Muğla’nın Seki beldesi Örtülü mevkisinde bulunan Oğlan kayası adını bu hikayeden almıştır. Amcam Tevfik Güngör’ün anlattıklarına göre Oğlan kayasının dibinde Yörük çadırları varmış. Bu çadırların birinde boylu poslu güzel mi güzel Hörü adında Yörük kızı varmış. Oğlan kayasının başına da Hıdır adında genç bir koyun çobanı kuşluk vakti gelerek, kayanın başında üç telli bağlama çalıp söylermiş. Gel zaman git zaman bu olay bir aşka dönüşmüş. Her gün aynı saate genç çoban eline üç telli bağlamasını alır gelir o kayanın başında sevdiği kıza türküler çalar söylermiş. gel zaman git zaman güz ayı gelmiş. Güz ayında koyunların tam çiftleşme dönemine rastlamış bu olay. O aylarda koçlar çok kızgın olurlar ve koyunları sahibinden bile kıskanırlar. Bir gün yine genç çoban gelmiş kayanın başına üç telli bağlamasıyla çalıp söylerken, koyun sürüsünün içinden koçun biri genç çobanı arkasından bir süsmek atarak yaklaşık iki yüz metre yükseklikten aşağıya uçurmuş. Bu olayı gören genç kız inek sağdığı çömleği ayaklarının arasından bırakıvermiş. Bu arada çömlek kırılmış süt dökülmüş genç çoban oracıkta ölmüş. Yörük obalarından üç telli bağlama çalıp söyleyen Efe Mehmet adında bir Yörük bu olayı görür ve bir türkü yakar iki sevdalı genç âşıklara.
Oğlan kayası çokça da engindi
Kız çoban oğlan da senin dengindi
Kavuşamadan yakaladı ölüm
Yapılır mı sana Hörü bu zulüm
…
Kuşluk yaslanır kaya taşına
Vurulmuş Hörü kızın kaşına
Henüz gelmiş on sekiz yaşına
Ecel geldi dikildi başına
…
Obanın kızı oğlanı kandırı
Hıdır Hörü’ye abayı yandırı
Sığır sağdırı çömleği kırdırı
Çobanı öldürür de fın fındırı
…
Düştü Hıdır’ı yatıyor ölüsü
İçin için ağlar oldu Hörü’sü
Kurudu yaylanın yeşil örtüsü
Köstü geliyor Hıdır’ın sürüsü
Bu konuda bana yardımcı olan İlhan Kurt ve amcam Tevfik Güngör’e sonsuz teşekkür ederim.