- 603 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KRALİÇEYE NERESİNDEN BAKMALI
Biraz yorgun-argın da olsam, ülkeme, şehrime, ne de olsa bir Kraliçe gelmiş, görmeliyim dedim ve yola koyuldum. Öyle ya,daha kaç kıraliçe görme şansım olacak? Romanlarda, hikayelerde, şiirlerde, masallarda, sultanlardan çok bizleri kraliçeler meşgul etti. Kraliçe görme merakım, sevgi, yergi meselesinden çok biraz buradan kaynaklanıyor. Sanırım çokları içinde öyledir. Aslında bizim zihin dünyamızda ki kraliçe bu gördüğüm yaşlı kadın değildi. Bizim kıraliçemiz, daha genç, belki daha güzel, pembeyle karılmış beyazlar içerisinde zor seçebileceğimiz, insandan çok bir periye benzeyen varlık. Yani kraliçenin karşılığı bir güzellik şaheseri, ayakları yere deymeden yürüyen bir kumru. Algıladığımız o.
Peki neyi gördük biz? Seksen iki yaşında, gayet sade giyimli, fötr şapkalı, kemik rengi bir ceket, siyaha karılmış bir etek içerisinde, durgun, ama, anlamlı bakan mavi gözlü bir kadın. Hiç sağına, soluna bakmadan, onlarca insanın varlığına aldırmadan aramızdan çekip, giden bir kadın...Kraliçe bu duruşuyla bana hiç sevecen ve cana yakın gelmedi. Ben kraliçeyi doğru görüyordum. O bizim hayal ettiğimiz, bize sunulan kraliçelerden değildi. Devasa bir bütçesi olan, onlarca ülke insanının manevi baniliğini üslenmiş, Papa’nın temsil ettiği dini nosyona kontra değil belki onu tamamlayan, ama ondan daha güçlü olan bir temsil niteliğindeydi. Gücü, desteği ve karizması vardı. Bütün bunların bilincinde olarak, dünyanın gerçek bir fay hattı olan ülkemizi ziyaret ediyordu. Bu ziyaret, zaman ve zemin açısından çok hesaplanmış bir ziyarettir. Özellikle Bursa’mızın da listeye alınması manidardır. Olumsuz bir şey mi? Hayır oldukça olumludur.
Tarihimizde Selçuklu medeniyeti de ciddi bir medeniyettir kendi koşulları içerisinde ama, batı ve batılılar bizi daha çok Osmanlı’nın penceresinden tanımak isterler, bizim zannettiğimizden çok fazla da ciddiye alırlar. Bursa bu medeniyetin filizlenip, boy verdiği bir mekan olarak bilinir ve tanınır. Bütün dünya da bunun farkındadır. Okumak çok şeydir ama, her şey değildir. İnsanlar okuduklarını birde yakından, içine girerek görmek isterler. Kraliçe de öyle yaptı. Hakkında çok şey bildiği Osmanlı’yı, çıkış yaptığı noktada tanımak. Önüne çocuklardan oluşan folklör ekibi ve Mehteran çıkarıldı. Bu da anlamlıydı, sanıyorum biraz bu düzenlemenin içerisinde kendi talepleri de vardı. İlk konaklama yeri tarihi bir mekan olan Kozahan seçilmişti. Bu da anlamlıydı, sonra Yeşilcami ve Kur’an...Bunları üstüste koyduğunuzda Kraliçenin Bursa’da Osmanlı’yı solumaya geldiğini anlarsınız. Biz sıradan vatandaşlar göremediğimiz için Kozahan’da Cemil İpekçi’nin defilesinde neler olduğunu bilmiyoruz. Sanırım onlarda aynı perspektifin devamı niteliğindeydi. Sonuç itibariyle Kıraliçe Bursa’da osmanlıyı solumaya gelmişti. Bize bir el bile sallamadı!
Kraliçenin ülkemize üç gününü ayırmış olması da anlamlıdır. Dünyanın önemli kararlar arifesinde olduğunun da bir göstergesidir. Biz bunun ne kadar farkındayız bilinmez. Papa’nın ve Kraliçenin ziyaretlerinin bu kadar yakın düşmesinin bir anlamı olmalı. Çünkü bunlar Batı’nın önemli norm değerleridir ve aynı zamanda, aynı ülkeye her ikisininde önemli zaman ayırmalarının, siyasi, politik, tarihi bir anlamı olmalıdır...
Batı dünyasının bu üst yapısını oluşturan kurumların temsilcileri, dünyayı kendilerinin idare ettiğinin farkındadırlar, küresel sermaye dediğimiz büyük para kaynaklarının desteğinde dünya yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Şekillendirme hedefi deyişmezler arasındadır. Bunun kolay olmayacağı da aşikar. Madem öyle bir izleme noktası belirlenmeli, bu değişime direnen karşı dünyanın, belki direnecek olan karşı dünyayı en isabetli hangi noktadan izleyebiliriz. Bu önemli medeniyetler fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle önemli bir rasathane olabilir mi? Bal gibi olur. Batılılar dünyada ki
tüm değişimleri buradan izlemek istemektedirler. Onlar açısından da doğru ve isabetli bir seçimdir. Bu bize bir şey kazandırır ve ya kaybettirir mi? Bir rasathane olmanın, bir gözlem evi olmanın hiç mi anlamı yoktur. Elbette vardır. İlk karar madem burası bir gözlem evidir her şeye ramen bir başına bırakılmamalıdır. Sürekli izlenmeli ve gereken yapılmalıdır. Bizim bilgimiz dışarısında ileri veya geri meydana gelebilecek kaymalara kesinlikle müsade edilmemeli. Yani kendi geleceğini tayin etme hakkı kontrol altında olmalı ve bu süreklilik arzetmeli. Devletler ve milletler arası devam eden alışverişler ve ilişkiler olması gereken seyri karşılamaya bilir. O halde zaman zaman norm değerler tarafından da kutsanmalı...Maalesef geçen yıl papa tarafından, bu yıl dünyanın en güçlü lideri Kraliçe tarafından kutsanmış bulunmaktayız! Herkes kendisine göre bu ziyaretten elbette bir çıkarım elde edecektir ama, ben Kraliçenin gözlerinin bizden çok tarihimiz üzerinde olduğunu farkettim.Durgun gözleri hep uzaklara bakıyordu ve bizi hiç görmedi! Ben de güle güle diyemedim, üzülerek...
Hayrettin YAZICI
YORUMLAR
İlk yorumum her nedense kayboldu.Evet Bursa da ne işi vardı kraliçe nin anlamış değilim.Devlet Konuk evinde konaklamayı redetmesini de anlamış değilim.Ama Türkiye ziyareti gereksizdi bunu anladım.Kutsandık doğru İsa da takılıverdi yakamıza ohhhh...büyüdük vallahi.Kalemine sağlık ağır bir konuyu yerli yerince işlediğin için üstad.