- 513 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEN VE BEN
lElime kâğıt alıp dokunuyorum mısralara… Sonra sen geliyorsun aklıma susuyorum. Biliyorsun sevmem acıklı şeyler karalamayı diyorum ya aklıma sen geliyordun ve ben susuyordum. Gitmek için gelenlerin hazin boşluğu bu bendeki. Çaresizliğin adı konmamış ayak sesleri var kulaklarımda ne gelişin ne gidişin habercisi. Çaresizliğin sabit adımları bunlar… Kulaklığımı takıp sonuna kadar kısıyorum sesi…şimdi daha net yankılanıyor neşeli bir o kadarda abartılmışlıklara meydan okuyan vakar duruşlu sesin. Ruhum yaşlı bir kadın mahzunluğunda… Huzurum çocukluğumun kapalı kapıları ardında. Galibiyetime bir adım kala takılan çelmelere benim feryadım. İki cümleye sığdırdığın vedanın derin koylarında yüzüyorum ben varılması güç bir sonsuzluğa. Yüreğime kramp girdi boğuluyorum… Avaz avaz susuyorum karanlık bir deniz ortasında.
Noktasız cümlelerin mağduruyum ben. Zamansız virgüllerle yarım kalmışım hep. ‘Belki’lerin adamı değilim ben olasılıkların olasılıksızlığıdır ‘belki’ler… Terk edişlerin kibar tesellisinin ilk kelimesidir bu melun kelime.’ Belki bir gün karşılaşırız’ cümlesinin zaman kayması yaşayan öznesiyim ben. Sen ise firar etmiş ikinci şahsı.
Kelimelerin yitik harflerisin sen ben ise yan yana gelmiş iki ünsüz harf… Okunamayan kelimelerin gayri meşru çocuğuyum suçsuz ama cezası müebbet. Oysaki senin gidişinin anlamsızlığıydı bu kehanet.
Aşkın vuku bulduğu sanat eserinin sürrealist çalışmasıydı aşk fısıltılarının arasında kaybolan benliğim.
Şimdi bilmem neredeyim ne haldeyim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.