- 434 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
75 YAŞINDA DUYDUM!
MÜSLÜMANIM İLK EZANI 75 YAŞIMDA DUYDUM!
“Konya Merkezli Dost Eli Derneği Yönetim Kurulu 2.Başkanı Mevlüt YILDIRIM anlatıyor”
----Bu sözlerin sahibi Öserkan amcamız Moğolistanın başkenti Ulanbatur’da yaşıyor. Kendisi şu anda 77 yaşında. Atadan Müslüman olup da dini unutanlardan birisi. Emekli olmuş. Dernek olarak Moğolistan’da yaptırdığımız ikinci cami ve kültür merkezi inşaatımızın son durumlarını kontrol için gittiğimde tanıştık bu güler yüzlü, sıcakkanlı tonton amcamızla. Sanki yıllardır tanışıp da görüşmeyen iki samimi arkadaş gibi beni sıkıca kucakladı ve buyur etti. Hoş beş ve tanışmadan sonra hayatında hiç yer almayan İslam’la nasıl buluştuğunu sordum. Şöyle anlattı:
“Evladım ben,75 yaşına kadar yaşadığım hayatımı yaşamayan ölü bir adam gibi görüyorum. Aslında ben şu anda iki yaşındayım. Aklım erdiğinden beri içki içerim, çalışma arkadaşlarımla her gün içki içerdik. Kumar partileri düzenlerdik. Arkadaşlarım bizim eve kumar oynamaya gelirlerdi. İçip sarhoş olduğum zaman evde eşimi döverdim.
Şimdi bunu düşündükçe hep ağlıyorum. Çünkü eşim benim şimdiki halimi görmeden üzerine yıldırım düşmesi sonucu öldü. Onunla nasıl helalleşeceğim bilemiyorum. Bize küçüklüğümüzde okula giderken daha sonra üniversitede din afyondur diye anlatırlardı. Biz bu düşünce ile eğitildik. Babalarımız ve dedelerimiz de ibadetlerini hep gizli yapmışlar. Cenazelerini bile dağlara götürüp gizlice defnetmişler. Biz İslam’ı duymadık. Namaz kılan görmedik.
Bu kulaklar 75 yıl hiç Kur’an sesi işitmedi. Benim hanımım da Müslüman olduğu halde hayatında hiç kur’an ve ezan sesi duymadan öldü gitti. Yakınlarımdan birisinin cenazesine gitmiştim. Bu sırada 75 yaşındaydım. Cenaze evine gittiğimde orada tanımadığım yabancı adamlar vardı. Pakistan ve Mısır’dan gelmişler. Orada Kur’an okudular. Namaz kıldılar. Ben okunan kur’anı dinledikten sonra şok oldum. Sanki bir ilaç yutmuşumda da o ilaç beni dondurmuş, hayattan koparmış gibi oldum. Şaşırdım kaldım. Bir müddet sonra yanımdakine bu okunan şey neydi diye sordum.
O’da Kur’an dedi. Sonra namaz kıldıklarını görünce bu adamlar şimdi ne yaptı diye sordum. O’nu da hoca olduğunu tahmin ettiğim birisini göstererek şu adama sor dedi. Misafirler gittikten sonra o adamı buldum.O da bana biraz bilgi verdi.Dedim ki:”ben Müslümanlığa dönmek istiyorum.Kendimden utanıyorum.ne olur bana yol göster”.O’da bana Müslümanlığa dönmek ve bu dini öğrenmek istiyorsan Ulanbatur’un Tolgoyt mahallesine bir cami yapıldı.Oraya git,orada jenisbek diye bir hoca var,onu bul. O sana dini öğretir dedi.İlk kelime-i şehadeti Jenisbek ile birlikte getirdim.Ama çok zorlandım.Dilim bir türlü dönmüyordu.Fakat sonuçta başardım.Jenisbek bana dinimizi anlattı.Susamış bir adamın su içmesi gibi ben de anlatılanları dinledim.O günden itibaren namaz kılmak istedim.Ama kur’an dan hiçbir sure bilmiyordum.Olsun dedim.Nasıl olsa Allah demeyi biliyorum.Allah diyerek namazımı kılarım dedim ve öylece başladım.Şimdi birkaç tane sure ezberledim.Yaşlandım zorlanıyorum.O surelerle namazımı kılıyorum.Bu arada Jenisbek’ten Kur’an öğrenmeye çalışıyorum diyerek bana çalışma defterini gösterdi.”
Şimdi Öserkan amca çocuklarına, torunlarına, çevresine İslam’ı ve İslam’ın güzelliklerini anlatıyor. Kendisi maaşının zekâtını veriyor. Çocukları esnaf olduğu için onlara da zekât ve sadaka vermelerini öğütlüyor. Ve inşallah bir cami yaptıracağım diyor. Ben cami yaptırmadan Allah benim canımı almasın diye dua ediyor. Öserkan amca evinden ayrılmadan önce” Her namazımız arkasından size isim olarak dua edeceğim. Çünkü siz buraya cami yaptırdınız. Ben de bu cami sayesinde dinimi öğrendim” diyerek ismimizi defterine yazdı.
Samimi bir niyetle atılmış küçük bir adımın ne kadar büyük kapıları açtığına şahit olunca şevkimiz bir kat daha arttı. Allah’a hamdolsun. ( Mevlüt Yıldırım. Bir Dost Sayı:5 Temmuz 2013 )
......../İşte dostlar yaşanılan gerçek hikaye bu.Bunun üzerine söylenecek eklenecek ne var bilmiyorum ama sadece şunu samimiyetimle ifade edeyim ki;Ne yazık ki bir zamanlar bizim ülkemizde hangi sebep ve gerekçeler ileri sürülürse sürülsün tamamen inançları hedef alan bir yaklaşımla ve insani değer ve inançlar hiçe sayılarak bir kısım da olsa,kısmen de deseniz bir vakıa var ki o da camilerin ahır haline getirilmeleriydi.İnsanımızı töhmet altında bırakan potansiyel bir suçlu kimlik algısı veren bu uygulamayı ne kadar çabalasanız da haklı bir geçerli sebebe bağlayamazsınız.Doğuştan insana yüklenen inanç mefhununu kim yıkabilir.Yıllardır demirperde gerisi ülkelerde yaskalamalar kol gezdi de ne oldu?Ne halledildi.
Yukarıdaki gerçek hayat hikayesinin kahramanlarına bir göz atın onların ruh hallerini inceleyin.Pişmanlıklarını ve boşa giden heba olan bir ömrün yutkunularak boğazda düğümlenen sancılarını lütfen yüreğinizde hissedin.Dün onlar bu sertlikten yakınıyorlardı,inançları kendilerine öğretilmemişti bilerek,Ama daha dün denilecek yaşadığımız geçmişimizin son seksen yıllık dönemlerine bakıldığında aynı acının ruhumuzda bizleri eksilttiğini ve aynı kaçamakların yaşandığını görmekteyiz.
Bilelim ki A.Toynbee"nin dediği gibi:Bütün medeniyetlerin temelinde din vardır." Dinimizi öğrenmek,öğretmek bilenlerden bilmek ve yaşamak görevimizdir.
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
Yusuf Erdoğan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.