Candan_ (Nefes Alamıyorum)
Candan...
Adı gibi bir kadın Candan. Son zamanlarda çok acısa da canı, huy işte can çıkmadan huy çıkmazmış ya, o da öyle, içi dışı bir, özü sözü bir. Sevdiği zaman tam seven, küstüğü zaman diyeceğim ama onun küsmek kavramıyla uzaktan yakından alakası yok. Çok çok damarına basılmadığı sürece negatif ve kötü duygularla, önyargılarla hiç işi yok.
Bundandır herhalde gerçeklerle yüzleşince canının bu kadar acıması. Susup içine kapanması. Sonra sustuklarının içinde patlaması.
Çekingen, içine kapalı, sessiz bir kadın Candan. Belki de bu yüzden "hayattan kopmamak adına" kaleme sarılıp yazmaya karar verdi. Konuşamıyordu ya o zaman varsın o da sayfalarca yazsındı.
…
I. Nefes alamıyorum_
Bu aralar için için içine ağlamaya başladı Candan…
Öylesine acıyordu ki içi ne fayda ederdi bilemiyordu. Nasıl bir kapana kısılmışlardı böyle düşün düşün kafayı yememek elde değildi. Kimi kurtaracaktı ya da kurtarabilecekti bu durumda, kendisini mi diğerlerini mi. Diğerleri .?
Yangından önce kurtarılacak kimdi.?
Vicdanından nefret ediyordu böylesi durumlarda. Bu hastalığın sebebi de zaten hep vicdanıydı, kimseye kıyamamasıydı. Ve sonuç; vicdanının ve herkesin kendine kıymasıydı. Ne bekliyordu ki, ne.?
“Canım çok acıyor anne…” dedi
“Aramaktan, sesini duymaktan, sesine ses olmaktan korkar hale geldim. Bizi bu hale getirenler için neler kuruyorum kafamda her gün, her gece ve her saniye bir bilsen. İçimde gizli kalmış her bir duygumu, her bir düşüncemi bir bir kusuyorum. Kim dinliyor diyeceksin.? Kim biliyor.? Yine içime kusuyorum, yine…
Herkese sözler vermiştim oysa, hiçbir şey içimde kalmayacak, konuşacağım, paylaşacağım.
Ben iyi şeyleri, güzel şeyleri paylaşmayı seviyorum, keyif olsun, mutluluk olsun. Zaten yeterince zor bir memlekette ve zor şartlar altında yaşıyoruz. Kimseyi kendi cehennemimde yakamam ki. Sonra zaten herkesin bir cehennemi var ve bu da herkese fazlasıyla yetiyor ki.
Neyin var diye soruyorlar bu ara çokca…
Uykum var, diyorum hep kaçarak.
Bir uyusam şöyle çokca diyorum sonra, uzun bir uyumak ama. Beni günlerce uyutsunlar istiyorum, uyandığımda her şey tozpembe olsa… Bu doktorlarda da iş yok, kafam bozuk dedin mi dayıyorlar ilacı, istemiyorum ilaç falan. İstediğim ayakta uyutulmak değil. Derin bir uyumak, kendi serin düşlerimi uyumak… İşte kimden, neden kaçsam bu ara karşıma çıkan hep bir uyumak.
Ömrüm boyunca uykuyu seven biri hiç olmadım. Özellikle tatil günleri yatak batar bana, uyku da. Güne erkenden başlamayı severim, uykuda geçen zaman kaybedilmiş, ömründen çalınmış gibi hissederim.
Bu ara ben uykuya düştükçe o kaçıyor benden. Uyuyamıyorum. Dolayısıyla hiçbir şeyden kaçamıyorum. Her şeyin ortasındayım, kısıldım kaldım bir kapanın içinde. Önceden çırpınırdım, parçalardım kendimi çıkabilmek için bu durumdan. Şimdi garip bir kabulleniş var üzerimde. Bu iyi bir şey belki ama hiçbir şey için yeterli değil. Tam tersi bu ben değilim, bu ben değilim diye içimdeki feryatları bastırmaktan yoruluyorum.
Hiçbir şeyde huzur bulamıyorum.
Bir keresinde “İçindeki ırmak dışımdaki kıyamete ulaşabilecek kadar cesur ve sen bunu biliyorsun...” demişti canım arkadaşım ve ben bunu hiç unutmamıştım.
Şimdilerde o cesur ırmak nerede bilemiyorum, arıyor muyum peki.?
Böyle tam tıkandığım zaman, bir el uzanıyor ve yüreğimin üstündeki taşı alıyor ben hiç beklemezken... İşte o zaman diyorum ki ne kadar şanslıyım benim cömertlikte sınır tanımayan yüreklerim var yüreğimin üstünde...
“ içimdeki kıyamete ulaşabilecek kadar cesur yürekler var yüreğimin üzerinde “
de
içim hala çok acıyor anne…”
Ah canından can koparıyorlar bu ara ama yine de sesi çıkmıyor Candan’ın …
26032014/11.23/dnzc_
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.