SEVGİLİ BABACIĞIM
Beni merak ettiğini biliyorum, bu beni ne kadar sevdiğinin göstergesi. Babam yatakhaneye yerleştim. Aynı sınıfta Emine, Şerife ve Mediha ile birlikteyiz. Daha 13 yaşındayım. Sana göre çocuğum.
Erenköy’de okul bahçesini yoldan ayıran demir kapı üstüme kapatıldığında kaybolduğumu hissettim. Ağlamaklı çıktım yatakhaneye. Tahta valizi açtım. İçinde buradaki kızların giysilerine benzer bir şey yoktu. Benim el örgüsü , anamın kirmanla eğirdiği ipten yaptığı hırkama benzemiyor burada giyilenler. Olsun, utansam da fark ettirmiyorum. İçin için Şerife’nin kırmızı pardösüsüne imrenerek bakıyorum. Onun babası Mühendismiş. Baba sen neden mühendis olmadın ki?
Diş fırçalanıyor burada her akşam, her sabah. Ayaklar yıkanıyor. Ben de yapıyorum. Bunlar ufak tefek şeyler. Saat 22.30 yatma vaktimiz. O zorunlu. Kimse ayakta kalmayacak herkes yatacak.
Ne oluyor biliyor musun baba? Yatınca ev geliyor aklıma, sen kasketinin güzel kokusu geliyor, boğazımda bir yumru ağlıyorum sessiz sessiz. Geçen fark ettim üst ranzadaki de ağlıyor. Aslında yeni gelenlerin hepsi ağlıyor, saklıyorlar birbirlerinden. Burayı yadırgıyoruz. Geçiyormuş bir süre sonra. Alışıyor muşuz. Ben en çok senin kokunu bir de kardeşlerimi özlüyorum baba.
Ders saati başlayınca unutuyorum her şeyi. Gözlerimi kocaman açıp bütün dikkatimle dinliyorum öğretmenlerimi. Okumayı ne kadar istediğimi biliyorsun. Sen bile karşı çıktın en başta. Ama benim ısrarlarıma karşı duramadın.
Leyli meccani kazanmak kolay değildi , başardım. Öğretmenlerimin çabasını da unutamam.
Başka yolu var mıydı ki kurtuluşun. Kadın kısmı okumazsa biliyorsun işte, adama el açar, kendine reva görülen ne varsa boyun büker. Okudu mu eli ekmek tuttu mu öyle mi ya?
Okuyacağım baba. Öğretmen olmayı düşünüyorum. Allahlın izniyle gayretlerim boşa çıkmayacak. Senin de yüzünü güldüreceğim.
Bahçede erik ağaçları, dutlar, armutlar var. Bilirsin meyve görünce dayanamam. Kızmazlarsa dalından yemek güzel olacak.
Karavanayı yiyemiyorum genellikle. Suya limon sıkıp hoşaf yaparak ekmek yediğim çok oluyor. Mediha kızıyor buna. Kantin var. Herkes cola içiyor. Ben cola sevmiyorum diye almadığımı söylüyorum. Çamaşır yıkamayı da beceremiyorum , Mediha elimden alıp yıkıyor. O bana abla gibi davranıyor. El işi beceremem bilirsin. Ama kızlara matematikte ve edebiyatta yardımcı oluyorum.
Matematik öğretmenimiz çok sert, ama bana kızmıyor. Verdiği dersleri zamanında yapıyorum.
Bir de güzel ve şık bir Müdiremiz var görsen, çok hanımefendi derdin. Odasına girmeye korkuyor herkes.
Sana komik bir şey anlatayım. Geçen hafta ayakkabı almaya götürdüler bizi Göztepe’ye. Mağazada bize yetecek kadar ayakkabı yok. Hepimize yetişmedi. Bize de görevli bordro ayakkabılar aldı. Sevinerek geldik. Pazartesi olunca sevinçle giydik yeni ayakkabılarımızı. İstiklal marşını okuduk. Müdür bizi çağırdı bunlar ne ? dedi. Anlattık. “Derhal bu ayakkabılar siyaha boyanacak” dedi. Şaşkın ,boyadık bir türlü siyah olmazlar. O akşam bordo ayakkabıları siyaha çevirmekle geçirdik.
Sana doyamıyorum. Yazdıkça özlemim artıyor. Çok çok öpüyorum. Hepinize selam .Kardeşlerimi ve anamı öp. Sizi seviyorum. Kokunu çok özledim. Sevgilerimle canım babam.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.