BANA ÇOCUKLUĞUMU GETİRİN …
BANA ÇOCUKLUĞUMU GETİRİN …
Nerede kaldı bizim zamandaki doğal oyunlar?
Şimdi bilgisayar başından kalkmaz oldu çocuklar.
Yeni çıkan yapay oyunlarla dolu bilgisayarlar.
Bana çocukluğumu getirin, beni kim anlar…
Rahmetli Kemal SUNAL’ın filminde, Bana Mazlumu getirin…Bana Mazlumu getirin…Sözlerini duymuşsunuzdur.Çağıran kişinin her türlü derdi,sıkıntısı,yorgunluğu Mazlum geldiği anda bitiyor, rahatlıyordu.
Bizler de yoruluyoruz,koşuyoruz…Sanki sonu olmayan, hiç bitmeyecek bir hayatın peşinden koşuyoruz.Her gün stres, her gün yorgunluk,iş ve aile sorumluluğu…Gelin bunları bir de yaşayanlara sorun…Büyüdükçe, insanın yaşı ilerledikçe kafası rahat, mutlu ve huzurlu bir yaşantı sürer diyorduk, ama yanılmışız.
Çevrenize bakın bakalım sorunsuz, kaygısız, kafayı yormayan kimler vardır? Gerçekten de çevremize baktığımızda;Sorunsuz, kaygısız,kafa yormayan birileri varsa o da çocuklardır.Ben de stresim,sıkıntım, yorgunluğum gitsin diye çağrı yapıyorum.Bana Mazlumu getirin… Bana Mazlumu getirin… Bana Mazlumu getirin… Pardon. Pardon.
Bana çocukluğumu getirin… Bana çocukluğumu getirin…Diye çağrıyı düzeltiyor ve yineliyorum.Sizlere de sorsam bu dünyada ne olmak istiyorsunuz? Eminim çoğunuzun cevabı;Doktor,Mühendis,Savcı,Öğretmen,Hemşire,Sanatçı,Futbolcu…olur.Ama ben çocuk olmak,hep çocuk kalmak isterdim.
Kaygısız, sorunsuz, güle oynaya koşup oynayan çocukları gördükçe bu isteğim daha da çok artıyor.İşte bu yüzden de çağrımı tekrar edip,yineliyorum, Bana çocukluğumu getirin… Bana çocukluğumu getirin…
O masum,günahsız, koşup oynayan, yorulmak bilmeyen, günahsız, siyah beyaz çocukluğumu getirin bana.İnsan özlüyor o çocukluk yıllarını, oynadığı oyunları, kaygısız, stressiz, sadece oyun oynamakla geçen günleri…Koştuğun sokakları, tozu toprağı, badem için, erik koparmak için gittiğin yerleri özlüyor insan.O zamanlar arkadaşlar daha masumdu, oyuncaklar ve oyunlar daha güzel ve orjinaldi.Çocuklar toza belenmiş bilyeleri ile oynar, çemberin peşinden koşar,kuş lastiği yaparak kuş avlardı…
O zaman caddelerde,sokaklarda bu kadar ev, bu kadar taşıt yoktu.Meydan boştu. Çocuklar istediği gibi koşar, taşıt çıkacak ha kaygısını yaşamazdı.Aileler de çocuğunu kaygısızca sokaklara bırakır, gözleri arkada kalmazdı.Sokaklar kollarını çocuklara açar, güle oynaya oynamalarını isterdi.
Şimdiki gibi çocuklar evlere, internet kafelere tıkalı kalmazdı,Televizyonların çizgi filmlerin,internetin, bilgisayar oyunlarının esiri olmazdı.Çünkü çocukları ekrana kilitleyen bu kadar çok kanal,gözleri yoran facebook arkadaşlık siteleri yoktu.O zamanlar çocukları oyun oynamaları için çağıran masum ve günahsız arkadaşlar, hormonsuz oyunlar,organik sokaklar vardı…
İşte, işten dönüşümde her gün sokak arasında, böyle ortamlarda oynayan çocukları gördüğümde, bana çocukluğumu getirin…Bana çocukluğumu getirin… diye zamana çağrı yapıyorum. Böylece günlük iş yorgunluğunu, iş stresini atmaya çalışıyor,bir nebze de olsa rahatlıyorum…
24.03.2014
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.