- 577 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alexandra 5
Kahvehanede oturmuş çay içen ahalinin baştan aşağıya süzen itici bakışlarını umursamadan sallana sallana kahvehanenin önünden geçti. Kendisinden gözlerini alamayan ilgili bakışlı gençlerin önünde elindeki mendilini yere düşürdü. Yere eğilip yavaşça mendiline uzandı.
“ Önünüze baksanıza be hergeleler!”
Gençler kendilerine bağıran ihtiyarların haykırmalarıyla kafalarını çevirdiler. Halk, genç bir kadının tek başına sokağa çıkmasını hoş karşılamazdı. Sohbet edip çay içen mahallenin ihtiyarlarının ise hiç hoşuna gitmemişti.
“ Başımıza taş yağacak taş! “
Fadime, peçesinin içinden gençlere gülerek az buçukta kıvırtarak yolun kenarından yürüyüp Bay Nikolos’un evine gitti.
Bahçe kapını açıp içeri girdi. Yemyeşil çimenlerin arasındaki rengarek çeşit çeşit çiçeklerin arasından geçip evin kapısını çaldı. Kapıyı Alexandra’nın dadısı Sofi açtı:
“ Kime bakmıştınız? “
“ Aşçı lazımmış galiba beni Hatça nenem yolladıydı. Otacı Hatça Nene. Nikolos Bey aş yapcak aşçı arıyom demiş geçen benim ihtiyar neneme.”
“ Gel geç içeri öyleyse.”
Fadime eğilip pabuçlarını çıkarmaya başladı.
“ Dur hatun çıkarma, çıkarmadan gel geç içeri.”
Fadime, Sofi’nin ayaklarına baktı. Pabuçlarıyla evin içine basıyordu. Pabuçlarlada evin içine girildiğini ilk kez görmüştü. “Bismillah” deyip içeri girdi. Gepgeniş bir salon, hafif kubbemsileşen uzunca bir tavan, büyükçe pencerelerden içeri dalıp içerdeki karanlığı delen ışıklar, duvarlardaki garip garip tablolar... Kendisini kilisedeymiş gibi hissetti bir an. Gerçi hayatında hiç kiliseye gitmemişti ama sanki kilise böyle bir şeydi.
“ Sen otur ben haber vereyim Bay Nikolos’a.”
Salonun ortasındaki üzeri siyah kumaş ile örtülmüş kanepenin ortasına oturdu. Duvarlardaki tablolara baktı. Sonra şöminenin üzerine asılmış haç işaretlerine. Arkasındaki tablolara bakmak için başını geriye çevirdi.
“ Allahhhhhh...!”
Başını çevirdiğinde masmavi gözleriyle arkasında onu izleyen Alexandra ile göz göze geldi. Bir anda başını çevirir çevirmez göz göze gelmesi Fadime’yi ürkütmüştü.
“ Ayy güzel gızım ürküteverdin beni. Sen misin Alexandra yoksa?”
Alexandra gülümseyip başını salladı.
“ Hatça Nene benim öz Nenem. Evvelsi gün Nikolos Bey’e merhem yapavermişti. Aş yapcak aşçı aramışınız. İş için geldiydim.”
“ Alexadra Fadime’ye gülümseyerek seke seke mutfağa doğru gitti.”
Salonun kapısı açıldı. İçeriye Sofi ve elindeki devrek* bastonuyla Nikolos girdi.
“ Hoş geldin kızım. Hatice Hanım demek seni yolladı. “
Fadime şimşek hızıyla oturduğu yerden ayağa fırladı:
“ Evet Bey’im. Hatça Nenem yolladıydı. Aş yapavercekmişim burada.”
Nikolos gözünün ucuyla Fadime’yi süzdü:
“ Hatice Hanım’a Sofi’ye yemek ve temizlik yaparken yardım edecek birisini arıyorum demiştim. Yakında konuklarım gelecek hemde baya çok kişi gelecekler. Onca işe yetişebilir misin?”
“ Yetişmez miyim hiç? ” dedi Fadim’e kendisine güvendiğini belli eden ses tonuyla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.