Kardeşlik
Her zaman kızını kucağına alıp hoplatır, yanaklarından öperdi. Ben de babamı sevdiğimi göstermek için erkenden kalkardım ama o sadece başımı okşamakla yetinirdi. Bu yarış onunlaydı ama tek ben yoruluyordum. Her sabah arkasından bakarken başında şapkası, uzun pardösüsü, elinde çantasıyla babamız avlunun bitimindeki sokak kapısından çıkmadan önce durur, dönüp ikimize de el sallardı.
İnsanın neden anne babasını paylaştığı bir kardeşi olsundu ki? Bir de onun başka anne babası daha varken. Bizimle kalmasını istemiyordum ama öteki evi nerde onu da bilmiyordum. Bilsem gider, “Gelin alın kızınızı” derdim. O zaman gitseydi anne babam şimdiki kadar üzülür müydü acaba?
Onu sadece dağıttığımızda evi topladığı, bazı geceler mutfaktan gizlice bir şeyler aşırdığımız zamanlarda seviyordum. Oysa beni her zaman severdi, anne babamı da. Paylaşmak kötü bir şey… Babamın gelmesini dört gözle beklerdik. İkimizin de sevdiği şeyleri her akşam babamın bize ait olan ceplerinde arar bulurduk. O sağ cebindekileri alıp neşeyle açarken, ben de sol cebindekileri alıp onunkileri de isterdim içimden. Ellerimizdeki ganimetlerle bizi kucağına alan babam, “Mutluluk bulaşıcı bir şey” derdi. Bana da bulaştırırdı, mutlu olurdum.
O sabah uyandığımda babam her zamanki gibi hazırlanıyordu. Kardeşim ortalıklarda yoktu. Babam gurur duyacaktı benimle. Tam gidip ona sarılacakken annemin mutfaktan telaşla çıkıp kardeşimin odasına doğru koştuğunu gördüm. Odaya girdikten sonra kopan feryatla sıçradım. Ben korkudan olduğum yerde kalırken, babam da annemin yanına koştu. Annem şaşkın ve yaşlı gözlerle mutfağa dönerken, dev gibi babam kollarındaki kardeşim kadar küçülmüş bir şekilde odadan çıktı. Annem titreyen elindeki tabağa bakarak gelirken, babam kardeşime daha da sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladı.
O gece uyanmamıştım, uyanamamıştım. Onu istemediğimi anlamış gibi, mutfaktan bensiz bir şeyler aşırmaya giderek ayrıldı aramızdan. Annem zehirli yemi ortalıkta bıraktığı için kendini dövüyor, babam için için ağlıyordu. Ben şaşkınlıkla, korkuyla, pişmanlıkla donakalmış, yaşlı gözlerle onları izliyordum. Mutluluk gibi mutsuzluk da bulaşıcı olmalıydı…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.