- 648 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kendi ellerimizle ürettiğimiz problemlerin farkında mıyız
KENDİ ELLERİMİZLE ÜRETTİĞİMİZ PROBLEMLERİN FARKINDA MIYIZ?
İnsan hayatı bir bakıma problem çözme sürecidir. Doğumumuzdan ölümümüze kadar, öğrenmek, bilgilenmek, gelişmek, ilerlemek, öğretmek, değiştirmek, dönüştürmek, üretmek ve uygulamak zorunluluğumuz vardır. Bu süreçleri yaşarken, irili ufaklı sayısız problemlerle boğuşmak zorunda kalırız.
On aylık bir çocuk için, apalama ve yürümeye başlama eylemleri başlı başına aşılması gereken problemler bütünüdür.
Pilot olmak isteyen bir kimsenin pilotluk eğitimine başlaması ve başarı ile sertifikasını alması, aşılması gereken bir problemler bütünüdür.
Yeni bir mesleğe çırak olarak giren bir gencin mesleği öğrenme sürecinin tamamı sorunları çözmeye dayalıdır.
Yeni evlenen çiftlerin mutlu bir yuva kurmaları ve mutluluklarını başarı ile sürdürebilmeleri, aşılması ve başarılması gereken sayısız problemlerle yüklüdür.
Sürücü belgesi almak isteyen bir gencin önündeki kurslar, dersler ve eğitimler başlı başına aşılması gereken problemler topluluğudur.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Eğer, söz konusu vazifeler gerektiği sabırla, kararlılık ve istikrarla, ustalara ve hocalara itaat ve saygı ile, bilgi, güç ve yeteneklerimizi hakkıyla kullanarak yapılırsa; ustalaşma yolundaki problemler başarı ile çözülür ve hak edilen diploma veya sertifikalar alınır. Bu süreçler olumlu anlamda devam ederse, kişinin ömür boyu gelişme, ilerleme, ustalaşma ve sorun çözme güç ve yeteneği de o ölçüde gelişir.
Halbuki, günlük yaşantımızda bırakalım büyük başarıları, yaşamamız için zorunlu olan en küçük bir eylemle dahi baş edemeyen insanları görebiliriz. Bunlar hayatın her aşamasında başarısızdırlar. Kendilerine göre başarısızlıkların güya kaliteli bahaneler üreterek örtmeye çalışırlar.
Neden başaramadıkları sorulduğu zaman bahaneleri hazırdır: Sistem bozuktur, hoca notunu kırmıştır, cihazlar iyi değildir, hükümet istikrarsızdır, vakit yoktur, fırsat verilmemiştir, hakkı yenmiştir. Bu tür bahaneler kendisinin ürettiği başarı engelleyici eylemlerdir. Bir de kendisinin farkında olmadığı veya kabullenmediği, tembellik, isteksizlik, çabuk cayma, kararsızlık, istikrarsızlık, işe eğilmeme, sürekli erteleme, suçlu arama, suçlama, kıskançlık, inatçılık, ben bilirimcilik vb. gibi kaliteli yaşam hırsızları vardır.
Bizim için asıl problem, kendi ellerimizle üretip, besleyip, semizleştirerek sonra da hakkından gelmenin oldukça zor olduğu, hatta bazen de hakkından gelme vakti geçtiği için, sağlığımıza ve kaliteli yaşamımıza mal olan problemlerdir.
ŞÖYLE Kİ:
- Tembellik yaparak günlük yapmamız gereken rutin ve basit işlerin zamanında yapılmaması, ilerleyen zamanlarda korkunç bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkar. Dişlerimizin her gün dişi ipi ve fırçalama yöntemiyle bakımının yapılmaması ile, diş çürüklerine, diş kayıplarına ve 24 saat mideye ve diğer iç organlara mikrop nakliyle akla hayale gelmeyen sorunları kendi ellerimizle üretmiş oluruz. Katlanılamayan ağız kokusu ve etrafımızdan kaçan insanların bizim hakkımızdaki olumsuz düşünceleri de işin cabası…
- Yarın yaparım yaklaşımı ile sürekli ertelenen ve ötelenen en basit işler dahi, biriktirilme sonucu altından kalkılamaz bir sorunlar yumağı haline gelir. Hele bir de mevcut günün beklenmeyen aksilik ve olumsuzlukları da üstüne eklendiği zaman, problem azgın bir yırtıcı hayvana dönüşür.
- Trafik kurallarına uyulmayarak, başarı ile bitirilmesi gereken bir yolculuğu riske atıp, heyecan ve gençlik iksiri fışkırması nedeniyle kazaya dönüştürülmesi, aksi veya kör şeytanın işi falan değil, kişinin kendi problem üretici yeteneği sonucudur.
- Terörist gıdalarla beslenerek, spor ve egzersiz yapmayarak, sigara, alkol ve madde kullanarak, sürekli kaliteli yaşam hırsızları ile kucak kucağa yaşayarak, kaliteli yaşamını kendi elleriyle riske atan kişilerin irili ufaklı sağlık problemleriyle karşılaşmaları sürpriz olmasa gerektir. Burada, haşa Allah’ın veya kaderin asla kusuru yoktur. Kendim ettim kendim buldum şarkısı boşuna üretilmemiş olsa gerektir.
- Kibarlık, nezaket, hoşgörü, tatlı dil, affetme, iyilik yapma, destek olma, paylaşma, önemseme, değer verme, onure etme vb. gibi yüksek vasıflı kaliteli yaşam unsurlarını süresiz izine gönderip; bunların düşmanları olan öfke, sinir, stres, ses yükseltme, azarlama, had bildirme, inatlaşma, acımasızca eleştirme, kibir, egoizm, aşağılama, küçük düşürme, rencide etme, hak yeme, şüphecilik, evhamcılık, parazitçilik, sömürme vb. gibi azılı kaliteli yaşam hırsızları ile sürekli düşüp kalkanların durumu çok vahimdir. Bırakalım hayatın kendisinin yaşanması için çözülmesi gereken sorunlara eğilmelerini; kendi elleri ile üretip, besleyip, semizleştirdikleri sorunların altında ezilmeleri mukadderdir.
- “Battı balık yan gider”, “atın ölümü arpadan olsun”, “rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi”, “acı patlıcanı kırağı çalmaz”, “Kötülere bir şey olmaz, iyileri de Allah korur” vb. gibi olumsuz replikleri öğretmen addedenlerin, kendilerinin ürettikleri sorunlarla baş etmeyeceklerinin kendileri tarafından ifade edilmesidir.
- Günümüz modern şartlarda her türlü imkan varken, bahane ve mazeretler üreterek, soruna odaklanıp çözümü tıkayanlar; sürekli ama ve fakat diye sözlerine başlayarak çözümü sık boğaz edenlerin, tarihe çok iyi bakmaları gerekir. Milattan önce 300 lü yıllarda Sokrates’ler hangi başarılara imza atmışlar? Hz. Muhammed, üzerine yığınla gelen problemleri nasıl başarı ile çözmüş? Atatürk, istiklal harbini nasıl kazanmış?
O HALDE NE YAPMALIYIZ?
Kaliteli yaşamımız şansa, dalgaya, birilerinin dikkatine ve özenine, kadere ve gizil güçlere havale edilemeyecek kadar önemlidir. Kaliteli yaşamın direksiyonu öncelikle kişinin kendisinde olmalıdır. Her türlü sorumluluğumuzun gerekleri zamanında ve yerli yerine getirilmelidir.
Tembellik, biriktirme, sebepsiz erteleme, duyarsızlık, önemsememe, zaman öldürme, zamanı israf etme, bahane üretme, sorun üretme, soruna odaklanma, kavga ve gürültü çıkarma, inatçılık yapma, egoizmin girdabında boğulma, önyargılı olma gibi azılı hırsızlara teslim olmamalıyız.
Kişisel ve çevresel kaliteli yaşamımız için gerekli olan her türlü çalışma, eylem ve hareketliliği zamanında etkin ve rasyonel bir şekilde yerine getirmeliyiz.
UNUTMAYALIM, kişinin kendi elleriyle besleyip büyüterek semizleştirdiği problemler bazen kendi katili dahi olabilir. Emniyet kemerini takmayarak aşırı hız yapıp kaza yaparak ölen kişinin durumu, öfkesine yenik düşüp ön kapıdan inme diyen otobüs şöförünü bıçaklayarak öldüren kişinin durumu, sağlığı ve kalitesine dikkat etmeyerek sevimsiz hastalıklara yakalananların durumu böyledir.
Selam, sevgi ve dualarımla… Allah’a (cc) emanet olunuz…
12 Nisan 2014 Cumartesi saat: 08.00 Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
KENDİ ELLERİMİZLE ÜRETTİĞİMİZ PROBLEMLERİN FARKINDA MIYIZ?
İnsan hayatı bir bakıma problem çözme sürecidir. Doğumumuzdan ölümümüze kadar, öğrenmek, bilgilenmek, gelişmek, ilerlemek, öğretmek, değiştirmek, dönüştürmek, üretmek ve uygulamak zorunluluğumuz vardır. Bu süreçleri yaşarken, irili ufaklı sayısız problemlerle boğuşmak zorunda kalırız.
On aylık bir çocuk için, apalama ve yürümeye başlama eylemleri başlı başına aşılması gereken problemler bütünüdür.
Pilot olmak isteyen bir kimsenin pilotluk eğitimine başlaması ve başarı ile sertifikasını alması, aşılması gereken bir problemler bütünüdür.
Yeni bir mesleğe çırak olarak giren bir gencin mesleği öğrenme sürecinin tamamı sorunları çözmeye dayalıdır.
Yeni evlenen çiftlerin mutlu bir yuva kurmaları ve mutluluklarını başarı ile sürdürebilmeleri, aşılması ve başarılması gereken sayısız problemlerle yüklüdür.
Sürücü belgesi almak isteyen bir gencin önündeki kurslar, dersler ve eğitimler başlı başına aşılması gereken problemler topluluğudur.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Eğer, söz konusu vazifeler gerektiği sabırla, kararlılık ve istikrarla, ustalara ve hocalara itaat ve saygı ile, bilgi, güç ve yeteneklerimizi hakkıyla kullanarak yapılırsa; ustalaşma yolundaki problemler başarı ile çözülür ve hak edilen diploma veya sertifikalar alınır. Bu süreçler olumlu anlamda devam ederse, kişinin ömür boyu gelişme, ilerleme, ustalaşma ve sorun çözme güç ve yeteneği de o ölçüde gelişir.
Halbuki, günlük yaşantımızda bırakalım büyük başarıları, yaşamamız için zorunlu olan en küçük bir eylemle dahi baş edemeyen insanları görebiliriz. Bunlar hayatın her aşamasında başarısızdırlar. Kendilerine göre başarısızlıkların güya kaliteli bahaneler üreterek örtmeye çalışırlar.
Neden başaramadıkları sorulduğu zaman bahaneleri hazırdır: Sistem bozuktur, hoca notunu kırmıştır, cihazlar iyi değildir, hükümet istikrarsızdır, vakit yoktur, fırsat verilmemiştir, hakkı yenmiştir. Bu tür bahaneler kendisinin ürettiği başarı engelleyici eylemlerdir. Bir de kendisinin farkında olmadığı veya kabullenmediği, tembellik, isteksizlik, çabuk cayma, kararsızlık, istikrarsızlık, işe eğilmeme, sürekli erteleme, suçlu arama, suçlama, kıskançlık, inatçılık, ben bilirimcilik vb. gibi kaliteli yaşam hırsızları vardır.
Bizim için asıl problem, kendi ellerimizle üretip, besleyip, semizleştirerek sonra da hakkından gelmenin oldukça zor olduğu, hatta bazen de hakkından gelme vakti geçtiği için, sağlığımıza ve kaliteli yaşamımıza mal olan problemlerdir.
ŞÖYLE Kİ:
- Tembellik yaparak günlük yapmamız gereken rutin ve basit işlerin zamanında yapılmaması, ilerleyen zamanlarda korkunç bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkar. Dişlerimizin her gün dişi ipi ve fırçalama yöntemiyle bakımının yapılmaması ile, diş çürüklerine, diş kayıplarına ve 24 saat mideye ve diğer iç organlara mikrop nakliyle akla hayale gelmeyen sorunları kendi ellerimizle üretmiş oluruz. Katlanılamayan ağız kokusu ve etrafımızdan kaçan insanların bizim hakkımızdaki olumsuz düşünceleri de işin cabası…
- Yarın yaparım yaklaşımı ile sürekli ertelenen ve ötelenen en basit işler dahi, biriktirilme sonucu altından kalkılamaz bir sorunlar yumağı haline gelir. Hele bir de mevcut günün beklenmeyen aksilik ve olumsuzlukları da üstüne eklendiği zaman, problem azgın bir yırtıcı hayvana dönüşür.
- Trafik kurallarına uyulmayarak, başarı ile bitirilmesi gereken bir yolculuğu riske atıp, heyecan ve gençlik iksiri fışkırması nedeniyle kazaya dönüştürülmesi, aksi veya kör şeytanın işi falan değil, kişinin kendi problem üretici yeteneği sonucudur.
- Terörist gıdalarla beslenerek, spor ve egzersiz yapmayarak, sigara, alkol ve madde kullanarak, sürekli kaliteli yaşam hırsızları ile kucak kucağa yaşayarak, kaliteli yaşamını kendi elleriyle riske atan kişilerin irili ufaklı sağlık problemleriyle karşılaşmaları sürpriz olmasa gerektir. Burada, haşa Allah’ın veya kaderin asla kusuru yoktur. Kendim ettim kendim buldum şarkısı boşuna üretilmemiş olsa gerektir.
- Kibarlık, nezaket, hoşgörü, tatlı dil, affetme, iyilik yapma, destek olma, paylaşma, önemseme, değer verme, onure etme vb. gibi yüksek vasıflı kaliteli yaşam unsurlarını süresiz izine gönderip; bunların düşmanları olan öfke, sinir, stres, ses yükseltme, azarlama, had bildirme, inatlaşma, acımasızca eleştirme, kibir, egoizm, aşağılama, küçük düşürme, rencide etme, hak yeme, şüphecilik, evhamcılık, parazitçilik, sömürme vb. gibi azılı kaliteli yaşam hırsızları ile sürekli düşüp kalkanların durumu çok vahimdir. Bırakalım hayatın kendisinin yaşanması için çözülmesi gereken sorunlara eğilmelerini; kendi elleri ile üretip, besleyip, semizleştirdikleri sorunların altında ezilmeleri mukadderdir.
- “Battı balık yan gider”, “atın ölümü arpadan olsun”, “rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi”, “acı patlıcanı kırağı çalmaz”, “Kötülere bir şey olmaz, iyileri de Allah korur” vb. gibi olumsuz replikleri öğretmen addedenlerin, kendilerinin ürettikleri sorunlarla baş etmeyeceklerinin kendileri tarafından ifade edilmesidir.
- Günümüz modern şartlarda her türlü imkan varken, bahane ve mazeretler üreterek, soruna odaklanıp çözümü tıkayanlar; sürekli ama ve fakat diye sözlerine başlayarak çözümü sık boğaz edenlerin, tarihe çok iyi bakmaları gerekir. Milattan önce 300 lü yıllarda Sokrates’ler hangi başarılara imza atmışlar? Hz. Muhammed, üzerine yığınla gelen problemleri nasıl başarı ile çözmüş? Atatürk, istiklal harbini nasıl kazanmış?
O HALDE NE YAPMALIYIZ?
Kaliteli yaşamımız şansa, dalgaya, birilerinin dikkatine ve özenine, kadere ve gizil güçlere havale edilemeyecek kadar önemlidir. Kaliteli yaşamın direksiyonu öncelikle kişinin kendisinde olmalıdır. Her türlü sorumluluğumuzun gerekleri zamanında ve yerli yerine getirilmelidir.
Tembellik, biriktirme, sebepsiz erteleme, duyarsızlık, önemsememe, zaman öldürme, zamanı israf etme, bahane üretme, sorun üretme, soruna odaklanma, kavga ve gürültü çıkarma, inatçılık yapma, egoizmin girdabında boğulma, önyargılı olma gibi azılı hırsızlara teslim olmamalıyız.
Kişisel ve çevresel kaliteli yaşamımız için gerekli olan her türlü çalışma, eylem ve hareketliliği zamanında etkin ve rasyonel bir şekilde yerine getirmeliyiz.
UNUTMAYALIM, kişinin kendi elleriyle besleyip büyüterek semizleştirdiği problemler bazen kendi katili dahi olabilir. Emniyet kemerini takmayarak aşırı hız yapıp kaza yaparak ölen kişinin durumu, öfkesine yenik düşüp ön kapıdan inme diyen otobüs şöförünü bıçaklayarak öldüren kişinin durumu, sağlığı ve kalitesine dikkat etmeyerek sevimsiz hastalıklara yakalananların durumu böyledir.
Selam, sevgi ve dualarımla… Allah’a (cc) emanet olunuz…
12 Nisan 2014 Cumartesi saat: 08.00 Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.