Funda 4 arkası yarın deneme öykü
-Evde olmadığınızı sanıp geri dönüyordum
aman doktor hastamız varken nereye gidebiliriz?
Hem de böyle bir günde, felaket felaket üstüne..
-ne felaketi ne oldu Cemile hanım
hiç sormayın Funda saçlarını tararken saçı tutam tutam elinde kaldı.
O güzelim saçlarından eser yok şimdi
durmadan kriz geçiriyor..
Doktor bir anda odanda buldu kendini durum içler acısı ortalıkta saç demetleri yatağının üzerinde yerlerde ki bu her şeyi açıklıyor. Gözün kimseyi görmüyor eline geçirdiğini duvarlara nereye gelirse sakınmadan fırlatıyorsun.
-gidin odamdan yalnız bırakın beni; kimseyi, hiç kimseyi görmek istemiyorum.
Seni annen ve Büşra zor bela yatağına götürüyorlar, bu arada kaba etinde doktorun hazırladığı sakinleştirici iğnenin acısıyla buruşuyor yüzün.
Bu çirkin sevecen adam acı dolu bir tebessümle seni teskin etmeye çalışıyor.
-her şeyin bir çaresi var lütfen kendini harap etme diyor.
Annen bir an olsun yanından ayrılmadan kolonyalı ıslak bezlerle yüzünü ellerini silip seni ferahlatmaya çalışıyor. Kadıncağızın beti benzi solmuş bir halde ayakta durabilmek için büyük bir çaba harcıyor.
Bu halinde bile inanılmaz çekici ve güzelsin, doktor sana hayran bakışlarla bakıyor.
Sıfır numaraya vurulmuş gibi parıldayan saçsız kafanla çirkinleşeceğine daha bir güzelleştin
Bazı insanlara acı daha bir başka güzellik verir İşte sen o şanslı insanlardansın. Bu düşündüklerimi duysan kim bilir bana da neler fırlatacak odandan kovacaksındır.
Laf aramızda güzelliğinle büyülüyorsun doktoru. Adeta etrafında pervane oluyor, bir sözünü iki etmiyor.
Az sonra sakin bir uykuya dalacaksın, önce bitap, perişan haldeki annen çıkıyor odandan.
Doktor gitmeden önce terli anlına bir buse dokundururken bir de küçük bir kağıda bir şeyler karalayıp yastığının altına sıkıştırıyor.
Sakın kendini bırakma! ailenin ve benim sana ihtiyacımız var.Seni sevmeme izin verirsen bir ömür boyu yanında olacağıma söz veririm.
imza doktor Yalçın
Uyandığında bu küçük notu buldun; küçük parçacıklara bölüp fırlatıp atıyorsun.
Akşam olmak üzereydi hava erkenden kararmış, yağmur yeniden başlamıştı.
Evin içinde en ufak bir ses yok, kafandan durmadan fikirler geçiyor, yeni kararların arefesindesin.
Bir süre okulu dondurmayı, yakın arkadaşların da dahil hiç kimseyle görüşmeme kararı alıyorsun.
O günden sonra annen baban ve doktor dışında kimse seni göremiyor, ziyaretçi kabul etmiyorsunuz. Gelenler kapıdan nezaketle geri çevriliyorlar.
Bu görevi daha önce de olduğu gibi yine baban üstleniyor,gelen ziyaretçilerden özür dileyip anlayışlı olmalarını rica ediyor. Durumunu kısmen de olsun anlatınca, gelenler anlayışla karşılayıp gönül koymadan getirdikleri çiçek ve saireyi bırakıp gidiyorlar.
Evin içi çiçeklerle doldu
Doktor elinden gelenin fazlasını yaptığı ve büyük bir ihtimamla tedavine devam ettiği halde hiç bir ilerleme yok, çünkü bunu senin istemen lazım.
Böylece tam kırk gün geçiyor, sen de yavaş, yavaş sıkılmaya başlıyorsun.
Sürekli ayna elinde saçlarına baktığından bir gün, yani o gün geliyor ve saç diplerinde belli belirsiz cılız sarı saçları gördüğünde rahat bir nefes alıyorsun anında neşen yerine geliyor.
Bir sabah uyandığında inanılmaz bir manzarayla karşılaşıyorsun. Kar yağıyor, akşamdan beri yağmış olmalı ki, pencerenin önündeki ağacın dallarında kar öbek öbek birikmiş. Üzerleine vuran güneş karı adeta kristalleştiriyor.
Oldukça iç açıcı bir panorama
Pencereyi açıyor, temiz havayı içine çekiyorsun. Çocuk gibi sevinç içinde karlara dokunup yüzüne gözüne sürüyor minik kahkahalar atıyorsun.
Kar odanı aydınlattığı gibi ruhunu da aydınlatıp bir coşku veriyor sana.
Bu değişiklik bu hava değişimi ruhunda kıpırtılarla gösteriyor kendini
Öğleden sonra gelen doktor Yalçın’ın yürüyüş teklifini ret edemiyorsun.
Zaten bu sevecen adamı da hayatından çıkarırsan yaşama gücünü hiç bir şeyde bulamayacağını sen de biliyorsun.
Kaderine rıza göstermekten başka bir şansının olmadığını anladın ve burnun hiç olmadığı kadar sürtünüp, o ünlü gururun pes edip yerlerde sürünüyor.
Artık ayakların yere değiyor olgunlaşıyorsun yavaş yavaş
Sana yapmacıksız, çok doğal bir sevecenlikle yaklaşan ve şefkat gösteren doktor Yalçın’ın ne bulunmaz bir dost olduğunu ve hayatın boyunca onu hep yanında görmek istiyeceğini anladın sonunda.
Güvenini kazanan genç adama daha samimi davranıyor; bazı, bazı özelini paylaşmaktan rahatsız olmuyorsun. O ise son derece dikkatli ve ilgili ama asla meraklı görünmüyor.
Senin hiç bir isteğine itiraz etmiyor. Sen ona güvendikçe yavaş, yavaş hislerini özel hayatını anlattıkça onun sana yaklaşımından bu inceliğinden çok etkileniyorsun.
Belki bir kız arkadaşın, hatta annenin bile; sana bu güveni sağlayamayacağını ve senin bu kadar rahat olamayacağını düşünüyorsun.
Ona şükran duygularıyla daha sağlam bağlarla bağlanıyor, gelmediği günler yolunu gözlüyorsun...
Dökülen saçların oldukça yavaş uzuyorlar, yine de bir santim kadar uzadığını farkedip seviniyorsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.