Birkaç yıl önce,bir manken kızcağız televizyona çıkmış,orada,
-Nasıl olur,bir çobanın oyuyla benim oyum eşit olur ki deyivermişti.
Ve bu "anlayış" bazı mahfillerde "karşılık" bulmuş,"sahi bir çobanın oyuyla bir okumuşun oyu neden eşit sayılsın ki" diye konuşulmaya başlanmıştı.
Uzun zaman da konuşulmuştu.
Zaman zaman gazete köşelerinde de bu "anlayış" ele alınıp,taraftar bulabilmişti.
Sade bir "yurttaş" olarak,bu kara mizah hali seyretmek düşmüştü bana da.
.......................................
Oysa yeni değilmiş bu tartışma.
Batıda da yarım yüzyıl kadar önce,bu konu gündeme gelmiş,yalnız orada "çoban" değil,bir" çöpçü " imiş tartışmaya konu edilen ve denilen de şuymuş:
-Benim verdiğim oy,sıradan bir çöpçünün verdiği oyla nasıl aynı tutulur ?
.......................................
Bu tartışmalara 20.yüzyılın büyük düşünürlerinden Karl Popper da katılmış," Burada aydının,herhangi bir çöpçüden daha etkin olmasını doğru bulduğumu asla söylemiyorum.Çünkü iyilere ve bilgelere tanınan Platoncu egemenlik hakkının,kesinlikle reddedilmesi gerektiği kanısındayım." diyerek bu "anlayışın" yanlış olduğuna dikkat çekmişti/ çekiyordu.
Ben böyle bir konunun tartışılıyor olmasını bile bir hak gasbı olarak gördüm,halen de aynı düşüncemi savunmaya devam etmekteyim.