- 940 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
SON ELVEDAYA ÇEYREK KALA
SON ELVEDAYA ÇEYREK KALA
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar,
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar!
Metin Altıok
Bir medeniyetin özü, özetidir şehirler. Bir milletin mensup olduğu maneviyatların yaşayıp yaşamadığını şehrin dokusundan anlayabilirsiniz, şehrin can damarını oluşturan camiler, okullar, hastaneler, huzur evleri temsil ettikleri manalar, hayatımıza hayat kılmak için önemlidir. Peki, nesillerin insana ve toplum hayatına saygılı hale gelmeleri için beslenmeleri gereken temel inanç nerde yatar? Elbette sevgide ve merhamette yatar, sevgi ise ailede başlar. Şehir bir medeniyetin özü ise ailede bir toplumun kalbidir, gözüdür. Özü olmayan kabuk bir işe yaramadığı gibi yürek gözü olmayan bir insanında hareket edebilme kabiliyeti sınırlı olacaktır. İnsan dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı, merhameti, hakkı gözetmeyi, sevmeyi ve sevilmeyi ailede öğrenir. Aile sosyal, kültürel, dini ve ahlaki değerlerimizin nesilden nesile aktarılmasını sağlayan en güçlü kaynaktır. Anne ve baba çocukların varlık sebebidir ve onları sevgiyle yetiştiren, büyüten, terbiye eden, elleri öpülesi, cefakâr, vefakâr her türlü takdiri hak eden yüce insanlardır. İnsanın anne ve babasına iyi davranması Rabbine ibadet etmesi kadar önemlidir.
Toplumun yapı taşı diyebileceğimiz yaşlılarımızın aile, toplum, birlik ve beraberliğimiz için büyük önemi bulunmaktadır. Bu özel dönemlerinde yılların yoğun mücadelesinde yaşanılan hüzünler, acılar, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar yüzlerinde ve ellerinde hatta yüreklerinde derin çizgiler izler bırakmıştır. Onca tecrübenin, bilgi birikiminin, yaşanmışlığın takdir edilmesi gerekirken maalesef hiçe sayıldığı bir sürece girilmiştir. Gözleri umudu, yürekleri yaşam sevinçlerini kaybetmek üzeridirler. Saçlarına aklar düşmüş hayatlarının son evresinde, son elveda’ya çeyrek kala yüreklerine düşen hazanla değerli yaşamlarının savruluşlarından yalnızca bir sevgi dolu, merhametli bir yürekle, sıcacık bir sarılışla, seni seviyorum yalnız değilsin sözleriyle hayata döndürebilirsiniz. Onlar içinde ay buğulu güzelliği ile gökyüzünde süzülsün, yıldızların ışıltısında dolunayın parlaklığında sessizce mutluluğu yaşasınlar. Allahın emri ve vefa borcumuz olduğu için sevimli ama kırılgan kalplerini kırmamalı, onları üzmemeliyiz, yalnızlıklarına terk etmemeli, yaşarken onları öldürmemeliyiz. En büyük ölüm yaşarken yalnızlık ve sevgisizliktir, unutulmaktır. Bayram günleri evlatlarının ve torunlarının yolunu gözleyen, sıcacık sevgi dolu kucaklaşmayı ve ellerinin öpülmesini bekleyen yaşlılarımıza, ana ve babalarımıza hürmette kusur etmemek onların yaşam sevinçlerini yüreklerinden koparmamak en büyük görevimizdir. Bir gün gelip bizlerde aynı durumlara düşeceğimizi unutmadan sırça saraylarındaki kırıkları olabildiğince azaltmak adına olsun tüm çabalarımız.
Her zaman engin tecrübelerinden ve deneyimlerinden yararlandığımız yaşlılarımıza sevgiyi ve saygıyı dile getirmek için 1982 yılında WHO( Dünya Sağlık Örgütü) tarafından 18-24 MART tarihleri arası ’ Yaşlılara saygı’ haftası olarak ilan etmiştir. Yaşlılarımız milletin onurudur, onlara sahip çıkmak ve ilgilenmek hepimizin insani ve vatandaşlık görevimizdir, bu nedenle büyüklerimizi yalnızca özel gün ve haftalarda değil her gün hatırlayarak onlara sevgimizi hissettirmeliyiz.
Bu yoğun duygular ile tüm büyüklerimizin ’YAŞLILARA SAYGI’ haftasını kutluyor, sağlıklı ve mutlu günler temenni ediyorum. Sevgiyi yaşayan ve yaşatan yüreklerde buluşmak dileğiyle.
SEVGİYLE KALIN
YORUMLAR
"En büyük ölüm yaşarken yalnızlık ve sevgisizliktir, unutulmaktır. "
"En büyük ölüm yaşarken yalnızlık ve sevgisizliktir, unutulmaktır. "
Eğer kimse sizi beklemiyor, özlemiyor,sormuyor,aramıyor,sevmiyor ve yokluğunuz belli değilse; zaten
yaşarken ölmüşsünüz....
...
değer yargılarımız ve yaşlı çınarlarımız adına teşekkürler.