- 701 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kısa Yoldan Mutluluk
Kısalıyorken hayatlar, zamanın çocukları her şeyi kısa yoldan elde etme telaşına düşer.
Anlaşılan o ki vakit az. Güneş zevale doğru yaklaşmada…
Mutluluk satan sözde dükkanların önünde gözalabildiğince uzanan insan kuyruğu…Herkeste bir
telaş.
Gözlerde feri sönmüş bir umut lalesi.
Öyle ya, yük ağır, nereye gittiği anlaşılmayan çok yollar var. Bakış açıları daraldı. Manevi fırtınalar içinde yuvarlanmakta akıl ve kalp…
Bir taraftan da medya olanca bağırtısıyla “gel, gel mutluluğun anahtarı bende” diye gerinirken, mini testlerle ölçer biçer sizi…
Alışveriş merkezleri kucak açar “aradığın bende” çığırtısıyla…
Bir de bakarsınız herkesin eline tutuşturulur birer uçurtma, oyalansın diye zamanın çocukları…
” Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerede?
Bazı geriden gelen, yüz bin devir ilerde!”
mısraları eşliğinde birden, bizden çok ilerde bir zaman dilimine dokunurken yürekler, mutluluk ığıl ığıl akmaya başlar...
Peygamber kokusu yayılır her yere. Karanlıklar dağılır.Yol aydınlanır. Tazyikat kalkar. Mutluluk iman dolu yüzüyle tebessüm eder.
Kulaktan giren sesler, kalbe damıtılmış rayihalar olarak damlar. Gözler başıboş değildir artık.
Kainat bahçesinin bal yapan arıları gibidir.
Tat alma duygusu, şükreden bir müfettiş olur.Yollar kısalır, selamete erişir.
Yolun kısası ve selametlisidir işte Peygamber (a.s.m) yolu.
Zenginlik mi istersin, hırsla uzar, kanaatle kısalır.
Himmet ve şevk atından inmeden elbette…Akıl tanımını hikmetle bulur. Şehevi duygular iffetle…
Gadap duygusu şehametle şereflenir.Herşey yerli yerine oturur. Yollar bir kez daha güven verir, huzur dolar.
Dosdoğru gidenlerin yoludur. Ve “Çevre çevre nur, çevre çevre nur” sarar her yanınızı…
Ya da iletişimde selamet istersen, işte sünnet yolu.Misal mi tersin, gel öyleyse;
Diyelim ki tartıştın birisiyle. Belki eşinle, dostunla. İki yol var:
Biri kısa, biri uzun..Kısa olan elbette ki sünnet yolu. Mutluluğun yolu…Nasıl mı?
Tartışma olayını böl, parçala evvel…
Birinci aşamada kaderin hissesini ayır. Bil ki rıza gerektirir.
İkinci aşama, nefsine ve şeytanına yenildi ya karşındaki, acıyıp dua etmeli..
Üçüncüsü bir türlü göremediğin sendeki kusurlar.Geriye kalan küçük hisseyi de affet…İşte bereket…
Ya da uzun etmek istersen yolu ve de zararlı…O zaman düşmanlık et, hased et. Affetme, inat et. Arkasına da gıybetleri tak yolla.
Sahi nereye gider bu zehirli mektup önce?
Kalp ’mailini’ bir yokla istersen….Bir de Rabbin ile olan ilişkini.
“Ya hayır söyle, ya sus” diyen Peygamber (a.s.m), kısasından göstermiş mutluluğun yolunu.
Sıkıntıları sünnet usulu çözmeye alışmazsak, çıkamayız sahil-i selamete.
Yolunuz ve bahtınız açık ola…
Son söz; okuyucu sana söylüyorum. yazıcı sen anla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.