeceği tereddütleriyle engelleme yolunu seçtiler; gerek iç gerekse de dış mihraklar aracılığıyla. Bu kadar tesadüf sorarım size hayra alamet midir?
Gel gelelim Merker’in gezi provakatörleri arasında üstlendiği rolün gayesine. Dünyada sadece Berlin merkezli kurulan hava yolu, iletişim ağını evirip çeviren Almanya, Messi ve Kobe gibi tanınmış simaların reklamlarını afişe edilmesiyle hava yolu ağının genişletme ihtiyacı güden politikamıza bir küçük dünya sınırı çizmek (!) Almanlara düştü ne yazık ki! Türk hava yolları ağını satın alma girişimleri sonuç vermeyince gezi provakatörlüğüne soyunuverdiler. Ortalık teklifleri de dâhil önerilerin kabul edilmeyince kayda değer hiçbir netice elde edemediler karalamaktan başka! Çamur at izi kalsın politikasında aldılar nefesi. İç ve dış odakların da katkıları ile gezi olaylarını köpürttükçe köpürten Almanların engel olma girişimlerinin bizim düşümce yoksunu, idrak dilencisi gezici üniversite öğrencisi (!) o ilim, irfandan uzak hayatı yaşama, yeme ve içme denkleminde gözleri uykudan geçilmeyen koyun sürüsü ile mi engelleyecek karşı koyacaktık yüzsüz Alman oyunlarına?
Tarihin tekerrür ettiği gibi, yine uyutulan ve kandırılan biz olduk. 1980 darbesi olaylarında sağcı ve solcu nitelemeri ile birbirine kırdırılan gençliği yine sokaklara dökmeyi başardılar. Esnaf imalat tezgâhları, dükkânlar, mağazalar ve marketlerin camları kırıldı otomobiller yakıldı, parçalandı üst üste dizilerek bir de maharetmiş gibi siper yapıldı polise karşı çevrelerine.
İşin gerçeği sonradan ortaya çıktı. Anlaşıldı ki maksat ne ağaç ne de milletin isteğini hiç saymaktı, sadece bu güzel ülkemizi kana boğmak ve kaos çıkarmaktı! Hakikat aynaları yine bize somurttu asık yüzünü. Bir olamadığımızı, dirlik kuramadığımızı ayan beyan gözler önüne serdi. Buna CHP kesiminin de çanak tutması gardının yumruklarıyla kendini güvene almış bir boksör gibi gezicilere kol kanat geren CHP’yi anlamak akl-ı selim bir iş olsa gerek!
Aslında bu meseleye, ne kazandık veya ne kaybettik gözüyle bakmak gerçeğe bizleri en kısa yoldan ulaştıracaktır. Üniversite grupları arasında kaynatılan nefret kazanları, ODTÜ’de yaşanan başörtülü öğrencileri darp meselesi de bu karanlık oyunların eksik tuzu biberi oldu. Hayrımıza olmadığı çeşitli misalleri ile ortadadır.
Sorgulamacı tarzda ele aldığım bu yazımın sebebine gelince dostlar; görüyorum ki ülkemizin bu karanlık oyunlar karşısında bilgilendirici ve yönlendirici yönü eksik kalıyor okumayan ve araştırma zahmetine katlanmayan gençlik için elbette. Hülasaten mesele; hadiseleri idrak dilinden doğru okumak, gerçeği her türlü ihtimalin iç içe girdiği kaos ortamında iyi süzmekten geçiyor.
KALEMDÂR 01.01.2014 22:12:47
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.