Rayihanın Cazibesi
Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi fark ettim dün ilk kez. Hem de çok ince bir çizgiyi.. An meselesiydi ölüp gitmek, bir anda dünyayı terketmek, ahirete göçetmek..
Güne iyi başlıyorum aslında,biraz sonra olacaklardan habersiz olarak.. Sabah sorunsuz sıkıntısız kalkıp,hafif bir kahvaltıyla yola koyuluyorum. Yol uzun değil ama trafik sıkışık. Bir süre sonra daraldığımı, sıkıntı bastığını, ağırlaştığımı hissediyorum. Başka bir şey gelmiyor aklıma, yoğun trafiktendir diye düşünüyorum. Zorlanarak da olsa iş yerine ulaşıyorum. Bilgisayarı açıyorum ve ilk işim “Tanrıların Sessizliği” adlı yazımı defterdeki sayfasına aktarıyorum. Avucumun ortası, koltuk altlarım, ayak tabanlarım kaşınıyor, yutkunma güçlüğü çekiyorum. İyiden iyiye gerildiğimi ve her geçen dakika ağırlaştığımı farkediyorum.
Aynaya baktığımda yüzümün mordan öte siyahlaştığını,esnekliğini kaybettiğini kaş göz ve dudaklarımın kaydığını görüyorum. Dokunduğumda kağıt hissi veriyor cildim bana. Arkadaşlarıma soruyorum bende bir farklılık var mı rengim nasıl diye..
Çok kötüsün bir anormallik var belliki, ne yedin içtin dünden beri, kahvaltıda ne atıştırdın diye soruyorlar.
Zehirlenme falan olmasın miden nasıl diyorlar.
Midem iyi, şuurum ve zihnim yerinde,farkındayım her şeyin diye cevap veriyorum.
Hemen acile götürelim deseler de zahmet etmeyin, ben iyiyim yalnız giderim diyor ve ayrılıyorum oradan.
Kendimi bir an önce yakındaki sağlık ocağına atmak istiyorum. Bir süredir gidip geldiğim deneyimine güvendiğim aile hekimime..
Yolda giderken düşünüyorum ne yedim ne içtim diye.
Aklıma, sabah kahvaltıda atıştırdığım küçük bir iki parça peynir ve bir iki zeytin geliyor. Birazcık da haşhaş ezmesi.
Zaten miktar olarak az, hepsi zehir olsa ne yazar ki diyorum ama şüphelenmiyor da değilim.
Peynir Eğirdir’in, keçi tulumu. Üç arkadaş iş nedeniyle yakın tarihte oradaydık, pazarını gezerken peynirciye rastladık. Bir bakalım tadı aroması,rayihası nasıl, farklı bir tür müdür dedik.
Hoşumuza gitti beğendik,cazibesine kapıldık rayihanın ve paketletiverdik her birinden azar azar.
Kimisi bidon,kimisi deri işi..
Derideki daha nefis tam aradığınız tat..
Bir kahvaltılık da ikram etti bu arada pazarcımız. Birazını o akşam yedik, kalanını dönüşte yolda bir molada atıştırdık.
…………………
Arkadaşım, nedense biraz kaşındırdı beni dedi ve bize sordu, sizde de oldu mu diye.
Sorun yoktu etkilenmemiştik.
Dönüşte de yedim hemen her sabah kahvaltıda azar azar.
O güne kadar bir sorun yaşamamış olsam da,
Müsebbibi peynir olsa gerek diye düşünmeye başladım.
……………….
Sağlık ocağına geldiğimde henüz muayene başlamamıştı. Doktor yoktu. Kötüleşmiştim iyiden iyiye.
Artık tanınmaz haldeydim.
Eczane hemen karşıdaydı, derhal oraya geçtim.
Allerji için bir antihistaminik istedim ama o doğru olanı yaptı.
Hayır abi bekle, doktor bu halinle bir görsün başka nedenleri olabilir dedi.
O zaman tansiyonuma bakın bir dedim.
Sonuç sorunsuzdu.
Yani kalp damar sıkıntsı yoktu. Midemde de bir sorun yoktu.
Beş on dakikalık süreyi geçirmem hiç de kolay olmadı.
………………..
Sırayı almışım ve ilk hastasıydım doktorun.
İçeri girer girmez hemen fark etti.
İyi görünmüyorsun hiç, aşağıya in ve derhal şu iğneyi yaptır dedi ve ilaç isminin yazılı olduğu kağıdı bana uzattı
…………………
Bir karışım enjekte edilecekti anlaşılan, hemen etki edecek..
Beni kendime getirecek, rahatlatacak, eski formuma kavuşturacak..
Koldan sanıyordum, ama kalçadanmış..
Her zaman sakınır, ürker ürperirken, hissetmedim hiç.
Mahirmiş, eli hafifmiş meğerse..
…………………..
Vücudumun da bütünüyle kızarmış olduğunu söyledi hemşire hanım.
Anlaşılan hemen her tarafa nüksetmişti bir anda.
İşlem tamamlanıp odasına geçtiğimde doktorun; otur şuraya kendini iyi hissedinceye kadar bir yere gitmek yok dedi ve başladı bir karışım hazırlamaya.
…………………..
Önce bir kupa su ve bir fincan koydu masasına. Sonra dolabından beşli bir iğne çıkardı.
Enjektörle önce suyu çekti boşalttı, üzerine tozu.
Oldukça ağırsın bunu da ilave etmeliyim dedi ve fincanı uzattı bana. İç bunu,üzerine suyu yudumla dedi ve bir de hap uzattı yut diye..
Dedim ya deneyimliydi.
On beş yıl acilde çalışmış.
Sayısız hastayla karşılaşmış.
Anlamıştım zaten daha önce ben.
Yıllarca iyileşmeyen ensemdeki sivilceye o çözüm getirebilmişti.
………………
Hem hasta alıyor ham konuşuyorduk.
Her profilden hasta..
Yaşlısı,genci çocuğu,bayı bayanı hemen her kesimden.
Arada bir reprezantlar girip çıkıyor onları dinliyordu.
Anlıyordum zorlu bir görev yürütüyorlardı hekimlerimiz.
Hastayla baş başalar.
Laftan anlayanlar,hiç söz dinlemeyenler..
Bir hastayla beş refakatçi gelenler.
Tam bir sabır ve irade işiydi.
Zor bir görevdi.
Tahammüllü olmak adeta sabır küpü olmak gerekirdi bu işte.
Bir nevi kremaydı,en iyileriydi toplumun;yarışarak seçilerek alınıyorlardı bu kutsal mesleğe ama karşılaştıkları muamele çok can sıkıcıydı.
Bu ayrı bir yazı konusu. İlerde bir gün el atarım bu meseleye..
…………………..
Konuşuyoruz.
Sizinki peynirden kalanını bana getir dokunmaz alışkınım yerim diyor.
Her seferinde soruyor, kendinizi şimdi nasıl hissediyorsunuz diye.
Biraz daha iyiyim.
Bu arada yüzüme dokunuyor yumuşaklığını hissediyorum cildimin. Kaşıntım azalıyor hafif hafif.
Ben hastalarımla ilgilenirim,çözüm üretmeye çalışırım diyor doktor bey..
Bunu görüyorum zaten uygulamalarından..
……………….
Rapor yazayım dinlen istirahat et, buna ihtiyacın var diyor ama teşekkür ediyorum.
Ben iyiyim bu halde görevi yürütürüm diye cevap veriyorum.
…………………
Kritik süreci atlattın, rengin yerine gelmeye başladı, reçeteni düzenleyeyim, ilaçlarına dikkat et diyor ve beni yolcu ediyor.
Küflü peyniri sakın unutma, getir dokunmaz bana yerim diyor.
………………………
Öylece kalmamalıydı.
Konuyu araştırdım biraz internetten. İlgililerle konuştum. Ağır bir iş seninki dediler. Zamanında müdahale kurtarmış yoksa ölüme bile götürürdü diyorlar.
Tıbbi terimle Anafilaxi.. Penisiline alerjisi olanlar var ya, hani iğne olduğuyla öldüğü bir olur insanın..
Peynir yapmıyor yapmıyor ama bir seferinde vuruyor, hasarı veriyor. Hani penisilin her seferinde test edilir, her seferinde etkilemez ama bir seferinde ters gelir ve ölüme götürür ya. Bu da öyle bir şey.
Etkili ilacı Adrenalin, Anafilaxi’inin..
Bize yapılan Avil, yani antihistaminik.
Beşlik doz ise Dekort yani Prednizolon..
………………..
İyi olmalıyım ki aynı günün akşamına,oturup bu yazıyı kaleme alabiliyorum.
Kendime gelebilmişim.
Sağlıklı olmak,sağlıkla yaşamak çok güzel bir şey.
…………………
Bir çift söz de Murathan Hocam için ifade edeyim burada.
İnsanlığı ve hekimliği için, uygulamaları için..
Ne denilir bu durumda!.
Sıraladım işte:
……………..
İlgi alaka süper.
Teşhis ve tedavi çok iyi.
Sayesinde ayaktayım.
Ellerinize sağlık..
Teşekkürler hocam.
Hem de çok teşekkürler.
Kemal GÜL
02.04.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.