Esaretten Başkomutanlığa
Bir bilgi yarışmasında işittiğimde bir anlam verememiş, şaşkınlık yaşamıştım. Mümkün mü, olur mu böyle şey demiştim. Doğru cevabı bilmiyordum, ancak diğer yarışmacıların vereceği cevabı merakla bekliyordum. Şükür ki onlar da bilemediler sorulan soruyu..
İngilizler’e esir düşen cumhurbaşkanımız kimdir diye sorulmuştu. Aslında soru çelişkiliydi. Cumhurbaşkanıyken esir düşülmüş çağrışımı yapıyordu ilk anda. Ancak öyle düşünmenin anlamsız olacağından hareketle doğru düşünmeye yöneliyordunuz ve geçmişe yolculuğa çıkıyordunuz.
Hiç okumamış,hiç işitmemiştik,zihnimize böyle bir bilgi hiç yer etmemişti. Bir anda kendimi yetersiz birisi olarak düşündüm. Bu kadar önemli bir meseleden habersiz olmamıza bir anlam veremedim.
Soru karşısında yarışmacıların kafaları da karışmıştı. Onlar da ne tür cevap vereceklerini kestiremiyorlardı. Öyle rastgele atmasyon bir cevap olamazdı, olmamalıydı. Zorlandıkları belliydi.
O anda hafızamı yokladım. Biraz muhasebe yaptım ama yine de sonuca gidemedim. İlk üçü savaşın içinden gelen insanlardı. Tevellütleri buna uygundu. Balkan harbini,cihan harbini ve kurtuluş savaşını yaşamış,cephede bulunmuş,savaşı yönetmiş insanlardı ama onların esaretine ilişkin tek satırlık bir yazı yoktu tarih kitaplarımızda.
Evren,Demirel ve Özal’ın yaşları o döneme ulaşmazdı.En yaşlısı Evren’di o da 17 doğumluydu ki doğduğunda dünya savaşı bitmek,Kurtuluş Savaşı ise başlamak üzereydi.
Cevap diğer üçünden biri olmalıydı. Gürsel,Sunay ya da Korutürk’ten birisiydi ama hangisiydi.
Bunları düşünür ve irdelerken cevaplar alınmış ve içlerinde soruya doğru cevap veren çıkmamıştı ve doğrusunu söylemek programcıya düşmüştü.
Öğrenmiştik. İngilizlere esir düşen Cumhurbaşkanımız Cevdet Sunay’mış meğerse. Bu yarışma bize bir gerçeği daha öğretmişti.
………………..
Konunun detayı neydi öğrenmek gerekirdi.
Araştırıp soruşturmalıydım.
Bir iki kitap karıştırmalıydım.
Nasıl olmuştu hangi nedenle esir düşmüştü?
Askerken,cephede savaşırken,düşmana kurşun atarken mi?
Nerede nasıl?
…………………
Hüzünlü bir hikaye..
Memleketimizin üzerine üşüşüldüğü,bölüşülüp payedilmek istenildiği yıllar..
Savaş yılları..
…………………..
Merhum Cumhurbaşkanımız Birinci Cihan Harbinde henüz harp okulu öğrencisiyken okuldan alınıp cepheye sürülüyor. Oradan oraya..
Bir batıya bir doğuya,bir şarka bir garba..
Düşman dalga dalga geliyor, memlekette kadın ve çocuk hariç hemen herkes cephede.
Eli silah tutan herkes.
Küçük olsun büyük olsun..
İş o noktaya geliyor ki harp okulu öğrencileri bile silah altına alınıyor.
………………………
17 sinde askere..
18 inde esarete..
Cephede savaşırken
Memleketi düşmana karşı savunurken..
Henüz çocuklukla gençlik dönemi arasındayken..
……………….
Savaş bitip sulh sağlandığında tekrar okuluna dönüyor. Yarıda bıraktığı öğrenimini tamamlıyor ve orduya katılıyor. Kurmaylık, generallik, komutanlık derken zirveye en üst yere, memleketin en tepe noktasına cumhurbaşkanlığına ulaşıyor.
864 rakımlı yere.. Çankaya’ya..
Herkesin gıptayla baktığı yere..
Başkomutanlığa…
Kemal GÜL
19.03.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.