Çare
İlk ders matematikti. Bugün Burcu Öğretmen geçen haftaki sınavın sonucunu açıklayacaktı. Herkes çok heyecanlıydı. Ders başladı. Teker teker notlar okundu.
- Koray 35, Burçin 65, Afakan 40, Cihan 50...
Sınıfın yarısından çoğu düşük almıştı. Cihan çalışkan bir öğrenciydi. Bütün dersleri pekiyiydi yalnız matematiği başaramıyordu. Bir tek o değil sınıfın çoğu sıkılmıştı bu durumdan. Tenefüs olunca Cihan Burcu Öğretmenin yanına gitti ve durumu onunla paylaştı;
-Hocam derslerim çok iyi ama matematiği bir türlü başaramıyorum üstelik sadece ben değil birçok arkadaşım aynı durumda.
-Sınıfta dersi dinleyen yok ki. Herkes kendi aleminde. Dinleyen üç beş kişi de yapıyor zaten.
-Hocam ben sizi dinliyorum ama öğrendiklerim hemen aklımdan çıkıyor. Üstelik konular çok sıkıcı. Hiçbir işimize yaramayacak denklemler öğreniyoruz.
-Öncelikle Cihancım hiç olmazsa önünüzdeki sınavda bu konular çok işinize yarayacak. Biliyorum konularınız biraz ağır ve sıkıcı. Tek çare var o da matematiği sevmek.
Bu söz Cihan’ın kulaklarında çınladı. ’’Matematiği sevmek’’... İnsan matematiği nasıl sevebilir ki? Sürekli denklemler, işlemler... Matematik nasıl sevilirdi? O gece uzun uzun düşündü. Ona göre matematik sadece not ortalamasını düşüren gereksiz bir dersti. Bu düşünceler içinde Cihan uykuya daldı. Sabah olduğunda annesinin tatlı sesiyle uyandı ve kahvaltıya indi. Daha sonra çantasını hazırlayıp okula gitti. Üçüncü ders matematikti fakat Türkçe Öğretmeni girdi. Herkes suskundu. Cihan kalktı ve ’’Ders matematik değil miydi?’’ dedi. Sınıf şaşkın şaşkın Cihan’a bakıyordu. Öğretmen de birşey anlamamıştı;
-Matematik de ne? Dalga mı geçiyorsun Cihan. Lütfen yerine otur.
Cihan kafası karışık yerine oturdu. Ders sanki normalden uzundu. Sınıfta saat yoktu. Sıra arkadaşına;
-Zile kaç dakika kaldı?
-Dakika derken?
-Bildiğimiz dakika işte.
-İyi misin Cihan? Ders öğretmen isteyince bitecek, sabret.
Olanlara anlam veremiyordu. Neden herkes tuhaf davranıyordu? Ders bitti. Cihan köşe bucak Burcu Öğretmen’i aradı. Onu bahçede ağlarken gördü.
-Hocam ne oldu?
-Sen hatırlıyor musun Ciha? Matematiği hatırlıyor musun?
-Evet hocam ama dediklerinizi anlayamadım.
-Artık sayılar yok, matematik yok, herşey bitti.
-Bu yüzden mi saatler, dersler değişti?
-Evet Cihan. Sadece bu kadar da değil, artık her şey anlamsız. Sayılar olmadığı için paralar yok takas var. Bir ekmek için arabasını, evini verenler var. Saat yok. Dersler, tenefüsler her şey orantısız. Terziler kıyafet dikemiyorlar. Öçü yok, hiçbir şey yok Cihan!
-Ağlamayın. Elbet bir çaresi vardır. Meğer ne önemliymiş sayırlar. Keşke değerini bilseydim... Buldum! Hatırlıyor musunuz dün, sınavdan sonra yanınıza gelmiştim. Bana demiştiniz ki ’’tek çaresi var o da matematiği sevmek’’.
-Nasıl yani?
-Şimdi gideceğiz, matematiğin ne olduğunu öğreteceğiz, sevdireceğiz.Böylece insanlar da kabullenecek.
Cihan ve Burcu Öğretmen sınıf sınıf, il il gezdiler. matematiği öğrettiler. Ortalık karışıktı. Mal, toprak paylaşımından savaşlar çıkmak üzereyd ki matematiği hatırlayan tek kişi geldi, hesaplamalar yaptı, matematiği öğretti. Barışı sağlayınca da toplum matematiği sevdi. Yavaş yavaş saatler yerine geldi, çarşıda yine para geçiyordu, dersler 45 dakikaydı.Burcu Öğretmen’in yüzü gülüyordu, Cihan’ın da.Cihan dersin ortasında bir zil sesi duydu. Gözlerini araladığında odasındaydı. Onca olay rüyaymış. Biraz afalladı sonra aceleyle okula gitti. Rüyasını Burcu Öğretmen’e anlattı.
-Gerçekten haklıymışsınız, tek çare sevmekmiş.
-Peki sevebilecek misin?
-O olmadan hayat o kadar zordu ki istemeden sevdim bile.
Aradan zaman geçti. Cihan matematiğe dört kolla sarılmıştı ve keyif de alıyordu. İkinci sınavlar başlamıştı. Bugün de matematik sonuçları açıkalnacaktı. Burcu Öğretmen notları teker teker okudu;
- Afakan 45, Meriç 75, Şimal 65, Cihan 100...
Bütün sınıf Cihan’a bakıyordu. Cihan afallamıştı, mutluydu. Çevresini saran arkadaşlarına ise söylediği tek şey şuydu ’’Tek Çare Matematiği Sevmek’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.