Du’dağındaki Aşk Aslanıyım
hayrettin taylan
Du’dağındaki Aşk Aslanıyım
Kâh geliş,kâh gidişle perdesini açtı sevda yelin. Önce sen alisin diye alizelerini savurdu.
Tropikal bölgelerdeki denizlerde sürekli ve düzenli olarak esen alizeler gibi süreğen kaldı sevgilerin.
-Okyanuslara taşıdın. Mutlu sonlarını beklediğim için Musonlar esip gürledi yüreğimin Uzakdoğusunda.
Doğa konuna göre de yüksek basınçtan, alçak basınca doğru hava hareketi meydana gelmektedir. Bu oluşum sistematiği ise yaz musonu oluşur.Bir de yokluğunla oluşan kış musonları.
-Mu ‘ sonlar mı ki aşkı susturmayan.
BİR Rüzgar esiyorum ÖPÜLESİ yarınlar için.
Düşünüp düşlerine saldığın esintilerin yoldaşıyım. Yol ile yola yolcuyum.
-Başka arzuların kulu ya da kolu değilim.
*Nefislerim nefesimi sırtımda taşır. Bu yüzden ağırlığın nefesimle başlar, nefisimle son bulur.
-İnsanın içindek en büyük yük nefistir.Hep onun hamallığını yaparız.
Nefsine yenilen kendine yenilmiş olsa da yenik düşler gazisi olarak başka yenilgilere yol açmamak lazım.
Dünya:
-Ben küçüğüm ve yaşlandım size. Artık dünya sensin, dünyanda o. Haydi gidin beraber yaşlanın dedi.
-Şimdi, mavimi mavi gözlerinde eskittim. Yeşilim, yemyeşil yüreğinde sarardı , hazanlar saz oldu.Kırmızım , kırmızı rujlarının altındaki balı dudakla tanıştıran dudağında kaybettim.
Ben aşka sonsuz suyken damla damla içerek yaşadım seni.
Şimdi susadım , susuz özlemler arasında seni içmek istedim
Ben kefil değilim çölüme.Serapları ağlatma susuz, suçsuz, bensiz, aşksız kaldığın demlerde.
Bir Du’dağın vardı aşka tırmandığım.Nefessiz kaldığım güncelerin yar tepesiydi. Bir öpücük istedim bu yeşil ve sonsuz sevdanın uçlarında.
*Uçurumlarında kalmasın uçarıların diye alıp öptüm; ama alnımdan.
*Sımsıcak sözcükler yazdı cümlemizi.Yükleme kadar sabredemedim. Zaman zarfında dem be bu demdir dedim Du’dağını öptüm.
-Ürkek ceylanlar aramızdaki ilgeçleri alarak koştular. Oysa kaçmasına gerek yoktu.
Ben Du’dağında yaşayan aşk aslanıyım. Sana asılan değil ,aşkına aslandım.
-Her şey mısralar gibi yüreğe inmiyordu.Kaçışlar kendi yüreğinin soluna doğruydu.
-Du’dağında gezinen aşk aslanını aç bırakma.Yangın başımda ceylanlar, ala geyikler dolaşır.
Bir sözcük ürettim aşk-ı alaya. Bir sözcük yazdım sensizliğin resmini çizer sözsüz kalışlarınla.
-Bir resim çizer, çizilmemiş kaderim. Bir kaderim var resmini sende unutmuş.
-Bir kederim var eritsel.
*Düşlerimi rüzgara öptüren düşlerinin sonrasızlığındayım.
Aklım almıyor benden uzak kalışını. Aklımı da mı alıp gittin? Ya bu akıllı kim ki uğruna felsefi içsel mayınlar düzen.
-Bu Du’dağında savrulan kavruk yürekli kim bilemedim sevgilim.
Gel kendi ellerinle dokun.Gel gözlerinle gör.
Ruhumun çercevesi çevrende. Çevrilmiş özlemlerinle kaplanmış bir hayalin adıyım
-Asılmışım yüreğine.
-Aşküstü bir deme meyhoş olmuşum. Hoşluğuma dokunma sakın.
Du’dağında nemli gözlerine buhurlar sunan hislerim ,sislerin sarhoşluğuyla kapattı özlemlerimi
*Sahi sevgilim sen yaşıyor musun? Bensiz yaşamaya yaşamak mı dersin?
Bu can kırıkları üstünde raks eden hüznün ceylanı sen değil misin?
-Ya da pınarlarını kurutacak ne yapmalıyım.
Gel b’ölüşelim sevdaya.
-Dikenlerini sineme saplasın gül ya da gül cemalin.Biraz kanamı izle.
Sonra kanamalı bir sen hastası için acil sen aransın.
-Bütün sen’ler aransın, bütün benlerimi kurtarmak için.
-Bakışlarını bir acıya teslim edip ilk bakışın gibi koş sıcak dünyama.
Şairim, erkeğim, tırtılım, şark aslanım ben geldim.Yüreğimde senden kalan Du’dağımdan akan soğuk pınarlarımla.
-Haydi, iç beni zemzem gibi… Dem be demler uyansın.
Sonra renklere karıştırdın huzuru.Beyazlar giyip huzuru boyadın. Turuncularını soydun bağrıma.Bağrımı kapattı helecanların.
-İçsel bir yaryüzüsün.Ve bakışlarımda gökkuşağın.
Şimdi ağlamayı bırak ki renkli dünyanda sevgi ermişi olarak kalayım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.