Yolculuk nereye ?
Tam da sessizliğime dalmıştım başım soğuk cama dayalı. Şöförün hemen arkasındaki koltuğuma yayılmış gelip geçen arabaları sayıyordum belli belirsiz. Kamyon beş, taksi dokuz, otobüs yedi . Yanıma bir yolcu geldiğinin bile farkında değilmişim ki bir sesle beş dedim kamyon beş. Kadın baktı yüzüme.
Yolculuk demiştim. Nereye?
Bir kahkaha atasım geldi oracıkta. Sonra durdum bir müddet. Yolculuk dedim. Yolculuk. Kadın şaşkın. Deliye mi çattık ne diye düşüne dursun ben saydığım arabalara baktım yüzümde tebesümmle. Herkesin gittiği yere dedim içimden. Dışımdan Sakarya desemde. Sonunda bir cevap almanın memnuniyeti ile güldü yüzüme kadın. Ama deli olduğum kanısına iyice varmış olmalı ki başka soru sormadı.
Yolculuk nereye idi gerçekten. Bunca araba, içindeki onca insan nereye gidiyorlardı. Herkesin gittiği yer neresiydi? Yol dediğimiz şu önümüzdeki asfaltmıydı. Neden bu kadar takılmıştım bu soruya? Hergün katettiğimiz yollara mı benziyordu hayat? Bu yüzden mi bu kadar dağılmıştı beynim? Bazen düz, bazen virajlı, bazen bozuk, bazen bir yanı uçurum. Tanıdığım insanlar geldi aklıma ve çizdikleri yollar. Ya da çizilen yollardan gidenler.
Annem, kendi mi çizmişti yolunu. İlkokuldan alınmış, babama kaçmış, hiç çıkmadığı köyünden üç çocukla peşine takılmış kocasının. Hala inatla koruduğu şivesiyle şehirle tanışmış, Bel ki çocukluk hayallerinde kalmış öğretmen olmak ama bana yolu öğretendir o. Kendi " na ki bu " dese de, bana " nedir ki bu " demeyi öğreten kadın yolum senindir.
Babam ilkokulu bitirmiş, Artvin’in yeşil yaylalarında çobanlık yapmış, Annemi kaçırmış, askere giderken tanışmış vapurla, denizle ve İzmir ile. Çok korkmuş anlattığına göre. Sonra yolu ona cesareti öğretmiş. Üç çocuk ve bir kadını sırtlanıp kendi yolculuğuna çıkmış. Sakarya da memur olmuş ilkokul mezunu babam ve sonra ortaokul ve şimdi lise. Üniversiteye de niyetlendi ama bizden fırsat kalmadı ona.Yolun geri kalanını Artvin’de emekliliğin tadını çıkararak geçiriyor şimdi. Babam; zorluk çekerken hissettirmemeyi değil de paylaşmayı seçerek yoluma değer katan insan yolum senindir.
Abilerim, yolumun arkadaşları, sigara otlakçılarım, örnek aldıklarım, yolumun yoldaşları, sığınaklarım yolum sizindir.
Sonra kendi gittiğim yola baktım. Koca otuz yılda neler öğrenmiştim, neler öğretmiştim, neler öğretebilirdim. Arkadaşlarım, dostlarım, öğretmenlerim, yanlışlarım, doğrularım, sevinçlerim, üzüntülerim, geçmişim, geleceğim, sevdiklerim, sevmediklerim, kırdığım insanlar, kırıldıklarım, iyiliklerim, kötülüklerim tek tek dizilivermişti önüme.
Tam bu sırada muavinin yarı anlaşılır sesi takıldı kulağıma. Mola kısmını iyi anlamıştım nedense. İndim arabadan ve şöyle deriiiinnn bir nefes çektim içime havadan. Bir çay söyledim garsona genelde acı yaptıklarını düşündüğüm için hiç içmediğim çaydan höpürdetiverdim keyifle.
Arabaya binerken yola devam dedim kendime yola devam acıyla, neşeyle, zenginle, fakirle, savaşla, barışla, utançla, onurla yola devam.
Ve Sakarya yolcuları kalmasın dedi muavin bu kez onu iyi anladım. Tam 30 yıl 3 saat yol gitmiştim bir günde. Kamyon 5 te kalmştı , Taksi 9 da, otobüs ise 7 de. Güldüm kadına hayırlı yolculuklar derken.
Bitti mi ? dedi sizin yolculuk.
Tutmadım bu kez kendimi. Ah be kadın dedim ah be kadın. Nasıl soru bu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.