ACIPAYAM TİYATROSU VE DEMİRCİ
Serinhisar festivalinde kendi halinde gezinip sahneye çıkacak tiyatro oyununu beklerken dikkatimi çekmişti bir afiş “Nalınlar”
Afişe baktığımda gördüğüm doğallık beni içine sürükledi bir an, tiyatrocular toplanmışı bir yere ve kendi hallerinde tiyatroyu sevdirmek adına ellerinden geleni yapıyorlardı bir dershanenin desteğinde… Böyle mi olmalıydı diye sorgularken bir taraftan da sanata destek çıkan insanların varlığına şükrettim.
Hayatın acılarına şen şakrak kahkahalarıyla birlikte bir abla, bir anne edasıyla yaklaşan Müzeyyen ablamı orada tanıdım ben. İyi ki de tanıdım, o harkulade kişiliğinin yanında bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle gençlere tiyatroyu anlatarak sevdirmenin yolunu bulmuştu. O kadar profesyonel bir hali vardı ki ben adeta hayran bakışlarla ablama sorular soruyordum. bu zamana kadar çok oyunlar oynamışlardı, kimlikleri yoktu tiyatrocu olmaktan başka ki bir isme gerek yoktu bana göre. Hayat ise bana göre hareket etseydi zaten, neyse…
Sonra Acıpayam’a gittiğimde Müzeyyen ablayı aradım, tiyatro grubunun içinde yer alan bir abimi ziyaret sırasında sorduğumda “Dükkânı aşağıda…” iye tarif etti. “Ne dükkânı?”
Müzeyyen abla herkese tebessüm eden bir esnaftı, iplik dükkânı vardı, hayatı sevgiye düğmeleyen bir insandı ve o tiyatronun sefaletin koynunda cebelleştiği yerlerde bir savaşçı gibi sevgisiyle donanıp geleceğin gençlerine, sanat damarları kesilip kan kaybetmesinler diye tiyatrocuydu. Yokluğa gülümsüyordu. Bu orta boylu kadın gözümde devleştikçe devleşti, hele ki sahnede o tüm ışıkları karanlıkta bırakacak aydınlığıyla insanlara sevgiyi aşılıyordu.
Tiyatrolarında kimler mi vardı; inşaat işçi, emekli öğretmeni, öğrencisi, esnafı, banka çalışanları…
O kadar özel bir gruptu ki hayran kalmamak imkânsızdı. En usta tiyatroculara taş çıkaran bu ablamla, yine Acıpayam Belediyesinde çalışan, tiyatro ekibinin canı olan Can kardeşimle karşılaşınca tiyatro sohbetimizden sonra tiyatro ekibinin faaliyetlerine yokluk içine hala devam emekte olduğunu öğrendim. “Acıpayam Engelliler Derneği” için bir bina tahsis edildi. Bizde orda toplanıyoruz abi, gelir misin?” Koşa koşa giderdim elbet, yıllarca Boluda Engelliler Derneği için şiir, dinletileri ve tiyatrolar düzenlemiş ve yokluğun ortasında üretmenin ne demek olduğunu en iyi bilen insanlardan biri olarak, bu can ötesi kardeşimin davetine seve seve icabet ederdim.
Tiyatroya sevdalı bir ruhla ve eski günlerimi özlemenin şevkiyle memleketimin insanları adına faydalı bir şeyler yapabiliriz bende olabilirim aralarında diye düşünerek gittim. Onlar yeni bir oyun çıkarıyorlardı, çalışmak için buluşuyorlar, hayat içinde engelli kardeşlerimiz adına neler yapabilirimi sorguluyorlardı. Sanata ve sanatçıya değer veren bir yerde yaşıyorlardı ama elbette eksiklikler vardı, tiyatrocuların bir yerleri yoktu kendilerine ait, bir isimleri yoktu. Demsad ve Bilkem dershanesi adı altında çalışmalarını sürdürürken şimdi bunun eksikliğini yaşıyorlardı. Üniversitede çalışırken gönüllü çalışmışım ben 3 sene, sordum “Bura gönlünü tiyatroya ve engelli kardeşlerine verecek gençler yok mu abla? Üniversite var!” en büyük eksikliklerden bii de üniversite ile birlikte etkileşim içerisinde bulunamamış olmalarıydı. Tiyatronun yaşatılmaya çalışılmasına sevinmekle kaldım sadece… İçimden geçen bir slogan vardı “Her şey yokluğa rağmen sanat için!”
Acıpayam tiyatrosu; gencinden yaşlısına, yediden yetmişe memleketi güzellikleriyle temsil eden bir grup ve 55 yaşında iki üniversite okuduğunu belirterek yine beni hayretler içinde bırakan Müzeyyen ablam ve tiyatroya gönül dostları var. Fatma ablamın “Bizim enerjimiz hiç bitmez biz kendimiz genciz” dediğinde tiyatronun insana sadece ruhsal açıdan değil de bedensel açıdan da ne kadar faydalı olduğunu gördüm. Keşke aileler çocuklarının gelişimi için bu değeri keşfedebilselerdi. Keşke memleketimin en ücra köşesinde tiyatroyu yaşatıp can damalarımız kurumasın diye emek veren, memleketini temsil etmeye çalışan bu kardeşlerimizin bir yeri olsaydı.
Her biri birbirinden şeker insanlarla birlikte harkulade sohbet ettik, Engelli kardeşlerimiz için Engelliler Derneği başkanı ve dünya görüşü olan değerli hocam Yıldıray hocamla birlikte projeler ürettik.
Şimdi geldik tiyatroyu yaşatmaya çalışan bu insanların kadrosuna ve lütfen meslek gruplarına dikkat eder misiniz?
Fethi ilhan- Öğrenci Yurdu Sahibi, Müzeyyen Akın- Emekli Esnaf, Fatma Demirtaş – Evhanımı, Talip Kavaklı- Oto Elektrikçisi, İrfan Apayın - Kurye, Serhat Arslan- Satış Görevlisi, Serhat Uçkun – Demirci, Asude Demirkaya – Edebiyat Öğretmeni, Can Acar – Basın Yayın Uzmanı.
Onları teker teker anlatmak için ne mürekkep, ne yazı, ne mecal yeter. Yaşanacak insanlar.
Eminim bir yerleri olacak ve üniversiteli kardeşlerimde onlarla birlikte bir araya geldiğinde bizle güzeller güzeli projelere imza atacağız.
Memlketimin insanları güzeller ötesidir, sıcak, andan ve duyarsızlığı olmayan, hele ki Acıpayam Sanatın yaşanacağı yerdir. İyi ki varsınız canlarım. Ne diyelim, Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz, bu güzel insanları izlemeye devam edelim.
Sevgimdesiniz.
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.