4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
710
Okunma
Oğlum Sınavlara hazırlanıyor. Kolay değil tabi ki iyi bir üniversite kazanmak.
Evde her yaptığımız iş, her plan, hatta misafir kabul etmemiz bile kurala bağlı.
Öyle çat kapı misafir falan kabul edemiyorum. Hatta o ders çalışırken telefonla bile kısık sesle konuşuyorum.Aman dikkati dağılmasın o ders çalışsın diyerek…
İşin en kötüsü de ,o evde iken mutlaka benimde evde olmam…
Sokağa çıkamıyorum,yasak. ..Nedeni ben evde olmadığımda oğlum ders çalışamıyor,flim seyredip gereksiz işlerle uğraşıyor….
Bir nevi kontrol mekanizması oluyorum oğluma….
Sabahtan akşama kadar internetin başında,evin içinde dolanıp duruyorum…
Neyse ki;siyasi gündem hızlı olduğundan hiç canım da sıkılmıyor…
Sınava kadar bu böyle, yapılacak bir şey yok… evlat olunca akan sular duruyor.
Ders çalışmaya ara verdiğinde, sohbet ediyoruz, dans ediyoruz, bazen spor yapıyoruz, kahve içiyoruz.. bazen de kavga ediyoruz…
Tam ergenlik çağı ve baya öfkeli, bir de sınav stresi eklenince, durum daha da vahim hal alıyor. Allah çocuklara yardım etsin artık….
Tüm kaprislerine katlanıyorum… Sınav bir geçsin görecek o gününü…
Özelliklede yemek onunla çok büyük bir sorun,yemek beğendiremiyoruz bey efendiye…
Dün evde yemek olduğu halde yemek yemedi.Belli ki; yemeği beğenmedi.
Karnı aç ve ders çalışıyor.Ana yüreği işte,kıyamadım…
İkindiden sonra mutfağa gittim. Menemen pişireyim onu yer,aç olmasın düşüncesiyle,
Sebzeleri mutlaka sıcak su ile yıkarım.
Büyük bir leğenin içine sebzeleri koyup sıcak su ile doldururum
Leğenden aldığım sebzeleri mutlaka bir kez daha sıcak sudan geçirip öyle kullanırım.
Oğlum mutfaktaki tıkırtıyı duyunca yanıma geldi.
Gelir gelmez:
“Anne! Sen ne kadar kötü bir insansın ve hiç düşünmüyorsun..”
“Neyi düşünmüyorum oğlum? “
“Neyi olacak Afrika da’ ki kuraklığı, açmışsın çeşmeyi, şaldır şaldır su akıtıyorsun, Bir de doğal gazla ısıttığın suyu…düşün anne biraz düşün…”
Oğlum haklı idi..Islak bir havluyu elime alıp sebzeleri silseydim mesala yani..Afrika ‘ da kuraklık bile kalmazdı.
Hele de Marmaris ‘ deki otellerde her gün yıkanan yedi sekiz bin adet havlu, kuraklık sebebi olarak sayılması mümkün değildi..
Elbette ülkemizde ve dünyada ki kuraklık ciddi boyutlarda ve herkes su tasarrufu konusunda elinden gelen her şeyi yapmak zorunda…
Neyse.. oğlum haklı bile olsa gerçekten de beni çok kırdı…Çünkü çok sinirli olarak beni uyardı.
Hemen tavanın altını kapatıp,odaya geldin
,Biberler tavada,dometesler rondanın içinde ve çırpılmış yumurtları tabakta öylece bıraktım.
Geçtim internetin başına,gezinmeye başladım…
Oğlum çok geçmeden mutfaktan odaya geldi.
“Anne ! hani sen bana menemen pişiriyordun,şimdi niye internettesin? “
Tam da ondan istediğim soruydu.
“Vaz geçtim oğlum,menemen pişirmekten vaz geçtim..”
“Neden anne menemen pişirmekten vaz geçtin ? “
“Düşündüm de oğlum,Afrika ‘ daki açlığın nedeninin biz olduğumuza karar verdim..o nedenle menemen yapmaktan vaz geçtim..”
“ Nasıl yani anne ? “
“Evde yemek var iken yemek pişiriyoruz,Ocağın üstünde enginarlı bakla var,dünden kalan köfteler dolapta, bence onları yemelisin, değil mi? Düşün bir kere Afrika ‘ da insanlar aç,senin beğenmediğin yemeklere bile muhtaç durumdalar. Hadi bakayım oğlum, duyarlı bir dünya vatandaşı gibi davran ve o yemekleri ye…”
“Anne ! yapma bana bu kötülüğü..”
Yaptım bile desem de..
Kalktım menemeni pişirdim…
Ana yüreği işte…..