- 654 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Derviş miydi?
Ay ismimde saklı
Gün güneşiyle paklı
Bir ihtiyar delikanlı
Aynama yansıyan
Yüreğiyle farklı
Bir güneş, bin yıldızdan farklı…
İş hayatına atıldığım günden beri işe giderken, otobüse bindiğim durakta hep aynı insanları görüyordum. İçlerinde sanat dünyasından, önemli kimseler de vardı.Yabancı simalar olsa hemen fark edilirdi.
Böyle bir günün sabahı otobüs geldi ve bindim. Çok kalabalıktı. Ayakta duran kişi sayısı da oldukça fazlaydı. Biraz ileri de iki kişilik boş koltuk gördüm ve oraya oturdum. Başkaları nedense yanımdaki koltuğa oturma gereği duymadı. Sanki ayrıcalıklı birine ayrılmıştı. Tam otobüs hareket ederken yaşlı bir bey yanıma gelip ‘günaydın’ dedi ve usulca yanıma oturdu. ‘günaydın efendim’ dedim. Sevgiyle konuşmaya başladı.
‘Nasılsın ay yüzlüm’
Şaşırarak ‘Teşekkürler’ dedim
Bir anda cümleleri art arda kovalarcasına sıraladı. İyimserliğini vurgularcasına öğütler vermeye başladı.
‘Mavi boncuk sende olmalı
Nazar senden uzak olmalı
Çok güzelsin’ dedi. Gülümsedim.
Kısık ses tonuyla konuşmasına devam etti.
Kendince hayat tecrübesine dayanarak yaya üst geçitleri nasıl kullanılmalı, arkadaşlık, güven, dürüstlük adına ne varsa anlatmaya çalıştı. Beni iyiden iyiye heyecan ve merak sardı. Can kulağıyla dinliyor, niçin bu anı yaşadığımı anlamaya çalışıyordum. Çünkü insan ilk kez gördüğü bir kişiye, niçin öğüt vermeye kalkışır?
Bu sırada iki sevgili cadde kenarında dikkatini çekti.
‘Ailenle paylaş her şeyini
gizlin, saklın olmamalı’ dedi.
Kendisi emekli astsubaydı. Fabrikalarının çiçeklerine adamıştı kendini. Oğlunun yanında günlerini geçiriyordu.
Taşıttan inme vaktim gelince ayağa kalkarak ‘ İyi günler’ dedim. Elinde bir yığın kırmızı güller vardı.
Bana uzatarak nazikçe ‘Almalısın’ dedi.
‘Lütfen gerek yok’ dediğimde
ısrar edince şaşkın ama hoşnut kabul ettim.
Bana ‘Her gün aynı duraktan, aynı taşıta biniyorum’ diyerek ’İyi günler’ ’ dedi.
İşte buna inanmam imkansızdı. Taksim’de çiçek fabrikası da yoktu. Bunu çoğu İstanbul’lu da bilir. Belli etmeden teşekkür edip
’ İyi günler efendim’ dedim.
Taşıttan indiğimde hiç kendimde değildim. Verdiği öğütler çok anlamlı ve doğru iken neden gözle görülür bilgileri yanlış veriyordu. Anlam yükleyememiştim.
Neyse,
O günden sonra da görmedim zaten. Ama gözlerim bir müddet kendisini hep aradı.
Dostlarıma yaşadıklarımı anlatınca ‘Derviş miydi’ dediler.
Bunu bilemem ama 85 küsur yaşında olan bu yaşlı amca ‘Güzellik sunanların kibarlığıyla’ anılar dünyama eklenmişti…
Şu dünyada ne olursa olsun;
İyi kalpli insanların varlığı gönlümü mutlu etmişti. Kötü olmak, kötü düşünmek, kötülüğü hem kendine, hem başkalarına yapmak çok kolaydı. İyilik, erdemli ve kişilik sahibi insanların en değerli hazinesiydi.
Gerçek şu ki;
İnsan hangi yoldan giderse gitsin, gittiği yol yeter ki sevgiden geçsin…
Çünkü sevginin olduğu yerde beden ve ruh, daima parlar…