- 2753 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK ÜZERİNE KONUŞMALAR
1. Bölüm :
"Ben İyi Bir İnsan Mıyım?.."
...
Fazlasıyla sade (Basit değil.) bir soru.
Derinliği, işte bu sadeliğinde saklı.
...
- Ben iyi bir insan mıyım?
+ Evet öylesin.
- Hakediyorum ben. Kin güdülmesini, kırılmayı, üzülmeyi, ağlamayı... Sanırım o haklı; ayrılmalı.
+ Söylediklerin hakedilecek şeyler değil. Hele tanıdığım sen için hiç değil.
- Biliyor musun, "Ayrılalım mı?" lafının belki de ilk defa önüne geçmedim bugün. Hiçbir şey söylemedim. Ama kırdı beni. Kırma dedim, "Ayrılmak istiyorum." dedi.
Bu sefer ben de aynısını söyledim; "Ayrılmak istiyorum." dedim. "Ama kırmadan." Ama kırdı. Kırmadan yapabilirdi. Güya bana çok kızgınmış... O’nu daha iyi bir insan yapmak istedim, olmadı. Mutlu olmasını istedim, oldu. Ama olmadığını söyledi... Dua ettim biraz önce. Çok çabaladığımı, elimden geleni yaptığımı söyledim. Ama söyledikleri çok ağır, kırıcı, sert. Bense hep üzüldüm, ağladım.
Artık tıkandığımı söyledim tanrıya. yardım istedim.
Kendim için değil; benden sonra başına bir şey gelmemesi için. Üzgünüm. Çok istedim ama daha fazlasına gücüm yetmedi. Sevmediğimi anladım.
En azından son 1,5 yıldaki O’nu. Daha önce öyle miydi ya? O da benim gibiydi. Çok seviyordu. Bir kere çok hasta olduğumda, her akşam bana gelmişti iyileşene değin. Evine geç kalıyor diye çok kızıyordu ailesi. Sınavım olduğum bir gün 4 saat dışarıda beni beklemişti tek başına. Çok soğuktu o gün hava, hatırlıyorum. İki gün sonra hasta olmuştu zaten. Durup dururken, yalnızca içinden geldiği için; "Seni seviyorum" , "İyi ki varsın" derdi.
...
Hatta bir keresinde ben bıraktım, o geldi.
"Umursamıyorum" dediğimde, "Seni seviyorum, engelleyemezsin." demişti.
...
Sonra bir anda dış dünya, diğer insanlar... O’nu sevdiğimi söylediğim için ayrıldı benden.
6 ay sonra aradı. Ama gitmişti artık benden de. Bir kere kırılmıştım çünkü. "Artık ikimizin elinde de kılıç, karşılıklı duruyorduk. Önce o batırdı kılıcı bana. Ben de onun kalkan taşıyan kolunu kestim, başkasıyla tanıştım. Sonra, kılıcını bıraktığını söyleyip özür diledi. "Seni bu hale ben getirdim." dedi. Kalkan taşıyan kolu yoktu belki ama kılıcı hala diğer elindeydi. Ben hem kalkan taşıyan kolumu kestim onu sevdiğimi söyleyerek, hem de başkalarını yüzüstü bırakarak kılıç taşıyan kolumu... Sonra ne olduğunu sen de biliyorsun. İlk fırsatta kılıcını boğazıma dayadı. Kaçmaya çalışırken daha da kanattı. Acı içinde ağladım. Şimdi bırakıyorum kendimi kessin kafamı da kurtulayım diye. O’na karşı pes ettim artık bugün tanrıya dua ederken. Ya kılıcını bıraksın, ya da kessin kafamı. Benim kollarım yok ki artık, kendi kafamı kesmeye çalışayım..." Saçmaladım belki ama sen anlarsın beni.
+ Hayır. saçmalamadın. Güzel de bir örnek oldu hatta bana kalırsa... Ama sorun birbirinizi yaralamanız, kanatmanızda değil. Onlar aslında olağan süreçler. Kılıç kuşanıp birbirinizin karşısına geçtiğinizde zaten bitmişti her şey. Ama seni anlıyorum.
Niye devam etmekte direndiğini tahmin edebiliyorum. Bunları yapan o olamazdı.
Daha iyi olabilmesi için çabaladın. Kendin için değil, onun için. Zaten herşeyi onun için yapmaya çalıştın. Bu da "sevgi" ile açıklanabilir sanıyorum.
- Peki o neden çabalamadı?
+ Sevmekten vazgeçtiği içindir belki de.
- Peki niye geldi tekrardan?
+ Bilmiyorum. Onu yeterince tanımıyorum.
- Ben de öyle...
2. Bölüm :
"Dış dünya... Diğer insanlar..."
...
Tehlikelerle doludur çoğu zaman.
Bir zaman gelir evinizdeki küçücük odanızdan çıkıp,
onla boğuşmaya başlarsınız.
Buna hayat derler çoğu zaman.
...
+ Sen bir koruyucu melektin adeta o’nun için. Zaman geçti. Değişiyordu. Çekirdeğinden çıkmaya başladı. Dış dünyayı, diğer insanları görmeye başladı. Seni artık bir koruyucudan çok onu kısıtlayan bir kabuk olarak görmeye başladı. Dışarısı çezbeder insanı. Dışarısının bir parçası oldu gittikçe. Ve içinde olduğun şeyi bilmezsin. Dışarısı tehlikeli, evet. Her zamankinden daha çok ihtiyacı var sana. Ama O, daha tehlikenin ne olduğunu bilmiyor ki...
- Peki tehlikeyi farkettiğinde beni bulmak için çaba gösterecek mi, yoksa farkedemeden yok mu olacak?
+ Bilmiyorum.
- Çekirdeğindeki gibi olarak geri gelir mi bilemez kimse... Doğru söylüyorsun.
+ Ben onu söylemiyorum... Güçlü olsun. Geriye baksın. Geride bıraktıklarından ders alsın. Ama geriye dönmesin. Geriye dönmek bir şey vermez. Ne sana, ne O’na. Hiçkimseye.
- Dilerim karşısına O’na zarar vermeyecek biri çıkar. Ve dilerim O, karşısına çıkan kişiye bana davrandığı gibi davranmaz. Sanmyorum ki bir başkası benim kadar çabalasın.
+ Dilerim...
- Sanırım artık benim de bu dünyada güçlenme zamanım geldi.
+ Bizler bu dünya için henüz yeni yetmeyiz. Ve yaşamak için o kadar vaktimiz olursa eğer, daha öğreneceğimiz çok şey var...
Son.
23.08.2007 / 03.34