- 1645 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
Ağlamayacağım
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Mış” gibi sev hadi, geçici yangınlar kirala gözlerine…
Hayır, öylesine dolu bakma kalbime, bir avazla bağırır sevdasını, kaldıramazsın. Aklının ıslah çabalarına aldırmadan yürü eşiğinde, yüzlerce sevdanın… Tıka kulaklarını haykırışlarıma, sonuna kadar git âmâ düşlerin peşinde… Bir çift deniz kokuyor gözlerim şimdi, demiştim ya; her gelemeyişinde, o çağlayan ırmakları görmedim ben. Yanılıyorsun, o ağlayan ben değilim.
…
Yum bakışlarının yeşilini, görsem eriyorum; görmesem harap halim. Uzak yakınınım senin, uzaklara hüzünle bakışın, ufkun sonsuzluğunda zaman denen cellâdın kollarından süzülen, an kadar yakınım. Dokun istersen, bak; seninim. Gel, bir sabahın şafağında günaydın ol gözlerime, gün kadar aydın; güneş kadar sımsıcak doğ kentime… Gecenin ayaz ütopyasından sıyrılırken, yokluğundan kanayıp kaybolan soğuyan tenime… Dokun yetim yüreğime, hala çocuk kalan yanımı, büyüt istersen avuç içlerinde…
Bensizliğe meyil edecekse aklın, talan olsun kalbinin duvarları, yıkılsın; isyanla haykırsın yokluğuma alışacak beyninin her hücresine… Yalnızlığımla ağlaşıp yumuyorum gözlerimi. Hadi, ben bilmedim say. Bilmediğin şehirlerde uyansın kirpiklerin, bildiğini sandığın sanrılarla büyüt sevda filizlerini. Sev; kurak toprakların kurumuş çiçeklerini, özle; sonbaharsı düşler savururken neüdüğü belirsiz gazelleri, taş gibi kaldırımlara sarıl, buz tutsun iliklerin. Sonra mı? Sonra imge doğsun şiirlerine, her terk edildiğinde. Uçurtma yaptığın hayallerini de al, çık göğün merdivenlerinden… Nasılsa, uçabildiğin kadar özgür, kanatların kadar mavisin göğümde. Ayaklarından asılan tüm düşler salınsın meydanlarda, halaya dursun ümitlerin yürüdüğün yollarda. Ben, her resmigeçitte el sallayıp selâma dururum merak etme! Yetinmeyi öğrendim, beni düşünme.
İyi dileklerimi sunuyorum her yeni güne uyanışımla, “iyi günler sevgili” bu gün hangi heyecanlara doğru yürüyeceksin? Hangi hüznüne yaraşacak dizeler büyüteceksin kaleminde? Artık gerçeklerle yüzleşmekten korkmuyor nasırlaşan kalbim. Sadece kadınca, insansı sitemler barındırıyorum duygularımda. Duymak istemiyorsun, dilinin ucundan başlayıp bedenini yakar sandığın sözleri. Asla söylemediğim cümleler var. Kıstırılmış ve bastırılmış küf kokan ahlar. Bekleşen hüsranlı kelimeler var kursağında gelmeyen baharlara yazılıyor, ömrünün bilmem kaçıncı baharına adanmış aşklar… Bilirken sukut giydiriyorum belleğime, susuyorum.
Sana söz veriyorum. Bundan sonra uçurumun kıyısında beklemeyecek gelincikler! Eminim, evet… Eminim, hiçbir kalp ben gibi sevemeyecek. Dilediğin kadar sar kendini ihanetin kundağına, buz tutmuş parmaklarınla titreyerek iğreti dokunacaksın. Göğsünün hizasına yaklaşan sürüye imtina ile yaklaşacaksın, dalmayacaksın siluetleri mazinin yıpranmış aşklarıyla kırışan yüzlerine.
Boşuna, bir gün boşa olduğunu anlayacaksın. Bir gün o mahşeri yalnızlıkla yanarken boşa çekilen küreklerin eskiyecek. Yorulacaksın, kaçacak delik arayacaksın yalan sevdaların vurgun sayılan hezimetinden. O güçlü ve divane sevdayı arayacaksın. Bedeninin çatlaklarından sızan aşk kesitleri inleyecek, mide krampların nüksedecek. Harabe bir sen, yıkık bir liman olacaksın. Kurumuş bir pınar, çöle dönmüş bir deniz gibi bakacak gözlerin… Yosun bile tutmayacak gözbebeklerin…
Velhasıl-ı kelâm… Nisyanı andıran sessizliğinin içinde, şu Cihan-ı âlemi gezsen de, unutamayacaksın. Açma perdelerini göğsünün, kalbinin cehenneminde yanmaya gönüllüyüm. Adım okunmayacak artık şiirlerde, dillere sırnaşan bir alışkanlıktı; bıraktım yazacaksın önsözüme… Oysa karasından çekiyordum sevda yükünü, sen görmek istemesen de. Umursamadığın yerde bırakmış olacağım seni, biliyorsun ki; ben, ben değilim artık, yok olmuştum sen de. Biz olamadık, evet. Ancak tepeden tırnağa sendim içinde. Beni ulu orta arama! Her sızladığında gönlünün teli etrafına bakınma, yüreğinin dibine in; işte o an sevgimden tanıyacaksın beni. Söz verdim işte, ağlamayacağım…
Neşe CÖMERT
11.01.2014
Ankara "Kültür Ajanda" Dergisinin Pulsuz Mektuplar, mart sayısında yayımlanan bir deneme yazım....
YORUMLAR
Boşuna, bir gün boşa olduğunu anlayacaksın. Bir gün o mahşeri yalnızlıkla yanarken boşa çekilen küreklerin eskiyecek. Yorulacaksın, kaçacak delik arayacaksın yalan sevdaların vurgun sayılan hezimetinden. O güçlü ve divane sevdayı arayacaksın. Bedeninin çatlaklarından sızan aşk kesitleri inleyecek, mide krampların nüksedecek. Harabe bir sen, yıkık bir liman olacaksın. Kurumuş bir pınar, çöle dönmüş bir deniz gibi bakacak gözlerin… Yosun bile tutmayacak gözbebeklerin…
...
harika...
deneme yazısı olmasına rağmen öyle şiirseldi ki...
ben de ağlamayacağım sevgili Neşe...
kutlarım tüm kalbimle
sevgiler...
Neşe CÖMERT
Teşekkür ediyorum Hicran hocam...
Sevgim sonsuz saygım ve hürmetlerimle....
Neşe CÖMERT
Saygim ve hürmeterimle...