- 2547 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
DİNLERARASI DİYALOG-HOŞGÖRÜ!!......
İslam Dininde dinler arası diyalog değil,
Uluslararası müslüman dindarlar arası bir diyalogdan sözedebiliriz.
Dinler arası diyalog demek öncelikle İslam dininin tek ve Hak din olduğu iddiasından vazgeçmek anlamına gelir.
Bu manada Türkiye’de yapılmak istenen Dinler arası diyalog,
Tahrif edilmiş yahudilik Hristiyanlık dinini meşru ,geçerli hak din olarak kabul etmeyi,
Onlarla eşit anlamda diyaloğu öngörmesi hasebiyle İslama göre bir sakınca teşkil etmektedir.
İslam’ı tahrif etmek isteyenler dış kaynaklı çalışıyor.
Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır.
Nitekim menfi Türkçülüğü, milliyetçiliği de onlar çıkartmıştır.
Tekin Alp, nâm-ı diğer Moiz Kohen efendiyi unutmayalım. İslâm’a karşı, dine saldıran bir Türkçülük ve milliyetçilik olmaz.
Hakikî Türkçü ve milliyetçi, kendisi dindar olmasa bile dine saygılıdır.
Dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, telfik-i mezahip, mezhepsizlik, Sünnet düşmanlığı Mevla’ya götürmez, belaya götürür.
Amerika’nın, İsrail’in, Siyonizmin, Haçlıların, Dönmelerin gayesi İslâm’ı bozmaktır.
Bunu yapamayacaklardır. Çünkü dinimiz ilahî koruma altındadır.
Din konusunda tartışmayınız, din konusunda hiziplere ve fırkalara ayrılmayınız.
Din ticareti yapanlara yardım etmeyiniz.
Ehl-i Sünnet çizgisinden bir milimetre bile ayrılmayınız.
Dinde reform ve yenilik yapılmasını istemek İslâm’ın ilahî, mükemmel bir din olduğundan şüphe etmek demektir.
Reform ve yenilik tuzağına düşmeyiniz.
Ehliyetsiz, icazetsiz, liyakatsiz kişilerin para kazanmak veya ortalığı karıştırmak için yazdıkları tercüme, meal, tefsirleri okumayınız.
Sizi akaid, taharet, ibadetler, kısaca muamelat, ahlâk bölümlerini ihtiva eden muteber bir ilmihal kitabı kurtarmaya yeter.
Muteber din kitaplarındaki bilgileri öğreniniz ve hayata uygulayınız.”
HOŞGÖRÜNÜN PERDE ARKASI..
Alman Der Spiegel Dergisi’nde, Fransız düşünür Bernard Henri Levy,’in bir yazısı yayınlandı. Levy, bu yazısında, İslam aydınlanmasında din adamlarına büyük görev düştüğünü belirterek şöyle diyor:
‘‘Hıristiyan ve Yahudi din adamları yüzyıllarca önce nasıl kendi kutsal kitap ve yazılarını gözden geçirip onunla hesaplaştıysa, şimdi de kendi kutsal kitapları üzerinde çalışma sırası İslam bilginlerinde.’’
Şimdi size bu sözü tercüme edeyim: Yahudilik ve Hıristiyanlığın ilahi olma, yani Allah tarafından gönderilen orijinal mesaj özelliği yok edildi. Şimdi sıra İslamiyette. İslamiyetin orijinalliğini bozmak, ilahi özelliğini yok etmek şart, diyor.
İşte, Papa’nın, Hıristiyan aleminin, hoşgörü, diyalog, sevgi, saygı vs. kampanyaları başlatmasının perde arkasındaki gerçek sebebi bu.
Bunu yapabilmeleri için de, İslamiyetin dinamizmini yıkmaları, dinde reform, değişiklik yaptırmaları gerekiyor. Onların ifadeleri ile, İslamiyetin yumuşatılması, “light” leştirilmesi lazım. Bu, “Barış” adı altında yeni bir “Haçlı seferi” başlatılması demektir.
Zaten tarih boyunca, Vatikan hiçbir zaman tavrını net bildirmedi. Sözü ile özü bir olmadı. Gerçek niyetleri hep saklı kaldı. Başarırlar veya başaramazlar, ama bu defa gerçek niyetlerinin; dinlerarası diyalog, hoşgörü adı altında, dinleri birleştirmek, sonra da bütün dünyayı Hıristiyanlaştırmak olduğu ortaya çıktı artık.
Çünkü, bütün baskılara, zorlamalara rağmen hâlâ İslam, sadece İslam dünyasında değil tüm küresel bazda yegane adres ve cazibe merkezi.
Bu Batı’yı korkutuyor. Çünkü, Hıristiyanlık diye bir din kalmadı. Çünkü Avrupalılar, Hıristiyanlığı işlerine nasıl geliyorsa öylece değiştirme yoluna giderek, yani dini kendilerine, çıkarlarına ve keyiflerine uydurarak, Hıristiyanlık din olmaktan çıktı.
Öte yandan Hinduizm, Budizm ve Şintozim gibi Doğu dinleri, bu dünyaya söyleyebilecekleri bir şeyleri olan dinler olmaktan çok çok uzaklar: Fosilleşmiş, sadece birer aksesuar veya terapi işlevi görebilecek durumda bu dinler.
Şu an dünyada onca baskıya, sindirmeye ve zulme rağmen dinamizmini, canlılığını ve hayatiyetini sürdüren ve insanlığa umut ve ufuk verebilecek olan tek din İslam dinidir.
Batılılar bu gerçeği gördüler ve o yüzden, komünizmden sonra, İslamı hedef seçtiler.
Bunun için şu iki şeyi yapmayı planlıyorlar: Birincisi, ne yapıp edip İslamı terörle, özdeşleştirerek mahkum etmek. Müslümanları terörist, zararlı kimseler olarak göstermek.
İkincisi de, İslamın içini boşaltarak sadece ferdi bir inanç meselesi haline getirerek dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak.
***
Bunu sağlamak için de, İngiliz Sömürge Bakanlığı Hıristiyan misyonerlerine üç asır önce şu gizli talimatı verdi:
1- İslâm alimleri, toplum nezdinde küçük düşürülerek saf dışı edilmelidir.
2- Peygamberin dinden maksadı sadece İslâm dini değildir. Hıristiyanların ve Yahudilerin dinleri de Müslümanlıktır. Çünkü kaynakları birdir. Bu konu ısrarla vurgulanmalıdır.
3- Müslümanlar ibadetlerden alıkonulmalıdır. “Allah’ın ibadete ihtiyacı olmadığı” gibi gerçekler her an onlara telkin edilmelidir. Böylece ibadetten soğumaları sağlanmalıdır.
4-Müslümanların kılık kıyafetiyle, yaşayışıyla, yazı, karikatür ve fıkralarla alay edilmeli.
5- Müslümanların ellerinde gerçek Kur’an’ın olmadığı… Hadislerin uydurma olduğu söylenmeli… Ve onlar Kur’an ve Sünnet hakkında şüpheye düşürülmelidir.
Özetlemek gerekirse, Hıristiyan aleminin hedefi, dinin temeli olan iman esaslarını bildiren kelâm ve fıkhı ilmini yok edip, İslamiyeti emir ve yasakları olmayan bir hümanizma, bir felsefi ahlâk sistemi haline getirmek…
Mehmet Oruç – Diyalog tuzağı kitabı
***
Asr-ı saadetteki yahudi din alimlerinden,hahamlarından ,
Funhas bin Azure,Zeyd bin Kays ve yahudilerden bir topluluk,
Uhud Harbinden sonra Huzeyfe bin el yemani ve Ammar bin Yasir Hazretlerine:
-Başınıza gelen musibetleri görmediniz mi?
Eğer siz hak din üzerine olsaydınız bunlar başınıza gelmez ve hezimete uğramazdınız.
Bizim dinimize dönün.dediler.
Ammar bin Yasir ra.:
-Sizde ahdi bozmanın hükmü nedir diye sordu.Onlar da:
-Cezası çok şiddetlidir dediler.Bunun üzerine Ammar bin Yasir-
Ben yaşadığım müddetçe Hz.Muhammed Mustafa sav.e Onu inkar etmemek üzere söz verdim dedi.
Bunun üzerine yahudiler:
-Ammarı kaybettik,Ammar bzim dinimizden çıktı,ebediyyen dinimize girmesi ümid edilemez dediler.
Hz.Huzeyfeye döndüler:
-Ey Huzeyfe sen nasılsın.Bizim dinimize tabi olacak mısın? diye sordular.
Huzeyfe ra.-Ben Allahı Rab,İslamı din,Muhammed Mustafa sav.yi Peygamber,
Kuranı Kerimi İmam,Kabeyi kıble,müminleri kardeş kabul etmekten razıyım.
Bu halimden memnunum buyurdular.
Yahudiler-Musanın ilahına yemin olsun ki gerçekten Muhammed sevgisi sizin kalbinize sinmiştir dediler.
Hz.Ammar ve Hz.Huzeyfe gelip durumu Resulullaha haber verdiler.
Resulümüz-Siz hayra isabet ettiniz,kurtuldunuz buyurdular.
Ruhul Beyan cilt 1.S.171-172
***
Görüldüğü gibi Asr-ı Saadetteki ehl-i kitap olan kafirler müminleri imanlarından,
Döndürmeyi murad ettikleri gibi bu istek ve arzuları her devirde devam etmiş,
Bunun için çalışmışlar hiç ama hiç bu isteklerinden vaz geçmemişlerdir.
Nitekim ayeti kerimede Hz.Allah cc:
-Yahudi ve Nasara senden razı olmazlar hatta sen onların milletine dinine girinceye kadar..
S.Bakara A.120.
Bu arzu ve isteklerini yerine getirmek için icraatlrını bazen sözle,bazen kılıçla yapmışlardır.
Her devirde türlü türlü entrikalar çevirmişlerdir.
Nitekim hepimizce malum olan Haçlı Seferlerinin yapılmasındaki maksat İslamı ortadan kaldırmaktı.
Fakat bunda muvaffak olamayınca taktik değiştirdiler.
O da şu şekilde planlandı ve adım adım uygulandı:
Osmanlı orduları Viyanaya kadar gelince,Avrupa Devletleri çok korktu.
Hristiyanlık yok olacak diye korktular,şaşkına döndüler.
Osmanlı akınlarını durdurmak için yıllarca çareler aradılar.
Bunun için herkes seferber oldu.
Bir gece yarısı İngilterenin İstanbul sefiri şifreli mesaj yolladı ülkesine..
Müjdeyi vermek için sabahı -bekleyememişti..
Gece yarısı buldum buldum diye bağırıyordu..
Tıpkı Arşimetin yerçekimi kanununu bulduğu gibi sevinmişti..
Osmanlının zaferden zafere koşmasındaki sırrı ve çaresini buldum ben diyordu..
Osmanlı akınlarını durdurmak için başta Enderun mekteplerini ,
Bunların kolları,damarları olan medreseleri bozmak ve sonra da yıkmak lazım..
Bu da artık kılıçla değil,kaba güçle değil,İslamın kalası olan mezhepleri,
Ve alimleri yıkarak,itibarsızlaştırarak kaleyi içten fetihle olur.
İlk yapılacak olan budur diyordu..
***
Hakikaten teşhis doğruydu.
Osmanlıyı Osmanlı yapan ulema ve medreseler ,Devleti Devlet yapanda Enderun Mektepleriydi..
Avrupa yıllar içinde bunu adım adım gerçekleştirdi ve muvaffakiyet elde etti.
Bilim ve teknikte yapılan yenilikler,Rönesans Osmanlı ile Avrupanın arasını lehine olarak açtı..
Buna ayak uyduramayan Osmanlı İmparatorluğu gerileme ve ardından yıkılmaya doğru hızla yol aldı.
Osmanlının yükselme devirlerinde nasıl bu unsurlar dimdik ayakta ve aktif idiyseler,
Batının ısrarlı mücadelesiyle bu kurumlar atıl vaziyetteydiler..
Bugün Amerikanın Osmanlı eyalet sistemini,devlet yapısını ve Enderun benzeri okulları kurarak,
Başarılı olduğunu söyleyen bilim adamları vardır.
İnşallah bizde yeniden Osmanlının bıraktığı yerden bu Şanlı Milleti ayağa kaldırırız.
Su uyur ,düşman uyumaz demişler..
Şartlar 1918 lerden daha iyi değildir.
Etrafımız yeraltı ve yerüstü maden kaynaklarımıza iştihayla bakan düşmanlarla çevrilidir.
Son yirmi yılda yaşananlar bunun açık delilidir.
Devletlerarası dostluklar geçici ve güvensizdir.
Libyanın,Irakın başına gelenler bizim içinde fırsat buldukları zaman hiç çekinmeden bize de yapacakları,
Emperyalist,sömürgeci Batı ve ABD nin mutlak emelleridir.
Allahın yardımı,nusreti,inayeti bizimle olsun..
14.04.2014//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında Haçlı Seferleri'yle ilgili olarak, haçlı seferlerinin sadece işgal amaçlı olmadığını, bilim ve kültürel bir alışveriş olduğunu söylemiştir. Yani bu seferleri diyalog olarak ifade etmiştir. Katılıyor musunuz ?
Bu paylaşımınızdan sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız İslam Dini'nin güncellenmesi gerektiğini ifade etmişti. "Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır." demişsiniz. Fikriniz hala sabit mi ?
mirim tarafından 7/27/2018 3:56:40 PM zamanında düzenlenmiştir.