- 554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HİSSETMEK
İçinde büyük değerler taşıyan bir mücevherdir hissetmek. İnsan dağların bile taşıyamadığı yüklerin altında, küçük bedeniyle dünyaların yükünü omuzlarında götürmekte, göğüs kafesinde bir gül gibi duran yüreğini bütün zamanların en yüce değerlerini sahip, en büyük sevdalarına namzet. Hissetmek ki, o his parçalara ayrılan demir parçalarını kızgın ateşlerde pişirerek bir araya getirdiği gibi pişirmez mi bir yüreği ve o yürek gelmez mi kendine, nedir bülbüle virân bağlarda hicrânlı nâmeler söyleten, hissetmek değilmidir uzaklarda olan Leyla’sının acısını Mecnuna tattıran, ya o yüce dağları Ferhat’a deldiren hissetmek değilmidir.
Hissetmek, sanki de sevda iklimlerinden gelen tatlı bir esintidir, adını ne koyarsak koyalım, ister sevda, ister dostluk, yada vefa hepsi hissetmenin meyveleri değilmidir.
Sevda iklimlerine açılan kapının kilidini açan o his, yüreğin en nadide yerine kurmuştur tahtını, hele girmeye görsün, o yüreği taşıyan bu kapıdan içeri, çeker elini eteğini dünyaya dair ne varsa herşeyden ve kuşanıp da kefenini bilenir sevda iklimlerine, bir Mecnun adayı olurda sürer Leyla’sının izini, artık onun penceresinden görünen tek şey Leyla’sıdır ve Leyla onun tek dünyasıdır, her şey Leyla’ya dairdir, gezegenlerin çekim alanına girip de, yıldızların etrafında dönmesi gibi, pervâne olur ve döner Leyla’sının etrafında.
Hissetmektir insanı insan yapan en nadide değer, hissederek tadılır aşkın lezzeti, acıda olsa zevk verir o his damaklara.
Ancak taşlar hissetmez bir de yüreği taş olanlar. Ayaklara düşen rol bedeni aklın doğrultusunda götürmekse, kalbe düşen rolse sevmektir, çünkü ancak kalple seyredilir Güzelliğin Sultanı.
Erzurumlu Hayrettin KIZILOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.