- 1827 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Aşk Umarsız Bir Özlem
Yorgun kanatlarını okşasam sonsuza dek, sokulsam nefesinin billur yeline
Eritsem tüm buz dağlarını, hüznün derinliklerinden geçerek gelsem sevgine
Ruhumun doruklarında bir dünya kursam sana, süslesem gönlünü şiirlerimle
Aşk umarsız bir özlem gül bakışlım, ruhundaki isimsiz yıldızım ben yüreğinde
Aynı dairenin içerisinde yuvarlanır iken seninle ben, başka öyküler derlemişsin bana çiçeklerle donatılı kırlardan. Hep aynı sayfalarda koşuşmuş, aynı saklı bahçelerde değmişiz birbirimizin ellerine, aynı coşkuyla bakmışız birbirimizin gözlerine. Islanmış dudaklarımızdaki tuz zerreciklerini buluşturup serpmişiz karanlık çökmeden tenlerimize.
‘Seninle yalnızlık bile o kadar güzel ki. Hele geceleri. Hep benimlesin. Sana sayfalar dolusu yazıyorum. Seni dinliyorum, seninle hayaller kuruyorum ve en içimde hissediyorum seni. Tarifi olmayan bir mutluluk öyküsü bu. Ölümün gerçekliğiyle yüzleştiğim anlarda bile hep bunu düşündüm, hayatın ne kadar kısa olduğunu ve ne kadar boş yaşadığımızı işte o anlarda anladım’.
‘Şimdi burada olsan, küçük dünyamı o kocaman yüreğinle doldursan. Sana sarılır, saatlerce sessiz, nefessiz kalırdım. Dudağından dökülen her cümle şiir olurdu benim için. Öylece dinlerdim seni. Senin de dediğin gibi, nerede olduğumun hiç önemi yok. Hissettiğim yerdeyim. Mesela şu an bir kayanın başındayız seninle. Yüksek bir dağın tepesinde el eleyiz. Hafiften rüzgâr esiyor, akşam saatleri. Hava soğuk. Sıcaklığına sokuluyorum. Aşağısı uçurum. Ellerimi bırakırsan düşerim. Onun için bırakma beni, bırakma ellerimi’.
Korkma gülüm. Sana olan sevgimin harıyla, sana olan aşkımın ilticasıyla geldim ülkene. Başımızın üzerindeki o kocaman nefesli dünyayı atıp bir köşeye, ardımızda bir hüzün bulutuna dönüşen yılları boşa sayalım seninle. Sen yaşayamadıklarını anlat bana, ben yaşadım saydıklarımı.
Bir masal olsun avuçlarımızın içinde. Sen bana göster sendekileri, ben sana göstereyim bendekileri. Hani, adresini bulamayan mektuplar vardır ya. İçinde ne yazdığını merak ettiğimiz, ama asla yazanı düşünmediğimiz.
Gözlerimizin birbirine kesiştiği yerlerde kocaman bir hapishane olsa yalnızlığım, seni dilerdim tek gardiyanım. Sen ver isterdim bir damla suyumu ve bir lokma ekmeğimi. Yontulmamış düşlerimin tam ortasına bağdaş kurup oturduğunda neyleyim dışarıda bahar ise, neyleyim mevsimler kocaman yürekli bir derya ise.
Ben o eşkâlsiz sevilerin ve tanımsız sevinçlerin her zerresini seninle çekmeye hazır iken, ne çok hazin bir büyünün eseri olduğumuzu bu iğrenç hayatı yaşadıkça anladığımızda kesişir belki de birbirimize yollarımız.
Gel/gitlerle tamlanan bu ömür hücresinde kesilmiş yürek uzuvlarımızı çocuklara gösterdiğimizde öykümüzü barındıran eskimiş kitapları çöpe atar sahaflar. Ben bakışlarınla örselenen garip bir kuş olur sarılırım senli yalnızlığıma ve uzaklardan esen o rüzgârdan kokunu dilenirim, içinde aşkın ve sevin var diye.
Keşke bir çırpıda öğretebilsem sana tutkuyla sarılmayı. Dilsiz kalıp bütün arzularına, sussam asırlarca kendi içimde. Alıp götürse nehirler içimdeki tüm aymazları. Sonsuz bir düşün içerisinde yuvarlandıkça seni soysam ilmeklerle, seni sarsam içimdeki bakir heveslerle ve seni nefeslesem yeniden aşk diye, diye.
Söyleyemediğim şeyleri söylemeyi başardığımda sen söyleyemediklerimi kulağıma fısılda, ’benden başka kimsenin duymasına izin vermeyeceğim’ dediğinde kadın dünyan hazlarla dolacak inan bana. Seni bedenine yakınlaştırıp, ruhumla sırnaştırıp içindeki lavları yutacağım kocaman bir dev gibi. O bakir dünyandaki el değmemiş adalarına çıkacağım ve ruhunun çığlıklarını bir çırpıda şiir ülkeme boşaltacağım.
Yeter ki bunu benden dile.
Yeter ki yüreğimdeki ölümsüz aşkı benden iste…
Selahattin YETGİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.