- 469 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YURTSEVER
Ay Çing Çin’in en ünlü şairlerinden biridir. 1905 doğumlu olan Çing, büyük bir toprak sahibinin oğludur, beş yaşına kadar yoksul bir köylü kadına emanet edilerek büyütülmüş; ve baba evine geldiğinde, yıkılmaya yüz tutan eski düzenin melankolik ve karamsar havasıyla karşılaşmıştır. Fransa’ya giderek Paris’te edebiyat ve felsefe öğrenimi gören Ay Çing, 1936 yılında yurduna döner dönmez, komünist olduğu gerekçesiyle tutuklanacak ve uzun yıllar hapis yatacaktır.
Ay Çing, İkinci Dünya Savaşı içinde özgürlüğüne kavuşunca hemen Yennan bölgesine giderek, Mao Çe Tung tarafından başlatılan direniş hareketine katılmıştır. Gelecekteki mutlu insanlara seslendiği Gülümseyiş ve halk katillerini yerdiği İlkbahar başlıklı şiirleriyle Çin kıtası boyunca ün kazanan ve üstün kişiliği sayesinde direniş hareketine büyük çapta destek olan Ay Çing, Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra Pekin Halk Üniversitesi’ne profesör olarak atanmış, aynı zamanda da, Çin’in Halk Edebiyatı adını taşıyan en büyük edebiyat ve kültür dergisinin başına getirilmiştir.
Özellikle, yukarıda sözü geçen ünlü parçalardan birinin ek olarak sunduğumuz çevirisinden de kolayca anlaşılabileceği gibi, doğal ögelerin zavallı ve korunaksız insanlar karşısındaki zalim kudretini, küçük insanların çektiği çileyi ve devrim mücadelesinin örnek niteliği taşıyan olay ve kahramanlıklarını büyük bir ustalıkla dile getiren Ay Çing, çağdaş gerçekçi Çin edebiyatının en önde gelen temsilcilerinden biridir. Ben Ay Çing’ e Çin’in Nazım Hikmet’i diyorum. Sanırım, Gülümseyiş adlı şiiri de beni haklı çıkarıyor:
Arkeologlara inanmıyorum ben.
İçlerinden biri, bir kaç bin yıl sonra,
İnsan izi olmayan bir kumsalda,
Şanlı yıkıntıları arasında
Kuru bir kemik parçası bulacak olursa-
Diyelim ki, benim kemiklerimden birini-
Nasıl bilecektir o kemik parçasının
Yirminci yüzyılın alevleriyle kuruyup gittiğini?
Hangisi bulabilir toprağın altında,
Hangisi,
Tüm acılara katlanmış olan şehitlerin
Gözyaşlarını, söyleyin?
O gözyaşları ki
Binlerce demir parmaklıkla mühürlenmişti
Ve bir tek anahtar
Bütün kapıları rahatça açabilirdi.
Ve sayısız kahraman o anahtarı ele geçirmek istedi,
Zindancıların kurşunlarıyla
Devrildi hepsi
O arkeologlardan biri evet
Bulabilirse o gözyaşı tanelerinden birini
Ve saklayabilirse yastığının altında
Denizlerin en derininden getirilmiş bir inci gibi,
Parlayacaktır, bilirim
Işıyacaktır zaman boyunca .
İçimizden her biri,
Kendi döneminde çarmıha gerilmedi mi?
Ve o çarmıh,
En az Hırıstiyanlarınki kadar
Ağır ve acı verici değil miydi?
Düşmanımızın elleri
Dikenli bir taç geçirmişti başlarımızın üzerine.
Soluk ve derinden derine alından akan
Kan damlaları
Göğüslerimizden taşan hüznü ve kederi
Yazmaya olamaz yeterli.
Gerçekte bizim
Hiç bir şey beklemememiz gerekli.
Ama gen de dileriz ki
Günün birinde insanlar düşünsün bizi,
Bir vakitler dev hayvanlarla
Boğuşmuş olan atalarını düşünür gibi.
Yüzlerinde
Bir gülümseyiş, sıcak ve hafifçe dalgın, düşünceli.
Salt o gülümseyiş için işte ben
Verirdim her şeyimi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.